İstanbul’un fethinin 567. yıldönümünü görkemli törenlerle kutladık.

Ne kadar tören yapsak, ne kadar kutlasak azdır.

Gerçek anlamda büyük bir komutan ve dünyanın en büyük dehalarından biri olan Fatih Sultan Mehmet’i kelimelerle anlatmak kolay değil.

Henüz 19 yaşında Yunanca el yazmalarını bile okuyabilecek kadar 6 dili konuşabilen Fatih’in kahramanlıkları ve başarıları sadece İstanbul’un fethi değildir.

Tarihte ilk kez havan topu çizimlerini yapan ve İstanbul’un fethinde ilk kez kullanan Fatih’ten söz ediyoruz…

Dil, matematik, tarih, felsefe ve fen ilimlerinin tamamına hakim. Savaş ustası büyük bir komutan olduğunu söylemeye bile gerek yok…

Peki gençlerimiz Fatih Sultan Mehmet’i ne kadar tanıyor, ne kadar biliyor…

Abdülhamit’e diziler yapıyor, övgüler düzüyoruz. Fatih için niye aynı gayreti göstermiyoruz?

Fatih için de birkaç film yapıldı. Ama sadece Fetih’e odaklanmış, çoğu gerçeklerden uzak, aşırı abartılı…

Fatih’i tüm dünyaya, daha da önemlisi gençlerimize ve çocuklarımıza anlatmak için bu kadarı yeter mi?

Her fırsatta Osmanlı’yı göklere çıkaranların çoğunluğu maalesef Osmanlı’yı sadece Abdülhamit ve Vahdettin’den ibaret sanıyor…

Fatih Sultan Mehmet gibi gençlere iyi rol model olabilecek kaç kahraman var?

13 Kasım 1918 tarihinde Fatih’in fethettiği İstanbul, düşman askerleri tarafından işgal edildi.

O dönem tahtta olan Fatih’in torunları da maalesef bu işgale sessiz kaldı.

Milli Kurtuluş Savaşının kazanılmasından sonra 6 Ekim 1923 tarihinde İstanbul düşman işgalinden kurtarıldı ve tekrar özgürlüğüne kavuştu.

“Kurtuluş Savaşını keşke Yunan kazansaydı” diyen kafalara sormak lazım… Yunan kazansaydı, bugün İstanbul’un fethini kutlayabilecek miydin?

“Keşke İngiliz burunduruğunda olsaydık” diyen hasta beyinlerin istediği olsaydı, bugün İstanbul’da bayram yapmayı bırakın Türkçe konuşabilecek miydik? Sultanahmet Camiinde, Süleymaniye’de ezan okunabilecek miydi?

İki buçuk ay Cuma namazı kılamadık diye hepimizin yüreği yanıyor…

İstanbul işgal altında olsaydı hangi gavur askerinin postalı gölgesinde Cuma namazı kılacaktınız?

En önemlisi de bugün yere göğe sığdıramadığımız Fatih Sultan Mehmet’e hangi yüzle bakacaktınız?

Fatih, İstanbul’u fethetti… Atatürk de İstanbul’u tekrar sahibine, yani Türk milletine teslim etti.

İki büyük kahraman da Türk milletine nasip oldu. Ne kadar övünsek azdır.

*****

Kostantinapol değil İstanbul

Atatürk’ün İstanbul’a Kostantinapol denmemesi için yoğun çaba gösterdiğini, hatta pop şarkı bile yaptırdığını biliyor muydunuz?

Muhtemelen bilmiyorsunuz.

Atatürk, İstanbul’a Kostantinapol denilmesin diye tüm dünyada bütün dillere pelesenk olacak pop şarkı yaptırttı.

Osmanlı döneminde İstanbul’a, Kostantinopolis denilmeye devam ediliyordu ve batıdan gelen mektup veya evrakın üzerinde “Kostantinapol” yazılıyordu. Resmi yazışmalarda bile maalesef bu isim kullanılıyordu.

Atatürk, şehir adı İSTANBUL olarak yazılmayan mektup veya evrakı Avrupa’ya geri iade ettirdi. Bu durum batıyı çok rahatsız etti ama Cumhuriyet yönetimi kesinlikle geri adım atmadı.

Atatürk, şehrin adının İSTANBUL olarak belletilmesi ve dünyaya duyurulması için ABD’de dönemin ünlü bir grubuna pop tarzı şarkı yaptırılmasını istedi.

İlk kez 1928’de Paul Whiteman ve onun orkestrası tarafından kayıt altına alınan şarkının adı; İSTANBUL İS NOT COSTANTİNAPOL!

Yani “İstanbul, Kostantinapol değildir!”

Şarkının masrafı da bizzat Atatürk tarafından, yani Atatürk’ün maaşından karşılandı. 1930’larda bu şarkı tüm dünyaya bütün dillerde duyurulmasına gayret edildi.

Bu parça asıl 12 Ağustos 1953’te Kanadalı vokal dörtlüsü Four Lads tarafından söylendikten sonra çok popüler oldu.

Bu kayıt 40082 katalog numarası olarak Columbia Records tarafından yayınlandı. İlk olarak 24 Ekim 1953’te Billboard dergisi grafiklerine ulaştı ve ilk 10’da zirveye çıktı. Şarkı, söyleyen grubun da ilk “altın rekoru” oldu.

*****                 

TEBESSÜM

Fatih’in bedduası

Fatih, İstanbul’u fethedip maiyetiyle Ayasofya önüne geldiği zaman derinden derine bir inilti işitir. Sesin geldiği tarafa bir adam gönderir.

Sakalları uzamış, hali perişan bir keşiş (Papaz) getirip Fatih’in huzuruna çıkardılar. Keşiş korktu, teskin ettiler.

“Niçin hapsedildin?” diye sordular. Keşiş fala baktığını, kuşatma hazırlıkları sırasında Konstantin’in kendisini çağırıp İstanbul’u Türklerin alıp almayacağını bildirmek için remil atmasını (bir çeşit fala bakmasını) istediğini, remilde İstanbul’un Türklerin eline geçeceğini söylemesi üzerinde de Konstantin’in kızarak kendisini zindana attırdığını hikâye etti. Ve “Şimdi karşınızda bulunuyorum, demek ki falım doğru imiş” dedi.

Bunun üzerine Fatih de İstanbul’un kendi elinden çıkıp çıkmayacağına dair remil atmasını ve doğruyu söylerse mükafatlandıracağını bildirdi.

Keşiş, remil attı ve şöyle dedi:

- İstanbul Türklerin elinden harp ve darp ile çıkmayacak, lakin öyle bir zaman gelecek ki emlak ve arazileriniz satılacak, bu suretle İstanbul, Türk malı olmaktan çıkacak.

Bu falın bildirdiği sonuçtan büyük üzüntü duyan Fatih, ellerini kaldırarak, “İstanbul’da edindiği yerleri ecnebilere (yabancılara) satanlar, Allah’ın gazabına uğrasınlar!” diye beddua etti.

(Kaynak: A. Süheyl Ünver - İstanbul Risaleleri, Yayınlayan: İstanbul Büyükşehir Belediyesi)

*****

GÜNÜN SÖZÜ

İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur.

Hz. Muhammed (SAV)