Bugün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı.1900’lü yılların başından bu günlere kadar uzun ince bir yolda evrile evrile bu günlere kadar geldi. Çeşitli adlar aldı. Ama bunlar kendi kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildi.  İşçiydi, bahar oldu, şimdi emek ve dayanışma..

Gönlüm yeni bir aya, neşe ve coşku içinde girmeyi isterdi. Ama Muhlis Akarsu’nun türküsünde söylediği gibi: “Yine gönlüm hoş değil.”

Size birkaç gün, sıkılabileceğinizi bile bile bir konuyu anlatacağım. Ne yapalım, her gün av eti yenmez. Bazen de taban eti yersiniz.

Şiirle başlayayım. A. Kadir’in dizelerini okurken, treni kaçırıp kaçırmadığınıza bir karar veriniz:

“ Sözüm Treni Kaçırdık Diyenedir

Bu sesler ne, yerin dibinden gelen,

Bu sesler, sabahın köründe?

Birileri var, direnen.

 

Bu uğultu ne, dört yanı sarmış.

Bu uğultu, sabahın köründe?

Bir şeyler var, çoğalan.

 

Bu ışık ne, bu ışık,

Dışardaki bu ışık,

Sabahın böğründe?

Ağaçlardır, kızaran.

 

Bu sesler ne? Bu sesler ne? Bu sesler ne?

Bu uğultu ne? Bu uğultu ne? Bu uğultu ne?

Ya bu ışık? Ya bu ışık? Ya bu ışık?

 

Birileri var, direnen Bir şeyler var, çoğalan, Ağaçlardır, kızaran.

 Sözüm, treni kaçırdık, diyene.”

Bugün yüz yılı geçkin zaman diliminden son yıllara doğru bir yolculuk yapalım. 1911 yılının Selanik’indeyiz. Örgütlü tütün, pamuk, liman işçileri 1 Mayıs gösterisi düzenlemekteler.  Bir yıl sonra 1 Mayıs işçi gösterileri ilk kez İstanbul’da yapılmıştı.

1923 yılına geldiğimizde 1 Mayıs yasal olarak "İşçi Bayramı" ilan edilmişti.

Yasaklar 1 Mayısların kaderi midir bilmem ama, ilk yasak henüz birinci yılında geldi. 1924'te hükûmet kitlesel 1 Mayıs kutlamalarını yasakladı. 1925'te çıkan Takrir-i Sükun Yasası, İşçi bayramını kutlamayı yasakladı ve uzun yıllar bu yasak geçerliliğini korudu. Nihayet 1935 yılında çıkan bir kanunla, 1 Mayıs'a "Bahar Bayramı" adı verildi ve ücretsiz tatil günü ilan edildi.

Adına ne derseniz deyiniz, 1 Mayıs ruhu hiç değişmedi. 1970’li yıllara gelemeden buraya bir şiir ekleyelim. Bu Nazım Hikmet’in “Alâmetler Suresi” şiirinden haddimiz olmayarak özetleme olsun:

“Çok Alâmetler Belirdi, Vakit Tamamdır!

Nâzım Hikmet Ran

Çok alâmetler belirdi, vakit tamamdır.

Duyuldu kabuğuna tık ettiği civcivin

ve duyuldu uykusundan uyandığı

zincirinden başka kaybedecek şeyi olmayan devin.

Gök kubbe sıcaktı ve nem kokuyordu.

Ve rüzgâr

yükseldi ağır ağır, çoğaldı gitgide

birikti, birikti ve ânı-vahitte

«Ah edildi derinden

yer oynadı yerinden»,

yıkıldı köprüler kemerlerinden,

yazılı taşlar kapandı yüzükoyun

Çekin ki körükleri

ateşe girdi demir. ….”

1976’da DİSK’in ilk defa geniş katılımlı 1 Mayıs kutlaması, Taksim'de yapılmıştı.

Ve, 1977 1 Mayıs’ı. Taksim meydanı, silah sesleri, ezilenler… Tarih sayfalarına vurulan “Kanlı 1 Mayıs” mührü. Hala çözülemeyen sır içinde sırlar…

1979'da Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbul'da miting yapılmasına izin vermedi, sokağa çıkma yasağı ilan etti ama, sokaklar da binlerce kişi korsan 1 Mayıs kutlamaları yapmıştı.

12 Eylül 1980 askeri darbesiyle yönetime el koyan Millî Güvenlik Konseyi gösteri yürüyüşleri ve mitinglerle birlikte 1 Mayıs kutlamaları da yasaklandı. "Bahar ve Çiçek Bayramı" adıyla resmî tatil günü olmaktan da çıkardı.

Adı bahar da olsa, 1 Mayıslar bazen Taksim Meydani’de bazen sürgün alanlarında hep kutlanmayı sürdürdü.

2008 Nisan'ında, adı "Emek ve Dayanışma Günü" oldu. 5892 sayılı yasa ile 1 Mayıs resmi tatil ilan edilmişti. Bu yıllara geldiğimizde unutmaya yüz tuttuğumuz işçi hakkıyla özdeş “Grev” vardı kı, o şiirlerde kaldı. Atilla İlhan’ın dizeleriyle bugünü bitirelim:

“yıldız alacasında çoktular çok basıyorlardı yere

saklı gülüşmeleriyle utangaç birer çocuktular

omuzları dalga dalgaydı sığmıyordu hiçbir yere

ağır çekiyorlardı yumruklarıyla korkunçtular

 

durmuştu duracaktı transmisyon kayışları fabrikanın

dinamolar şafakta son ampullerini çatlatıyordu

şalteri indirecekti birazdan son işçisi son vardiyanın

dışarıdaki kalabalık sessiz ve kararlı dayatıyordu

 

bin başlı on bin ayaklı sanki bir devdiler

grev oylamasında bir ağızdan grev dediler.”