Suudi Arabistan'ın ve CIA'nın, Bulgaristan üzerinden Libya, Suriye ve Ortadoğu'daki "cihatçı" görünümlü katiller çetesini silahlandırdığını anlattık dün. Esad yerinde kalacağına, diktatör Sisi Beyaz Saray tarafından "meşru" kabul edildiğine göre, eski defterler açılacak ve hesaplar birilerinin üzerine yıkılacak. Artık sadece tek hedef var dünyada: IŞİD ve cihadist görünümlü terör örgütleri... Yani, El Kaide, El Nusra'nın adı değiştirilmiş hali. Ve hatta Müslüman Kardeşler'in bile ABD tarafından terör örgütü listesine alınması ihtimali var.
Türkiye, artık "muhtemel hedef" ülkelerden biri. Arap Baharı'nın yıkıcı etkilerinin muhasebesi yapıldığında, Türkiyesiz bir geçmiş yazmak mümkün olmayacak. İşte o geçmişin neresinde yer alacağız, burası belirsiz.
Biz, bunun için CIA'nın ve Suudi Arabistan'ın silah sevkıyatlarının bir kısmını yazarak "Yemezler, o işe bizi bulaştıramazsınız. Ne yaptıysanız siz yaptınız ve Türkiye'deki NATO üslerini kullandıysanız bunun günahını bize yükleyemezsiniz" demeye çalıştık. En azından akl-ı selim düşünenlerin belleklerine, önümüzdeki dönemde yapılacak algı operasyonuna karşı bir "gerçek" duvarı örmeye çalıştık.
* * *
Gelelim işin Bulgaristan ayağına...
Türkiye; Bulgaristan'daki siyasi hayata, DOST adıyla kurulan "bilmece" partiyi açıktan desteklemekle müdahale etmiş gözüktü. Milletvekilleri, bazı devlet görevlileri, eski belediye başkanları açık açık DOST'a çalışarak Sofya'nın "içişlerimize karışıyorsunuz" tepkisine yolaçtı. Tamam, yöntem yanlıştı. Seçim sonuçları bunu net bir şekilde ortaya koydu. Ya proje? Elbette o da yanlıştı.
Devletin "son karar verici" makamında bulunanlar, ilgili bürokratların ve danışmanların önlerine koyup allaya pullaya anlattıkları senaryolara ister istemez inanırlar ve onay verirler. Ancak o proje çöktüğünde, projenin yapıcılarının bedel ödemesi kaçınılmazdır. DOST projesinin bedeli ödenecek mi, ödenmeyecek mi önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Bulgaristan, her ne kadar demokrasiye geçmiş ve AB üyesi olmuş gözükse de, hâlâ eski komünist geleneklerle ve o dönemin siyasi figürleri aracılığıyla yönetiliyor. Yeni nesil politikacılardan Boyko Borisov, partisi GERB'i seçimlerden yine birinci çıkarmayı başardı ama koalisyona da mahkûm. Belki yakın tarihte Bulgaristan'da bir seçim daha olacak.
Peki, kim bu Boyko Borisov?
Bulgaristan'ın göreceli demokrasiye geçtiği yıllarda, mafyanın koruma şirketlerinden birinin sahibiyken ABD yanlısı II.Simeon tarafından Emniyet Genel Müdürü yapılmıştı. 2006 yılında ABD'nin Bulgaristan Büyükelçisi (ve daha sonra Rusya Büyükelçisi olacak olan) John Beyrle, Wikileaks'te yer alan bir gizli telgraf mesajında Borisov'un ülkenin iki büyük mafya lideriyle bağlantısından söz ediyor. Aynı zamanda Captagon ürettiği ve sattığından da...
2007 yılında, U.S. Congressional Quarterly adlı bir büyük İsviçre şirketince yazılan raporda, İçişleri Bakanlığı'ndayken yapılan birçok soruşturmayı sumen altı ettiği ve mafyanın işlediği 28 cinayete bizzat karıştığı belirtiliyor. Aynı raporda, CIA'nin Başkan Yardımcısı John E. McLaughlin ile çalıştığı, Bulgaristan'da CIA'ye ait gizli bir hapishane kurduğu bilgileri de yer alıyor.
* * *
Boyko Borisov, CIA ve Suudi Arabistan'a silah satan organizasyonun başında yer alıyor. Peki bu organizasyonun diğer ayaklarında kimler var?
Bunlardan bir örnek verelim ki; DOST'un ne kadar "tehlikeli" işlere kalkıştığını ortaya koymuş olalım.
Bulgaristan'da yayınlanan 168 Çasa (168 Saat) gazetesi, Mart ayı başlarında DOST'un bir milletvekili adayına dikkat çekti.
Georgi Bozduganov, geçmişte "ırkçı" bir Bulgar olarak biliniyor. Başbakan Filip Dimitrov'un silah üretimi ve silah dış satımı komisyon başkanı olan Bozduganov, Balkanlar yanarken Makedonya'ya silah sokan isim. Dimitrov hükümeti yıkıldıktan sonra da Bozduganov'un "silah sektörü"ndeki ağırlığı devam etti. Bu arada sessiz kalmayı yeğledi.
Ancak, geçtiğimiz aylarda Halep düştü ve El Nusra depolarında 2 yıl savaşmaya yetecek miktarda "Made in Bulgaria" etiketli silah ve mühimmat bulundu. Georgi Bozduganov, bu gelişme üzerine paniğe kapıldı. Kendisini hapse götürecek bir sürecin başladığını fark edince, "dokunulmazlık" kazanmak için milletvekili olmaya karar verdi.
Eski askeri istihbarat elemanı Lütfi Mestan'la uzun yıllara dayanan dostluğu vardı. DOST'un başındaki Lütfi Mestan, (hatırı sayılır bir para karşılığı) Georgi Bozduganov'u Sofya'nın 24. seçim bölgesinde 2. sıradan aday gösterdi.
DOST baraj altında kalınca Bozduganov'un parası boşa gitti, hayalleri suya düştü. Akıbetini biz de merak ediyoruz.