Bolkar Dağı Güzellemesi
Ayrıca Meydan Yaylası, Nisan ve Mayıs ayında beyaz kar örtünün altından fışkıran kardelen, çiğdem ve mavi nevruzların yanı sıra; Haziran ayında sarı leblebi çiçekleri ağırlıklı, mor yayla çiçekleri mis kokulu ve az da olsa sarı çilli ters lale bulunmaktadır. Bu endemik bitki örtülü eşsiz tabloyu görmek için mutlaka gidilmeli.
Meydan Yaylası’ndan Karagöl’e ulaşmak için, yaklaşık 45 dakikalık tırmanma yürüyüş yolu vardır. Aslında yürüyüş yolunun bir bölümü, alternatif turizm tutkunları ve maceracı gezginler tarafından, tırmanış alanı olarak da karşımıza çıkıyor. Bu mesafeyi kat etmek oldukça yorucu ama sonrasında endemik sessiz Toros Kurbağalarının yaşam alanı olan Karagöl’e kavuşmak, bütün yorgunluğumuzu unutturuyor. Burada yamaç paraşütü yapan ve Karagöl’ün kıyısında kamp kuran başka illerden gelen doğa tutkunları ile karşılaştık. Burada doğa ilginç bir görüntü çizmektedir. Göl kenarında birbirinden güzel çiçekler; Toros çiçeği adıyla literatüre geçen onlarca çiçeğin bir çoğu endemik türdendir. Kızıl tilki, kurt, vaşak, kınalı keklik, ak tavşan, şahin, kartal, sincap, dağ keçisi, yılkı atları ve al benekli ceylanları da görmeniz mümkün…
Çevrenizi saran sarı ve mor rengin hakim olduğu bir manzara varken, hemen yamaçlarında kar yığını ve erimekte olan buzullar göze çarpar. Bu zıtlık altı ay beyaz kar örtüsü ile kaplı Bolkar Dağı yamaçlarında ve Karagöl çevresinde; Mayıs-Haziran ayında görülebilecek ender manzaralarından birini oluşturmaktadır. Bu doğa harikası görsel doku, profesyonel fotoğrafçıları da tahrik ediyor…
Kar ve buzullar bir tarafta, yakıcı güneş ve türlü çiçeklerin açtığı bir göl manzarası öbür taraftadır. Bu bölgenin akustik özelliği de var. Burada kamp kurup geceleyeceklere bir uyarım var: Rakım yüksekliği ve iklim koşulları gereği, gece-gündüz arasındaki büyük ısı farkı nedeniyle, yaz aylarında bile olsanız; üşüyeceğinizi ve tedbirli olmanızı salık veriririm. Geceleri çevreyi kirletmeden ateş yakmayı ve kalın giyinmeyi unutmayınız. Meydan Yaylası ve Karagöl çevresinde ağaç ve odun olmadığı için, tedbirli olunuz…
Orta Torosların temelini oluşturan Bolkar Dağı’nın 2600 metre yüksekliğindeki sırdaş çukurda, ‘’Saklı Cennet’’ olarak duran Karagöl, yaklaşık 60 Hektar alan büyüklüğünde olup, en derin yeri 12 metre civarındadır. Karagöl’den Şekerpınarı’na bağlanan yeraltı su kanalı olduğu da iddia ediliyor. Karagöl’ün çevresinde yüzlerce kaynak su gözeleri ve pınarlar bulunmaktadır. Karpuz çatlatan soğuklukta ve şifalı içim özelliğinde, temiz ve doğal kaynak suları bulunmaktadır… Darboğaz Köyü’nde yapılan Kiraz Festivali sonrası, Karagöl çevresinde bulunan ve buz gibi fokurdayan gözelerin içine koyulan kara kirazın tadı damağımızda kaldı…
Karagöl’ün en büyük özelliği ise, Dünyada sadece bu gölgede yaşayan sessiz Toros Kurbağalarını (Rana Macrocnemis Holtzi) barındırmasıdır. Ranidae familyasından olan ve ortalama boyu 6-7 cm arasında değişen, Türkiye’de yalnızca burada yaşayan endemik bir kurbağa türüdür. Meydan Yaylası’nda ve Çinili Göl’de de az da olsa bulunmaktalar fakat, Rana Holtzi’nin evi Karagöl’dür.
Bu endemik kurbağalar, ilk defa 1800’lü yılların sonunda yöreyi gezen bir Alman biyolog tarafından keşfedilmiş. Öterken diğer kurbağalar gibi göğsünde hava kesesi oluşmuyor. Bu sessiz kurbağalar asla ötmemektedir. Üremesi çok ilginç 14-16 erkek kurbağanın bir dişiyi yumurtlatmak üzere kucakladığı tespit edilmiş. Böylece çok sayıda kurbağadan oluşan yumakta bırakılacak yumurtalarının erkekler tarafından döllenmesi sağlanmış olmaktadır.
Karagöl ve Çinili Havza sınırları ile karstik çanak ve tek nokta endemiklerimizden olan Rana Holtzi, Uluslararası Bern Sözleşmesi, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve Sulak Alanları Korunması Yönetmeliği kapsamında koruma altındadır. Ama ne yazık ki; göle atılan sazan balıkları, daha larva halindeyken kurbağaları yemektedir… Sessiz Toros Kurbağaları can çekişiyor…
Devamı haftaya...