Amerika'nın "Kendi güvenliğini" gerekçe göstererek 59 Tomahawk füzesiyle Şayrat hava üssünü vurarak misillemede bulunmasının yankıları sürüyor. En çok Rusya ve İran'ı etkileyen ve bu iki ülkeden tepki gören bu bombalamanın Esad'ın aynı zamanda sivillere yönelik kimyasal silah kullanması da gerekçe olarak gösteriliyor.
Burada en fazla yanıt bekleyen soru şu:
"Suriye'de her şey çok iyi giderken ve Esad lehine gelişmeler olurken, Esad böyle bir aptallığı neden yaptı?"
Rusya'nın arkasında durduğu Esad'ın daha önce de kimyasal silah kullandığı ve sivil katliamları yaptığı yolunda iddialar vardı. İzlem komitesi ve diğer ilgililer bu konuda dünya kamuoyunu tatmine edecek sonuçlara ulaşamadı.
Rusya, daha önce de, Amerika'nın bombalama olayından sonra da Esad'ın elimde kimyasal silah olmadığını söylüyor. Rusya'daki askeri kaynaklar "Amerika da bunu çok iyi biliyor" diye de ekliyor.
Putin, daha önce yaptığı açıklamada "İdlib'deki muhaliflerin kimyasal depolarından sızan gazdan zehirlenmeler oldu. Bunun iyice araştırılıp, öyle karar verilmesi gerekir" demişti.
Özetle Rusya, kimyasalların Esad muhaliflerinin elinde bulunduğunu, muhaliflerin bombalandığı yerden de kimyasal sızıntılarının olduğunu dile getirmek istiyor.
Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov'un konu hakkında yaptığı şu açıklamaya göz atalım:
"ABD ve başka ülkelerinin askerlerinin hükümetin izni olmadan Suriye'de bulunması uluslararası hukukun hiçbir biçimde gerekçelendirilemeyecek bariz bir ihlalidir. Eskiden bu ihlalterörizmle mücadele ile açıklanıyorduysa, şu andaysa egemen bir devlete yönelik açık bir saldırganlıktır. Saldırı ABD-Rusya ilişkilerine ciddi zarar veriyor. Uluslararası hukuk ihlal edildi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD'nin üssü vurmasını egemen devlete saldırganlık olarak gördü. Putin ayrıca, ABD tarafından Suriye'ye yönelik saldırıların, uluslararası toplumun dikkatini Irak'taki sivil kayıplardan başka yöne çekme girişimi olarak görüyor."
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova'nın açıklaması da şöyle:
"Uzun zamandır uluslararası terörizme karşı savaşan meşru Suriye hükümetine karşı yapılan, gayrimeşru eylemleri asla kabul etmeyeceğiz. Bu silahlı eylemi desteklemek amacıyla Washington İdlib'te yaşananları farklı yansıttı. Amerika, Şam'ın kimyasal silahı olmadığından haberdar. ABD, Irak'ta teröristlerin kimyasal silah kullanımını göz ardı etti. Halep'te teröristlerin kimyasal silahlarına dair belgelerini göz ardı ediyorlar. Rus tarafı, ABD ile imzalanan olayların önlenmesi ve Suriye'de operasyonlar sırasında havacılık güvenliğini sağlayacak muhtıra askıya alıyor. Bu durumu tartışmak üzere BM Güvenlik Konseyi'nin acil toplantıya çağırıyoruz"
Rusya kanadından dikkat çekici bir açıklama da Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov'dan geldi. Buna da göz atalım ve Rusya'nın tepkilerinin nerede toplandığını daha net görmüş oluruz:
"ABD'nin saldırıyı uzun zaman önce hazırladığı bugün açık şekilde görüldü. Her uzman, Şayrat'a düzenlenen saldırının İdlib'in Han Şeyhun bölgesindeki olaylardan daha önce hazırlandığını anlayabilir. Han Şeyhun'daki gelişme, bugünkü saldırının resmi gerekçesi oldu. Askeri güç gösterisi ise sadece iç politikadaki nedenlerden dolayı gerçekleşti. İdlib'deki kimyasal saldırının, füze saldırısını meşrulaştırmak için ABD tarafından düzenlenen bir provokasyon olduğu şimdi çok açık. ABD'nin füze saldırısı Yugoslavya'nın bombalanmasını, Irak'a askeri müdahaleyi, Libya'nın yıkımını anımsatıyor."
Görüşümüze gelince:
Biz savaşa da, kimyasal silah kullanımına da sonuna kadar karşıyız. Hiç kuşkusuz bu olay Suriye'de bir ilk değil. Konunun iyice araştırılması ve sorumluların ortaya çıkarılıp cezalandırılması gerekiyor. Kimyasal silah kullanılması bir savaş suçudur ve bu suçu işleyen kim olursa olsun uluslar arası mahkemelerde yargılanıp, gereken ceza ile de cezalandırılmalıdır.
Görebildiğimiz kadarı ile karşılıklı suçlamalarda iş bilmeceye dönmüş durumda. Böyle bir ortamda da gerçeklerin ve asıl suçluların ortaya çıkarılması geçmişte olduğu gibi yine mümkün olmayacaktır.
Geçmişe göz attığımızda Irak'ın "Kimyasal silahlar var" denilerek parçalandığını görüyoruz. Sonradan Irak'ta kimyasal silahların olmadığı da ortaya çıkmıştı. Şimdi aynı oyun Suriye için oynanıyor olamaz mı?
Özetle ölen öldüğü, kimyasal silah kullanan da kullandığı ile kalacaktır. Bu da Suriye'deki çatışmaların boyutunun ileride daha da büyüyebileceği gerçeğini yansıtıyor.