İngiliz Independent gazetesinin tecrübeli Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn Suriye ve PYD konusunda yazdığı son makalesinde "Amerika, Rusya ve Suriye bölgede Türkiye'yi sıkıştırıyor" diye yazdı. Cockburn "ABD'nin halen Suriye'nin kuzeydoğusunda özel kuvvetlerden oluşan 500 kişilik bir birliği var. Bu birlikler Rakka'ya düzenlenecek saldırıyı daha da etkili kılmak için topçu ateşi eşliğinde harekete geçebilir. Bu Türkiye için kötü haber. Ağustos ayında Suriye'nin kuzeyinde Fırat Kalkanı Harekâtı adı verilen operasyona başlayan Türkiye tüm taraflarca sıkıştırılıyor. Özellikle SDG'nin geçen yıl ele geçirdiği Menbiç çevresinde siyasi ve askeri bir satranç oynanıyor. Oyunun amacı, Menbiç'in bundan sonraki hedefi olacağını duyuran Türkiye'yi dışlamak" şeklinde görüşlerini ortaya koydu.

Artık her şey açık. Gerek bölgede, gerekse Suriye'de PYD konusunda Amerika Rusya ve Suriye birlikte hareket ediyor. Bu da çok sinsi hesapların içinde olduklarını gösteriyor. Bunu görmek, bundan sonra atılacak adımlarımızı da buna göre atmak durumunda olduğumuzu söylemliyiz.

Aslında PKK'yı terör örgütü olarak değerlendirip, onun uzantısı PYD'yi "Terör örgütü değil" demek oynanmakta olan sinsi oyunu perdelemek demektir. Amerika, PYD'ye verdiği silahların PKK'nın eline geçtiğini bilmiyor mu?

Biz hala Amerika'nın Menbiç konusunda bizimle mi, yoksa terör örgütü PYD ile mi hareket edeceği konusunu tartışıyoruz. "Amerika bu konuda artık kararını versin" diyoruz.

Gelişmelere baktığımızda Amerika'nın bu konuda kararını verdiğini de söylemeliyiz. İşte şu son habere göz attığımızda bunu daha açık biçimde görebilmekteyiz.

Amerikan Dışişleri Bakanlığı Geçici Sözcüsü Mark Toner, düzenlediği basın toplantısında, Suriye'de PYD/YPG'ye verdikleri destek konusunda açıklamalarda bulundu. Terör örgütü IŞİD'le (DEAŞ) mücadele kapsamında YPG'ye verdikleri desteğin süreceğini belirten Toner'in "Bizim için vaz geçilmez unsurlar" sözleri de dikkat çekti.

"YPG'yi Suriye'nin kuzeyinde bulunan SDG içerisinde uzun zamandan beri destekliyoruz. Daha önce belirttiğimiz gibi onlar IŞİD'e karşı mücadelede ve ortadan kaldırılması için http://img3.mynet.com/1x1/grey.gifçok etkililer. Şimdiye kadar yaklaşık 6 bin kilometreyi ve 4 Kasım'da operasyon başladığından beri de Rakka civarında 100'den fazla köyü IŞİD'ın elinden aldılar" diyen sözcü, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da PYD ve onun silahlı gücü YPG'yi desteklemeye ve silahlandırmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

Şimdi Ortadoğu uzmanı İngiliz Gazeteci Patrick Cockburn'un gelişmelerle ilgili yazını ve yorumu birlikte okuyalım:

Rakka kentinin Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünden kurtarılmasına yönelik operasyona hazırlanıldığını vurgulayan Cockburn, Suriye'de artık savaşın sonunun ufukta göründüğünü ve Türkiye'nin ülkedeki etkisinin hızla azaldığını yazdı.

Patrick Cockburn'un haberi, "Belki de Suriye'deki iç savaşın nihai aşamasında artık galipler ve mağluplar belli oluyor" cümlesiyle başlıyor.

Cockburn, Kürtlerin liderliğindeki Suriyeli savaşçıların, "IŞİD'in fiili başkenti" Rakka'nın güneyindeki yolun bir bölümünü ele geçirdiğini ve örgütün doğuda kontrol ettiği bölgelerle bağlantısını kestiğini belirtiyor.

ABD liderliğindeki koalisyon, YPG (Halk Koruma Birlikleri) öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) havadan destek veriyor. SDG güçleri Rakka'ya yaklaşıyor. Bu noktaları hatırlatan Cockburn, haberini şöyle sürdürüyor:

"ABD'nin halen Suriye'nin kuzeydoğusunda özel kuvvetlerden oluşan 500 kişilik bir birliği var. Bu birlikler Rakka'ya düzenlenecek saldırıyı daha da etkili kılmak için topçu ateşi eşliğinde harekete geçebilir. Bu Türkiye için kötü haber. Ağustos ayında Suriye'nin kuzeyinde Fırat Kalkanı Harekâtı adı verilen operasyona başlayan Türkiye tüm taraflarca sıkıştırılıyor. Özellikle SDG'nin geçen yıl ele geçirdiği Menbiç çevresinde siyasi ve askeri bir satranç oynanıyor. Oyunun amacı, Menbiç'in bundan sonraki hedefi olacağını duyuran Türkiye'yi dışlamak. Türkiye'nin Suriye'deki önceliği Kürtleri çevrelemek, onların gücünü mümkün olduğunca azaltmak ya da ortadan kaldırmak. Ankara, Suriye Kürtlerini, Türkiye'deki Kürt isyanını desteklediklerini düşünüyor.

Patrick Cockburn'e göre Menbiç'e saldırmak Türkiye için çok zor olacak. Cockburn bu noktada SDG'nin Pazar günü ABD liderliğindeki koalisyonun korumasında olduğunu açıkladığını hatırlatıyor:

"Menbiç Askeri Konseyi geçen hafta Türklere karşı hareket üstünlüğü sağlamış görünerek kentin batısındaki bazı köylerin kontrolünü Suriye ordusuna devretti. Oysa Türkiye'nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) bölgede saldırılara başlamıştı. Suriye ordusu ise Rusya'nın hava desteği ile güneyden ilerliyordu. IŞİD, Halep'in kuzeydoğusundaki stratejik El Bab kentini sonunda kaybetti. Türkler 23 Şubat'ta şehri ele geçirdi. Ancak IŞİD operasyon sırasında 60 kadar Türk askerini öldürdü. ÖSO' dan da 469 asker öldü, 1700 kişi yaralandı. El Bab'ın IŞİD tarafından uzun süre savunulması, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde bir güç gösterisi olarak planladığı operasyonun bir zayıflığın göstergesine dönüşmesini sağladı."

Münbiç'deki son gelişmelere de bakalım:

Amerika'nın yanı sıra Rusya da PYD'nin yanında yer alıyor. Bölgede bulunan Rus askerlerin, kollarına PYD arması takıp, teröristlerle oyunlar oynadıkları görüntüleri medyaya servis ediliyor. Bu da Rusya'nın da PYD'lileri koruma altına aldığını bir göstergesi olarak yorumlanıyor.

Özetle bölgedeki iki süper güç, PYD'yi iyice koruma altına almış bulunuyor.