Bir yıla yakın süreden beri ilk kez Cağaloğlu’na gittim. Sultanahmet’te araçtan inince ister istemez gözüm Basın İlan Kurumu’nun yıkıntı yerine gitti. Eski halini gözümün önene getirdim. Dijital hızla bu binada geçen 15 yılım akıp gitti. Geride kalan boğazımda düğüm ve Bayburtlu Zihni’nin dizeleriydi:

“Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş

Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı

Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş

Sakiler meclisten çekmiş ayağı….”

Issız kalan otağın manevi sahibi, ömrünün kırk iki yılını Basın İlân Kurumu’na adayan Gültekin Samancı’ydı. Sanat dünyasındaki adıyla Gültekin Sâmanoğlu…

2 Kasım 1927, Konya’da doğmuştu. Yirmi yıl önce bugün 11 Nisan 2003’da ebedi aleme uçmuştu. Ortaöğrenimine üçüncü sınıftan itibaren Konya Askeri Ortaokulu'nda devam etti. 1947'de Kuleli Askeri Lisesi'nden, 1949'da ise Harp Okulu'ndan mezun oldu. 1959 yılında ordudan ayrılarak Turizm Bakanlığı'nda çalışmaya başladı. 1960 yılında, Bakanlık’ta müşavirlik ve yayınlar müdürlüğü görevlerinde bulundu. İstanbul'da, kuruluşundan itibaren çalıştığı Basın İlan Kurumu'nda altı yıl genel müdür yardımcısı ve otuz yıl da genel müdür olarak görev yaptı. 1948'de Çınaraltı dergisinde "O Kadın" adlı ilk şiiri yayınlanan Samanoğlu, 1959 yılından itibaren şiirlerinin sürekli yer aldığı Hisar dergisi şairleri arasında yer aldı.

Gültekin Samanoğlu düz yazılarından çok, şiirleri ve şairliğiyle tanındı. Türk edebiyatının yarım asrına “Hisar”, “Türk Edebiyatı”, “Türk Yurdu”, “Çağrı”, “Milli Kültür” ve diğer dergilerde yayımlanan şiirleriyle damgasını vurdu.

Taklitçilik ve uydurmacılığın karşısına kendi öz değerleri ile çıkan Hisar grubunun önemli simalarından biriydi. Yahya Kemal’in “kökü mazide âti” felsefesini benimsemişti. Geçmişe bağlı, ancak taklitten uzak, çağdaş ve millî örnekler sunmaya çalıştı.

Şiirinde geleneğe bağlı olarak hece veznini kullandı. Kafiyelerin dizilişinde, mısraların sıralanışında yaptığı yeniliklerle şiirlerinde öz ve içerik ve ahenk bütünlüğü sağladı. Şiir dili kusursuz, taze ve yaşayan dildi. Birçok antolojilerde belirtildiği gibi, gerçekleri duygunun tülleri arkasından vererek yumuşattı.

Gültekin Sâmanoğlu’nu şöyle özetleyebiliriz: Tarih şuuru içinde gelişen, büyüyen kültür duyarlılığı, geleneğe bağlı örnek bir hayat düzeni ve sanata yıkıcı olarak değil, yapıcı olarak duyulan saygı. Büyük sanat denizine bir katre olarak katılabilme arzusu…

Ahmet Kabaklı’nın başında olduğu Edebiyat Cemiyeti’nin kurucuları arasında bulundu. Daha Sonra Türk Edebiyatı Vakfı’nın da kurucuları arasında yer aldı.

Günümüzün Basın İlan kurumu mensuplarının içinde bilen var mıdır? Kurum faaliyetine, İstanbul Radyosu’nun ikinci katında emanet bir odada başlamıştı. Kurucu Yönetim Kurulu, ilk toplantısını 10 Mart 1961’de yapmıştı. Toplantıda Mesut Özdemir , Nilüfer Yalçın , Gültekin Samancı , Merih Şamlı bulunmuşlardı.

Basın İlan Kurumu’na bina arayışı başlamış ve tesadüfe bakın ki 62 yıl önce bugün. 11 Nisan 1961 günü Türkiye Gazeteciler Cemiyetine gidilmişti. TGC, binasının üçüncü katını sembolik bir kira ile Basın İlan Kurumu’na vermeye hazırdı.

11 Nisan 2003’de Gültekin Bey’in cenazesi Basın İlan Kurumu’nun önüne getirilmişti. Yaptığım konuşmayı o gün yazdığım şiirle bitirmiştim:

“….Alacakaranlık çöktü her yana,

Bir kara haber ki, çabuk yayıldı

Acıyla dediler ki, yana yana

Hisar'ın bir burcu daha yıkıldı.

…”

Gazeteler, bu acı haberi “Hisar’ın bir burcu yıkıldı,” başlığı ile vermişlerdi. Rahmetli Mehmet Zeki Akdağ, “Sevgili dostum Gültekin, sana da mı ağıt yazacaktım?” diye soruyor ve şöyle ekliyordu: -

“Göçmen kuşlar ikliminde uçmak ne

Gönülden gönüle hep aktın dostum.

Ötelerin ötesine göçmek ne

Bitmez bir yalnızlık bıraktın dostum. ….”

Gönül dostumuz rahmetli Mustafa Ayrancıoğlu uzun destanında. “Ulu bir çınardan düşen her yaprak / Misali bağrına alınca toprak / Burkuldu yürekler ıslandı yanak / Gültekin bey geçti bezmi eleste. … “diyordu.

Ve Feyzi Halıcı, Gültekin Sâmanoğlu’nun eh yakın arkadaşı ve hemşerisiydi. Şairlik yönünü dile getirerek vedalaşmıştı:

“Şiirde muhteşem gurur, Gültekin,

Güneş gibi yansır durur, Gültekin,

Sonsuzluk âleminde öz duyguyu,

Şiir halinde yoğurur, Gültekin. “