Bodrum’un doğal güzellikleri birer birer ranta kurban ediliyor. Yapılaşma tam gaz sürüyor. Plan değişikleri ile de yeni yerleşim yerlerine ek yapılıyor. Açıkçası turizmin kalbi yok ediliyor.
Muğla-Bodrum’un Göl Mahallesi’nde yer alan Türkbükü Doğusu Turizm Merkezi’nde gerçekleştirilen imar planı değişikliği tartışmalara neden oldu. 7.5 hektarlık bölgenin, yapılan plan değişikliğiyle “Turizm Tesisi Alanı” olarak düzenlenmesi tepkilere yol açtı.
TMMOB Bodrum İlçe Koordinasyon Kurulu, yapılan düzenlemenin hem Anayasa’nın 169. maddesine hem de Kıyı Kanunu’na aykırı olduğunu belirterek duruma itiraz etti.
TMMOB tarafından yapılan açıklamada, planlama alanının orman statüsünde olduğu ve bu statünün kaldırılmasının anayasaya aykırı olduğu vurgulandı. Ayrıca, tahsis edilen alanın sahil şeridine yakın ilk 50 metrelik kısmında yapılaşma yasağı bulunmasına rağmen, yapılaşmanın geri sahile kaydırılarak yoğunluğun artırıldığı belirtildi.
TMMOB, ilgili planın durdurulması çağrısında bulunarak, Bodrum’un rant projelerine kurban edilmemesi gerektiğini savunduğu açıklamayı TMMOB Bodrum İKK adına Mimar Gamze Bağcı okudu.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı;
“Muğla ili, Bodrum ilçesi, Göl Mahallesi, Türkbükü Doğusu Turizm Merkezi IV. Etap 1/25000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı Değişikliği, 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı Değişikliği ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Değişikliği Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmıştır. Plan değişikliği 21/08/2024 tarihinde askıya çıkmıştır. Daha sonrasında bu alanın yatırımcıya tahsis işlemleri de yapılmıştır.
Bahse konu plan değişikliğine konu alanın ‘Orman Alanı’ statüsünde olması nedeniyle plan kararı getirilerek orman statüsünü ortadan kaldırıcı bir durumun oluşmuştur. Anayasanın 169. Maddesinde “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devir olunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe Planlama alanın tamamı orman alanıdır. Ayrıca “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” ve bir kısmı III. Derece Arkeolojik Sit Alanı içerisindedir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 31.10.2021 tarihli ve 2292883 sayılı oluru ile uygun görülen 104.59 hektarlık ormanlık alanın 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun 8 inci maddesi gereğince turizm maksatlı değerlendirilmek üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsisi yapılmıştır.7.5 hektar büyüklüğünde olan planlama alanı tahsisi yapılan bu alanın içerisinde yer almaktadır. Söz konusu alan onaylı planlarda orman alanı iken plan değişikliğinde Turizm Tesisi alanı olarak planlanmıştır.Yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz. Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.” Denilmektedir. Yapılan bu plan değişikliği anayasaya aykırıdır. Bu planda Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğe aykırı şekilde ilk 50 ve ikinci 50 metrenin yer aldığı alanın Konaklamalı Turizm Tesis Alanı olarak gösterilmiştir. İlk 50 metrede yapılaşma hakkı bulunmamakta ama bu alanın emsal hakkı sahil şeridinin gerisinde kullanılacağı için geri sahada yapılaşmanın yoğunluğunu arttıracaktır. Bunun gerekçesi olarak “… kamu alanı kesintileri, park, yol, kıyı, kumsal vb. gibi alanlara terk yapılmaksızın orman bütünlüğü korunur.” Olarak açıklanmaktadır. Orman bütünlüğünün bozulması veya kamu terki olmaması isteniyorsa ilk 50 metrelik sahil şeridinin orman alanı olarak bırakılması hatta tahsis dışı bırakılması daha uygun olacaktır. Plan değişikliği Kıyı Kanununa da aykırıdır. Plan yapılırken Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nün 04.08.2023 tarih ve 4057847 sayılı yazısı ile ilgili kurum ve kuruluşlardan alınmış olan görüşler çerçevesinde plan değişikliği dosyası hazırlanmıştır. Söz konusu kurum görüşlerinde planlama alanı “Orman Alanı “olarak görülmektedir. Kurum görüşleri buna göre verilmiştir. Plan değişikliğinde ise orman alanı Turizm Tesisi alanı olarak planlanmıştır. Bu sebeple planlamaya esas kurum görüşleri geçersiz sayılmalıdır. Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinde; ‘Koruma amaçlı imar planlarında sit alanının bütününü olumsuz etkileyecek, mevcut korunması gerekli değerleri bozacak ya da yok edecek, geleneksel kentsel doku özelliklerini olumsuz yönde değiştirecek yeni işlev dönüşümlerine ilişkin plan değişikliği yapılamaz.’ Yapılan bu plan değişikliği İmar Kanunu’na da aykırıdır. Plan raporu incelendiğinde planı yapan kurumun Kültür ve Turizm Bakanlığı olduğu görülmektedir. Bizzat bakanlıkta çalışan şehir plancıları planı yapmış ve onay için Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına sunulmuştur. Hem planını hem tahsisini aynı bakanlığın yapması manidardır. Ayrıca planın eksik görüşler ile yapılmış olması, kanun ve yönetmeliklere aykırılıklar teşkil etmesi hem planı yapan Kültür ve Turizm Bakanlığına hem de onaylayan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yakışmamıştır. Bodrum’da son yıllarda yaşanan sıkıntılar herkes tarafından bilinmektedir. Özelikle su ve trafik problemi yaşamı zorlaştıracak noktalara ulaşmıştır. Henüz bir hava kirliliği görülmese de yapılan bu doğa katliamı ve nüfus artışı sonucu çevre kirliliği görülmektedir. Bodrum’un öz kaynakları bu kadar nüfusu kaldırabilecek kapasitede değildir. Çözüm bekleyen bu problemler için bir adım atılmazken nüfusu arttıracak yeni turizm tesisi planlanmıştır. Bu tesis içinde orman alanı feda edilmiştir. Bu tür uygulamaların artık durdurulması ve Bodrum un ranta feda edilmemesi gerekmektedir.”