Dünyanın hafızası en zayıf insanlarından biri benim. Bilirim ama, kafamın kavak yelleri arasında tutamam. Kabak tekerin buzun üzerinde kayması gibi belleğimdekiler kayıp gider. Başımı taştan taşa vursam da yakalamam mümkün olmaz. Zorlasam zorlasam, şiir değil de bir iki beyti belki hatırlayabilirim.
Fuzuli’nin mısraları da öyle:
“Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabip
Kılma derman, kim helakim zehr-i dermanındadır”
Beni “helak”, yani yok edecek olan senin dermanındır, demek istiyor. “Helak” sözcüğü nereden aklıma geldi? Cahit Irgat’tan söz edeceğim ve “Alkolün helak ettiği, dünya iyisi bir sanatçının” tanımını yapmak istedim.
Önce çok uzun bir şiirini yazaak havaya gireyim:
“ADAM OLANA ÇOK BİLE
Ekmeğimi gözyaşıma bandım da yedim.”
Ben de bu tek satırlık şiiri, bandıra bandıra yedim. Yok, dişimin kovuğunu doldursun, isterseniz, alınız lokmalık bir şiir. Ama yüreğinize oturmasın sakın:
“AĞAÇ
Ağacım, dört kol çengi kıyamet
Her dalımda bir memleket
Uzar kollarım uzar
Taşımda toprağımda bereket
Köklerimden başlar hürriyet
Bana çarptıkça anlar
Yağmur yağmur olduğunu
Rüzgâr, rüzgâr.
Taşımda toprağımda kıyamet
Köklerimden başlar hürriyet.”
Cahit Irgat, 21 Mart 1916 tarihinde Lüleburgaz-Kırklareli’nde dünyaya geldi. Asıl adı Saffet Cahit Irgat’dı.
Edirne Öğretmen Okulu'nda eğitimini devam ettiren Irgat, son sınıfta okulu terk etti ve oyunculuğa başladı.
Birçok tiyatroda oyunculuk yaptı. 1932 yılında girdiği Ankara Devlet Konservatuvarını 1936’da bıraktı. Bir süre Paris'te yaşadı. Cahit Irgat, 1935-40 yılları arasında "Cahit Saffet" imzasını kullanarak hece ölçüsüyle romantik şiirler yazdı. Garip akımına yakın duran 1940 kuşağının toplumcu şairlerinden oldu. 1950 senesinde “Bırakılan Çocuk” filmini yönetti. Şiirlerinin dışında bir de “Geri Dönemezsin”adında bir roman yazmıştı.
1940 senesinde İstanbul Şehir Tiyatrosu, 1951 senesinde Küçük Sahne, 1957 senesinde Devlet Tiyatrosu'na girdi.
Sonraları Oda Tiyatrosunu kurdu. 1962 senesinde ise Haldun Dormen'in kurduğu Dormen Tiyatrosu'na geçti.
Sinemaya ise 1939 senesinde giriş yaptı. Birçok sinema filminde rol aldı ve yönetmenlik yaptı.
Cahit Irgat, sanat kariyerinin yanında edebiyat ile de ilgilendi ve şiirler yazdı. Şiirleri Yeditepe, Dost gibi dergilerde yayımlandı.
İlk kitabı Bu Şehrin Çocukları’ydı. Şiirlerine bütün olarak bakıldığında şairin, insanoğlunun sorunlarının çözümüne ilişkin iyimserlik-kötümserlik gel-gitleri yaşadığı görülüyordu:
“ARA SOKAK
Gözlerim kan denizi,
Geleceğe sıçrıyor geçmişteki sızı.
Bir lokma bir hırka olmasa da olur,
İnsanoğlu ancak acılarla yoğrulur.
Dost, düşman yanyanalaştı;
Trafiği zor bir çamur kavşaktayız:
Yaşamak geç, ölüm dur!
Anlatım açısından yalın, doğrudan bir söyleyiş şiirlerine egemendi. Yer yer imgesel, sembolik kullanımlarla dolaylı bir anlatıma başvurulan şiirlerde dahi karmaşık imge örgüsüne rastlanabiliyordu. Kısa şiire ilgisi, bir başka dikkat çekici yanıydı. Genellikle bireysel konuları işlediği ilk zamanki şiirleri ölçülü, uyaklı olsa da kendisine asıl şairlik kimliği kazandıracak şiirleri serbest tarzda oldu. Düzensiz ses tekrarları dışında sözcük ve mısra tekrarları şiirlerde, ahenk oluşturmaya yönelik sıkça başvurulan bir yol olmuştu.
Mina Urgan'la bir dönem evli kalmıştı. Bu evlilikten şair Mustafa Irgat ve oyuncu Zeynep Irgat dünyaya gelmişti. Daha sonra Cahide Sonku ile evlenip ayrıldı. Lütfi Akad'ın kız kardeşi Neriman Akad ile evliyken 5 Haziran 1971'de İstanbul'da öldü.
“MEMNUNUM DİYEMEM
Memnunum diyemem yaşadığıma,
Bana bir şey söylemiyor
Bu deniz parçası, bu taka.
Gün bitti, yollara düştü kahır
Ötme vapur, gelemem
Dört duvara sarılmışım.
Sarmadı gitti beni
Bu yandan çarklı dünya;
İki yakam bir araya gelmiyor
Ivırı zıvırı caba.
Parmak parmak çürüdü
Bir karış ömrüm,
Yalan şeyleri özlemişim, nâfile
Nâfile şiir yazmış, kahırla yıkanmışım,
Gülmüşüm söylemişim, boşvermişim her şeye,
Senin için yaşamışım insanoğlu, nâfile!”