Süper Lig’in 27. haftasında Beşiktaş, kendi sahasında hiç hesapta olmayan bir 2-1’lik mağlubiyet alarak taraftarını büyük hayal kırıklığına uğrattı. Maç öncesi dört maçlık galibiyet serisiyle umutlanan siyah-beyazlılar, Gaziantep FK karşısında öne geçtikleri bir maçı ellerinden kaçırdı. Karşılaşma sonunda Vodafone Park’ı dolduran binlerce taraftar, adeta buz kesmiş bir sessizlik ve öfke karışımı duygularla stadı terk etti.

Maçın kritik anlarına baktığımızda Beşiktaş, ilk yarıda kontrolü elinde tutmaya çalıştı. Tempo düşük olsa da 31. dakikada Ciro Immobile’nin penaltı golüyle 1-0 öne geçmeyi başardılar. Bu gol, Rafa Silva’nın ceza sahasında düşürülmesiyle kazanılan penaltıdan geldi ve ev sahibi ekip için işleri yoluna koyar gibiydi. Devrenin sonuna kadar oyun planı genellikle orta sahada topa sahip olup kanatlardan Rashica ve Joao Mario ile pozisyon aramak üzerineydi. Ancak açık oyunda net fırsatlar üretmekte zorlanan Kartal, golü duran toptan buldu; bu da aslında hücumda yaratıcı setlerin eksikliğine işaret ediyordu.

İkinci yarıya Gaziantep daha istekli başladı ve Beşiktaş’ın oyun planındaki aksaklıklar ortaya çıktı. 52. dakikada Gedson Fernandes ile farkı artırma şansını değerlendiremeyen Beşiktaş, 61. dakikada bir duran top organizasyonunda kalesinde golü gördü. Alexandru Maxim’in sağ kanattan kullandığı serbest vuruşta Arda Kızıldağ, arka direkte bomboş kalarak kafayı vurdu ve skoru 1-1’e getirdi. Bu gol, Beşiktaş savunmasının hava topu zaafını bir kez daha gözler önüne sererken, takımın konsantrasyon sorunu yaşadığı anlardan biriydi. Golden sonra oyun sinirlenmeye başladı; siyah-beyazlılar panikle hücum etse de organize olamadı.

Maçın kader anı, 77. dakikada Gaziantep’ten Bruno Viana’nın kırmızı kart görmesiyle geldi. Rakip takım 10 kişi kaldığında, tüm ibre Beşiktaş’a döndü derken, sahada bunun karşılığını göremedik. Aksine, 10 kişiyle direnen Gaziantep karşısında Beşiktaş dağınık bir görüntü çizdi. Teknik direktör Ole Gunnar Solskjaer’in oyuncu tercihleri işte tam bu noktada tartışma konusu oldu. Tecrübeli hoca, skoru koruma içgüdüsüyle mi yoksa ikinci golü bulma arzusuyla mı hareket edeceğini kestiremeyip tereddüt yaşadı. Nitekim kırmızı kart sonrası yapılan hamleler beklenen etkiyi gösteremedi. Ole Gunnar Solskjaer, orta sahayı güçlendirmek adına Oxlade-Chamberlain’i oyunda tutup, kenardan enerjik hamleler yapmayı geciktirdi. Örneğin, Salih Uçan gibi oyunu okuyabilen bir ismin kulübede tutulması ve genç forvetlerin (Semih, Keny gibi) oyuna son anlara dek dahil edilmemesi eleştirilere yol açtı. Rakip 10 kişi kalmışken oyunu rakip sahaya yıkmak gerekirken, Beşiktaş topu yeterince tutamadı ve kontrollü baskı kuramadı. Böylece Beşiktaş’ın 9 maçlık yenilmezlik serisi evinde son buldu. Hakem Zorbay Küçük de vermediği penaltı ve vermediği net kırmızı kartla, Beşiktaş’ın yenilgisinde baş sorumlulardan biriydi. Tüm stad taraftarın, “Türk hakemlerine güvenmiyoruz” sesleriyle inledi. Biz Beşiktaşlı olarak derbide yabancı hakem istiyoruz. Karşılaşma iyi giderken hakem Beşiktaş’ı durdurdu. TFF bakalım adil olabilecek mi?