Geçen hafta bu köşede futbolun kupa canavarı bir teknik direktörü konuk etmiştik. Mourinho‘yu sayfalara sığdırmakta zorlanmıştık ama bu haftaki konuğumuz Mourinho’nun selefi Sir Alex Ferguson’u ancak bir kitapla anlatabiliriz. Biz yine de Manchester United’i dipten alıp Mourinho’ya dünyaca ünlü şampiyonluklara ve kupalara alışmış bir takım teslim eden Ferguson’un bilinmeyenlerine odaklanacağız. Öncelikle belirtmemiz gerekir ki Ferguson MANU’da tam 27 sene çalıştı. 13 lig, 2 şampiyonlar ligi kupası aldı, tam anlamıyla futbolcu fabrikatörü gibi çalıştı.

Tam adı Alexander Chapman Ferguson...

1941 yılının son gününde dünyaya gözlerini açtı. İskoçya’nın en büyük şehri Glasgov’da doğdu. Babası kaynakçılık yapan yoksul bir işçiydi. Protestan-Katolik diye mezhepsel çekişmelerin yoğun olduğu, hatta Rangers ve Celtic diye futbol takımlarının bile buna göre kurulduğu Glasgow'da Ferguson'un durumu farklıydı. Babası Protestan, annesi Katolik’ti. Alex, Protestan olarak büyüdü, Protestanların takımı Glasgow Rangers'ın taraftarı oldu. Bu ortamda büyüyen Alex Ferguson yıllar sonra Katolik olan eşiyle evlendiğinde ayrımcılığa uğradığını ileri sürerek futbolu bıraktı. 27 yıl çalıştırdığı Manchester United ise bir Katolik takımıydı. 1930'larda bir kişi hariç Ferguson'ın başa geçtiği 1986'ya kadar takımda hiç Protestan hoca çalışmamıştı. Zorlu İskoç liginde pişen Alex Ferguson bunun faydasını hocalığı sırasında gördü.

Aberdeen’in kupaları kapıları ardına kadar açtı

1974'te futbolu bıraktı ve St. Mirren'in hocası oldu. Burada dört sezon çalıştı, çok genç bir takım kurdu ve 2. Lig şampiyonu yaptı. Hocalıktaki asıl çıkışı ise İskoçların ünlü takımı Aberdeen’de oldu.1980’de Aberdeen 15 yıldır şampiyonluğu kimseye vermeyen Ranger ve Celtic’i geçerek şampiyon oldu. 1984’de hem lig, hem İskoç kupasını alırken dev takımları yenerek Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nı da kazandı. Bu büyük başarı ona Britanya İmparatorluk Nişanı da getirdi. 1985’e gelindiğinde Ferguson Aberdeen’in yanı sıra İskoç Milli Takımını da çalıştırıyordu. Bu sırada İngiltere liglerinden teklifler almaya başladı.

MANU-Ferguson buluşması

1986 yılında tam 27 yıl sürecek Manchester United macerası başladı ve MANU’nun kapısından girdi. Geldiğinde United, 19 yıldır şampiyon olamamış hatta küme düşmeme mücadelesi veren bir takımdı. İlk yıllarında taraftarın güvenini kazanamayıp “istifa” tezahüratlarına maruz kaldı, ama yönetimin desteği ile takımdan ayrılmadı. MANU’de ilk kupasını 89-90 sezonunda kazanan İskoç teknik direktör taraftarların gazabından uzun süre kurtulamadı. 90-91 senesi başladığında Federasyon Kupasını aldığı için ‘Kupa 2’ olarak bilinen Kupa Galipleri Kupasına giden MANU, büyük bir sürprize imza atarak finalde Barcelona’yı yendi ve kupayı müzesine götürdü. 

Başarının ayak sesleri

Kupayı alan Alex Fergsuon verdiği demeçte “Seneye bir kadro kuruyorum ve bu kadro şampiyon olacak” kehanetinde bulundu. Sezona başlarken Peter Schmeichel ve Andrei Kanchelskis’i kadrosuna katan Manchester United 1991-92’de şampiyonluğu 1 puanla Leeds United’e kaptırdı. Kehanet gerçeğe dönüşmemişti fakat United altyapısından yetişen genç futbolcular göze çarpmaya başlamıştı.

25 yılın sonunda gelen şampiyonluk

92- 93 sezonunda İngiltere’nin en büyük transferine imza atarak Fransız Eric Cantona’yı Leeds United’ten kaptı. Takımın emektarı Mark Hughes ile Cantona’nın etrafında kurulan kadro, Aston Villa’ya 10 puan fark atarak 25 yılın sonunda MANU’yu şampiyon yaptı. Bu dominant kadroya alt yapıdan gelen David Beckham, Paul Scholes, Gary Neville ve Ryan Giggs eklendi ve 93-94, 95-96, 96-97, 98-99, 2000-2001 sezonlarında üstü üst şampiyonluklar kazandı. Bu şampiyonluklar içinde en özeli 98-99 yılında gelen şampiyonluktu. O yıl takım şampiyonluğun yanı sıra Şampiyonlar Ligi'ni, Federasyon Kupası'nı da kazandı. 

Hocalık kariyerini 2013 yılında sona erdiren İskoç Hoca takımın başında kaldığı 26 yılda, 13 Premier Lig şampiyonluğu, 8 Community Shield, 5 federasyon Kupası, 2 Şampiyonlar Ligi, 2 Kıtalararası Kupa, 1 Kupa Galipleri Kupası ve 1 UEFA Süper Kupası kazandırdı. 

Hakkında bilinmesi gerekenler

Ona göre hiçbir futbolcu kulüpten üstün değildi, asla kaprise, şımarıklığa taviz vermedi. O yüzden kimileri tarafından "diktatör" olarak adlandırıldı. Bu yüzden yıldız futbolcularla çok sık kavga etti. Beckham’ın kafasına fırlattığı krampon bugün hala hafızalarda. Disiplin onun için her şeydi. Sabah 5'te kalkıyor, United'ın minik takım maçlarını dahi izliyordu. Sakız çiğnemek en büyük hobisiydi. Bu nedenle sakız canavarı da dendi. 1999'da Manchester United’e Şampiyonlar Ligi'ni, Premier Lig ve Federasyon Kupası'nı kazandırınca Kraliçe tarafından "Sir" unvanı verildi. Abeerdeen’i çalıştırırken kulüpten aldığı maaşın yetmemesi nedeniyle aynı zamanda bar işletiyordu. Suikaste uğrayan eski ABD Başkanı Kennedy'ye hayrandı. Eski başkanın ölümünün ardından hazırlanan otopsi raporu yatağının başucunda duruyordu. Alex Ferguson, İngiltere İşçi Partisi'nin büyük bağışçılarından biriydi. Eski başbakan Tony Blair'e 'liderlik' konusunda danışmanlık yaptı. Premier Lig’de bir takımı en uzun süre çalıştıran tek teknik adam oldu.

Bir lakabı da 'saç kurutma makinesi'

Ferguson'un öfkesine maruz kalmanın ne demek olduğunu en yakın bilenler futbolcular. Ferguson'un tıpkı bir düğmeye basılmış gibi değişen tavrını hatırlayıp bu öfkeyi "Yüzünü yüzünüze yapıştırır ve korkunç bir gürültüyle bir dizi hakareti peş peşe sıralayıverir" diye anlatıyor futbolcular. Zaten bu gürültü ve hakaret nedeniyle eski United oyuncusu Lee Sharpe, Ferguson'un bu davranışına 'saç kurutma makinesi' adını takmış. David Beckham, 'saç kurutma makinesinden uzak durabilmek için bu kadar iyi futbol oynadıklarını' söyledi. Sir Alex Ferguson Wilmslow, Cheshire'da bir malikânede yaşıyor. Malikâneye, babasının çalıştığı tersaneden esinlenerek Fairfields adını vermiş.