Teknolojinin ve özellikle de iletişim araçlarının gelişmesiyle hayatımız her geçen gün daha da kolaylaşıyor.

Teknolojinin olumlu ve güzel işlerde kullanılması insanlık için büyük bir nimet.

Kimi zaman teknolojiyi kullanalım derken, insanlara daha büyük sıkıntılar yaşatılıyor.

Son zamanlarda yaygın olarak kullanılmaya başlanan yapay zeka, zaman zaman insanları çileden çıkartıyor.

Yapay zeka, en çok iletişim ve müşteri hizmetleri alanında kullanılıyor.

Örneğin bir bankanın müşteri hizmetlerini arıyorsunuz, derdinizi anlatmak istiyorsunuz. Karşınıza bir bant kaydı çıkıyor.

Önce uzun uzun dinlemek zorundasınız, sonra ne yapmanız gerektiğini söylüyor. Eskiden şurası için biri, şurası için ikiyi tuşlayın derlerdi…

Tuşlayacağınız yer gelene kadar sabırla dinlemek zorundaydınız.

Şimdi güya kolaylaştıralım diye daha gelişmiş bir yapay zeka getirilmiş…

Uzun uzun reklam ve tanıtım dinletildikten sonra karşınızda nazik bir ses, yapmak istediğinizi iki üç kelime ile özetleyin diyor. Bir de örnek veriyor.

Asıl sıkıntı burada başlıyor. İki üç kelime ile anlatmak istiyorsunuz, yapay zeka anlamıyor veya farklı anlıyor. Alakasız bir sürü şey daha dinliyorsunuz.

Geri dönüş imkanınız yok. Dinleme kısmı bitince tekrar derdinizi anlatıyorsunuz, yine olmuyor. Birkaç denemeden sonra isteğiniz anlaşılamadı denilerek telefon kapanıyor.

Israrla ve inatla müşteri temsilcisi ile görüşeceğim deseniz de bunu başarabilmek deveye hendek atlatmaktan daha zor.

İki üç gün önce bir bankayı aradım, dört kez denedim, ama derdimi anlatamadım. Müşteri temsilcisi ile de görüşemedim. Sonunda pes ettim.

Eskiden müşteri hizmetleri ile görüşmek için tuşa basılır ve bekleme sırasına girilirdi. Uzun süre bekleseniz bile bir şekilde görüşülebiliyordu. Şimdi o imkan bile ortadan kalktı, eskiyi arar olduk.

Aynı şeyi bankalarla birlikte telefon ve internet şirketleri de yapıyor. Çoğu büyük şirketler bu sisteme geçmeye çalışıyor.

Bu şekilde çalışan sayısını azaltmayı düşünüyorlar, haklılık payı var. Ancak müşteriyi çileden çıkarmadan bu işi yapmak daha mantıklı olmaz mı?

Bir diğer sıkıntı telefonunuz çalıyor, bin telaş içinde açıyorsunuz, karışınızda bir bant kaydı.

Reklam veya tanıtım yapıyorlar. Kapatıyorsunuz, birkaç saat sonra yine arıyorlar. Karşınızda muhatap yok, aramayın deme şansınız yok, engelleyemiyorsunuz da…

Tam teknolojik işkence…

Tabii ki teknolojiyi kullanmalı, nimetlerinden yararlanmalı ama bunu insanlara kolaylık sağlayacak şekilde yapmalı…

Üç beş personel az çalıştıracağız diye telefon başında insanlara sinir krizi geçirtmeye kimsenin hakkı yok.

*****

10 TL’ye kesin çözüm

Psikoloğa giden bir adam derdini anlatır: “Geceleri uyuyamıyorum efendim. Sürekli yatağın altında biri var gibi geliyor. Yatağın altına girip orda uyumayı deniyorum. Bu defa da yatağın üstünde biri var gibi geliyor…”

Adamı dikkatle dinleyen psikolog, “Hallederiz bu saplantıyı” der ve ekler: “Bana haftada iki kere geleceksiniz. 6 aylık bir tedavi sonunda sizi iyileştireceğimi umuyorum.”

Adam sorar:

- Her viziteye ne kadar ödeyeceğim?

- Her vizite 200 TL. Buna göre 6 ayda 10.400 TL ödeyeceksiniz.

Adam hiçbir şey söylemeden gider. Bir daha dönmez.

Psikolog, birkaç ay sonra adama sokakta rastlayınca sorar:

- Ne oldu hastalığınız?

- 10 TL’ye hallettim.

- Nasıl oldu?

- Sizden çıktıktan sonra, köşedeki kahvehaneye uğradım. Çayımı içerken yan masada oturan yaşlı bir amca gördüm. Ona hastalığımı anlattım. Karyolanın bacaklarını kes, dedi. Kestim; mesele halloldu.

*****                 

TEBESSÜM

Bankacılar bizi bulur

Yaşlı çift evliliklerinin kırkıncı yıl dönümünde paraya kıymışlar, Avustralya’da tatil yapmaya karar vermişler. Uçağın penceresinden saatlerdir okyanusu seyrediyorlardı. Sessizliği pilotun anonsu bozdu:

- Sayın yolcularımız! Korkarım size kötü bir haberim var. Motorlarımızdan biri sustu, diğeri de susmak üzere. Acil iniş yapmak zorundayız. Neyse ki altımızda haritada görülmeyen bir ada var ve sahiline inmeye çalışacağız. Bunu başarabilirsek tek sorunumuz bizi bulabilmeleri için dua etmek olacak.

Uçak minik adanın kumsalına başarılı bir iniş yaptı, kimsenin burnu bile kanamadı.

Uzun bir rahatlama sessizliğinden sonra adam karısının ellerini tuttu, gözlerine endişeyle baktı:

- Mona, bu ay kredi kartı borcunu ödemiş miydin?

- Hayır sevgilim, unutmuşum. Kızdın mı?

Adam endişeyle yine sordu:

- Araba kredisinin taksitini ödemiş miydin?

- Özür dilerim canım, onu da ödememiştim.

Yaşlı adam karısının ellerini bıraktı ve kırk yıldır yapmadığı şekilde ona sıkı sıkıya sarıldı.

- Aferin.

Karısı şaşkın, korkarak sordu.

- İyi misin tatlım?

- Hiç olmadığım kadar. Çünkü bankacılar bizi kesin bulur!

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Yanlış insanlara doğruyu anlatmaya çalışmanın bir anlamı yok.

Ulrike Meinhof