Yukarıya aldığımız başlık, Avrupa Birliği’nin (AB)vize konusunda Türkiye’yi oyaladığı konusunu içeriyor.
Konunun detaylarına bakalım:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Litvanya'nın Vilnius kentinde 11 Temmuz'da düzenlenen NATO Zirvesi'ndeki "Türkiye'nin AB'de önünü açın, biz de İsveç'in üyeliği konusunda önünü açalım" sözleri sonrasında Avrupa Birliği cephesinde dikkat çeken bir gelişme yaşandı.
Avrupa Birliği'nde görevli üst düzey bir yetkili "Türkiye'nin vize serbestisi sonbaharda görüşülecek" sözlerine yer verdi.
Avrupa Birliği (AB) yetkilisinin şu sözlerini önemsiyoruz:
"Bu tartışmanın sonucunu önceden tahmin edemeyiz. Türkiye, birçok ortak çıkar alanında aday ülke ve kilit ortak olmaya devam etmektedir" diye konuştu. Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde kısa vadede hangi adımların izleneceğini değerlendiren sözkonusu AB yetkilisi, "Seçimlerden kısa bir süre sonra, haziran ayında Avrupa Konseyi, Yüksek Temsilcisi ve Komisyonu, Avrupa Konseyi tarafından belirlenen araçlara ve seçeneklere dayanarak, AB-Türkiye ilişkilerinin gidişatı hakkında Avrupa Konseyi'ne bir rapor sundu. Bu rapor sonbaharda tartışılacak. Daha temmuz ayında dışişleri bakanları, AB'nin Türkiye ile yeniden ilişki kurması ve mevcut farklılıklar arasında köprü kurmaya çalışırken ortak çıkarlar üzerine inşa edilmesi gerektiği konusunda görüş alışverişinde bulundular"
Yakalanan olumlu havanın tam üyelik müzakerelerinin tekrar ivme kazanmasını sağlayıp sağlamayacağına yönelik soru üzerine yetkili, "Türkiye, birçok ortak çıkar alanında aday ülke ve kilit ortak olmaya devam etmektedir. Türkiye'nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde tanımlanan temel özgürlüklere ve değerlere sahip çıkılması, yeniden ivme kazanılması açısından elzemdir" diye konuştu. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyelik açısından hangi aşamaları tamamladığını açıklayan yetkili, "Katılım müzakerelerinde (2018'den beri) devam eden duraklamadan önce AB ve Türkiye toplam 35 müzakere faslının 16'sını açmıştı. Sadece bilim ve araştırma faslı geçici olarak kapatıldı. 2006 yılında Konsey, Türkiye'nin Kıbrıs'a ilişkin kısıtlamalarıyla ilgili 8 faslın açılmayacağına ve Türkiye, AB-Türkiye Ortaklık Anlaşması Ek Protokolü'ne ilişkin taahhütlerini yerine getirene kadar başka fasılların geçici olarak kapatılmayacağına karar vermişti" şeklinde konuştu.
'Üst düzey bir yetkili' denerek AB'den yapılan isimsiz açıklamanın aslında AB'nin Türkiye'ye vize serbestisi ya da tam üyelik konusunda hiçbir garanti vermediğini ortaya koyuyor. İsmin açıklanmamış olması tam bir oyalama taktiğidir.
'Aday ülke ve 'kilit ortak' gibi kulağa hoş gelen, ancak altı boş ifadelerle AB'nin İsveç'in NATO üyeliği konusunda onay almak uğruna Türkiye'ye boş umutlar verdiği anlaşılıyor. Boş umutlar çünkü Söz konusu AB yetkilisi de sonbaharda yapılacak vize serbestisi konusundaki görüşmelerin sonucunun ne olacağının kestirilemeyeceğinin altını çizmekten de geri durmuyor.
AB'den gelen son açıklama, vize serbestisi ve tam üyelik müzakerelerinin yeniden başlaması konusunda Türkiye'nin önüne, temel özgürlükler ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne (GKRY) yönelik kısıtlamalar gibi hususlarda engel çıkarılacağını da ortaya koyuyor.
Bu nedenlerden dolayı da Türkiye-AB ilişkilerinde tıkanıklıkların yakın gelecekte kolay kolay giderilmesi mümkün görünmüyor. Ancak İsveç'in NATO üyeliği konusunda nihai onay Ankara'dan alınana kadar AB başta olmak üzere Batılı ülkelerden kulağa hoş gelen açıklamalar duymaya devam edeceğiz. Oysa İsveç'ye Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılar artarak devam ediyor. Bu saldırılar sona ermeden ve ülkemizi hedef alan terör örgütlerine desteğini sona erdirmeden İsveç'in NATO üyeliğine Türkiye onay vermemesi gerekiyor.