Derler ki, insanın hukukla ilişkisi ana rahmine düştüğünden itibaren başlar. Ömrünün sonuna kadar sürer. Uzun ince hayat yolculuğunun her aşamasında farkında olmasak da hukuk sistemi bizleri sarar sarmalar.

Geçtiğimiz aylar içinde bir süre gündemimizde hukuk vardı. Hepimiz Anayasa uzmanı olmuş ve bir maddeyi dilimizden düşürmüyorduk.

Söz olur savaşı sona erdirir, söz olur yarayı iyileştirir, söz olur zehirli aşı bal ile yağ eder.”

Yunusça bunu bilenlerdeniz. Ama bir yüksek noktadan bir söz duyuldu ve bakış açısı getirildi ki, biz anhasından minhasına dem vuruluyor derken, bulunduğumuz arenaya, anyaya, minyaya doğru bir bakış açısı yöneldi.

Buyruluyordu ki, “Bu işin hukuku var, guguku var”

Zaman çok şeylere gebe. Eskiler tebdil derler. Biz diyelim ki, kısa sürede hukuk, gugukla değişiverdi.

Şarkışla yöresinde bir bayan halayı vardır: Kadınlar halka oluştururlar. Birbirlerinin serçe parmaklarını tutarak söyledikleri türkünün ritmine uyup, kollarını sağa sola eğer, yandan yandan yürürler. Guguk nakaratlarını öyle bir iç gıcıklayıcı uzatarak söylerler ki, söyleyen de dinleyen de bir hoş olur.


Gitti gelirim diye allım guguk turnalar tellim guguk turnalar

Seni bulurum diye allım guguk turnalar tellim guguk turnalar

Ahdetti yemin etti allım guguk turnalar tellim guguk turnalar

Yolu bilirim diye allım guguk turnalar tellim guguk turnalar….”


Irmağın Geçeleri (Allım Guguk Durnalar Tellim Guguk Durnalar)

Kız kaldır peçeleri (Allım Guguk Durnalar Tellim Guguk Durnalar)

Bu kaş bu göz sendeyken (Allım Guguk Durnalar Tellim Guguk Durnalar)

Öldürün niceleri (Allım Guguk Durnalar Tellim Guguk Durnalar)


Irmağı yüzdüm geçtim (nakaratlar)

Kumunu süzdüm geçtim

Baktım yârin göynüne

Umudum üzdüm geçtim


Irmak başı taş başı (nakaratlar)

Çatıktır yârin kaşı

Çirkin ile bal yenmez

Güzel ile taş taşı (Allım Guguk Durnalar Tellim Guguk Durnalar)


Ah guguk keşke türkülerde, duvar saatlerimizin alarm seslerinde kalsa. Saat başı kutusundan kafasını uzatıp “gu guk, gu-guk, gu-guk” ötse.

Efendim, adına şaka, espri, ironi, yarenlik ne derseniz deyiniz. Mecazi de olsa zamanımızın hukuk ile guguku arasında bir bağ kurabilir misiniz?

Kurabilirsiniz efendim kurabilirsiniz, bal gibi kurabilirsiniz. Kurabilmeniz için size guguk kuşlarından söz edeyim. Bir defa, sıkıntınızı, titrediğiniz kışınızı görmezler. Baharın başlangıcında gelir, beslenirler, yavru yaparlar, sefaları sürer, cefa zamanı geçip sıcak iklimlere giderler. İnce ve zariftirler. Kimi ağaçlarda, kimi yerlerde yaşarlar. Efsaneler içinde yer alırlar.

Yunan mitolojisinde Tanrıça Hera’nın kuşu olarak bilinir. Mitolojide en güçlü, en cesur ve Aphrodite'den sonra en güzel tanrıça olarak nitelendirilir. İnek gözlü, beyaz kollu Hera da denilir. Mitoloji dışında da birçok kültürde guguk kuşu mevsim habercisi olarak bilinir.

Buraya kadar normal. Hukuk nasıl guguk oluyor? Sorusuna yanıt vermeye çalışayım. Guguk kuşları her alana yumurta bırakırlar. Bir yuva yapmak için çaba göstermezler. Hal öyle olunca her alana yumurta bırakırlar. Sanki bütün kuşların yuvası onun içindir. Yavrularına bakmazlar. Bakımını başkalarının sırtına yüklerler. Nasıl mı?

Dişi guguk önce yumurtasını bırakacağı yuvayı gözetler ve sahip olan kuş yuvasından uzaklaşınca, bu yuvaya gelerek, buradaki yumurtaların birini yer. Yerine daha küçük kendi yumurtasını bırakır.

Başka kuşların yuvasına bırakılan yumurtalardan çıkan yavrular, asıl ev sahibinin yavrularını yuvadan dışarıya atar. Bir guguk, değişik yuvalara olmak üzere bir yılda yirmi civarında yumurta bırakır. Bazen aynı yuvaya birden fazla yumurta da bırakılabilir. Yumurta yuvanın en korunmasız olduğu öğleden sonra ve akşamın erken saatlerinde bırakır. Böylece yavrusuna bakmak, onu beslemek külfetinden kurtulur.

Hukukla gugukun arasında nasıl bir ilişki var. Ben de işin içinden çıkamadım, diyeyim de kurtulayım.