Covid-19 başladığında özellikle ekonomisi zayıf ülkelerin daha çok sıkıntı çekebileceği belirtilmişti. Bu ülkeler arasında ne yazıktır ki Türkiye'nin de adının geçtiğini gördük. Şimdi ise ikinci dalganın başlaması ile Türkiye ve İspanya ekonomilerinin sarsılabileceği tahminleri yapılıyor.
OECD'nin açıkladığı rapora göre korona virüste olası bir ikinci dalga görüldüğünde Türkiye ve İspanya ekonomisi bu salgından büyük yara alacak.
Temennimiz ikinci dalganın başlamamasıdır. Alınması gereken tedbirlere uyularak bı beladan kurtulmamız, aynı zamanda ekonomimizin de daha fazla yara almamasını sağlamak olacaktır.
Eğer ikinci dalga başlarsa Türk ekonomisini bekleyen tehlikenin boyutları nasıl olacak? Kısaca buna bakalım:
15,6'dan %16,8 seviyelerine yükselebilir. Türkiye'de ikinci dalga görülmesi halinde, GSYH'da yaşanacak daralmanın ilk dalgadakine göre %1,76 oranla daha büyük olacağı öngörülüyor. Her hâlükârda, 2021'in eylül ayında dahi 2019 son çeyrek seviyelerine dönülmesi beklenmiyor.
Vaka sayılarında tekrar düzenli bir yükseliş yaşanmasının ve karantina önlemlerinin tekrar uygulanmasının bir diğer yansıması ise işsizlik oranlarında olacak. Tahminlere göre, ikinci dalga yaşanırsa 2020 senesinde işgücü içindeki işsizlerin oranı %
Krizden özellikle etkilenen sektörlerden biri de turizm sektörü. Konaklama sektörü tüm çalışanların yaklaşık %8'ini istihdam etmekte ve diğer ürün ve hizmetler için yoğun talep yaratmakta. Bunun yanı sıra, sektörden elde edilen gelir toplam ihracat gelirlerinin beşte birini güvence altına alıyor. Bu sebeple turizm ve konaklama sektörlerine gelecek darbelerin diğer alanlarda (özel tüketim, ihracat vs.) etkisinin görülmesi mümkün. Yerel ve bölgesel talep turistik bölgelerde diğer bölgelere göre 2 kat fazla düştü.
Salgın kontrol altına alınabilir ve ikinci dalga meydana gelmezse, ihracatın 2020'deki %8'lik düşüşün ardından 2021 senesinde %10,4 kadar artması ve salgın öncesi seviyelerin üzerine çıkması bekleniyor. Ancak 2020 senesi içinde ikinci dalga yaşanırsa, ihracatın düşüşünün %11,2 oranında olacağı ve 2021 senesinde de eski seviyelere dönmeyeceği tahmin ediliyor.
Benzer bir senaryo ithalat için de geçerli. İkinci dalga olması halinde ithalatta %12'lik bir düşüş yaşanması ve 2021 senesinde yalnızca %5,5 artması öngörülüyor. İkinci dalga yaşanmazsa ise 2020 yılında ithalatta %9,4'lük bir düşüşün ardından 2021'de %15,4'lük bir yükseliş bekleniyor.
Özetleyelim:
Yapabileceğimiz en pratik yol, tedbirlere uymak olacaktır.
COVID-19 pandemisi bütün dünyayı etkileyen bir sağlık krizine dönüşmüş durumda. Salgın sebebiyle çoğu ülkede neredeyse bir yüzyıldır benzeri görülmemiş ekonomik gerileme yaşanıyor ve bu kriz çoğu insanın sağlığını, işlerini ve refah düzeyini etkiliyor.
Doğruluk Payı internet sitesinde yer alan habere göre, OECD, 1 Temmuz'da yayınladığı araştırmasında iki muhtemel senaryoya odaklanmış: 2020 senesi bitmeden karantina uygulamalarının tekrarlanacağı ikinci bir dalga yaşanması ya da yaşanmaması ihtimalleri. Araştırmada bu iki senaryoya göre ülkelerin gayri safi yurt içi hasıla değişimlerinin tahminleri yer alıyor.
Salgın kriziyle birlikte 2020 senesi içinde her ülkenin ekonomisinde küçülme öngörülüyor. İkinci dalga olmaması halinde 2020 içinde GSYH'si en çok daralması beklenen ülkeler İspanya (-11,1%), Fransa (-11,4%), İtalya (-11,3%) ve Birleşik Krallık (-11,5). Bu ülkeler temmuz ayı itibarıyla dünyada en çok vaka açısından ilk 15'te, ölüm sıralaması bakımından ise ilk 10'da yer alıyorlar. Bu ülkeler, haliyle ikinci dalga olduğu varsayıldığında da toplam daralma açısından en başta yer alıyorlar.
Koronavirüsün yarattığı ekonomik krizden en az etkilenen ülkeler ise Çin ve Kore. Yalnız ikinci dalganın yaratacağı ekstra etki göz önüne alındığında ise en çok etkilenecek ülkeler sırasıyla Türkiye, İspanya, Fransa ve İtalya. İkinci dalga olursa, hali hazırda meydana gelecek ekonomik daralma Türkiye ve İspanya'da %3,3, Fransa ve İtalya'da ise %2,7 oranında artacak. İkinci dalganın vereceği ekstra hasarın en az olduğu ülkeler ise Çin (%1,1), Meksika (%1,1) ve ABD (%1,2).
Zaten pandemi nedeni ile turizmimiz de durma noktasına geldi. Beklenen turist gelmeyince, para elde edemiyoruz ve bu da açığımızı artırıyor. Tarımsal alanlardaki durgunluk ve ürünlerdeki fiyat artışlarını da bunlara eklediğimizde işimizin daha da zor olacağı görülüyor.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen yine de ekonomimizin iyi durumda olduğunu görmek bizleri umutlandırıyor.