A. Kadir' adıyla tanınan şair İbrahim Abdülkadir Meriçboyu, 1 Mart 1985'te 68 yaşındayken İstanbul'da hayata veda etti. 1917'de İstanbul'da doğdu. İlk şiirleri 1930'da 'Ali Karasu' imzasıyla yayımlandı. Başlangıçta Faruk Nafiz Çamlıbel ile Necip Fazıl etkisinde şiirler yazdı. Ankara Cezaevi'nde Nazım Hikmet'le kalınca şiir ve dünya görüşünde önemli değişikler oldu.

A.Kadir'den insanın türlü hallerini anlatan bir şiirini naklettikten sonra ayrıntılara gireceğim:

İNSAN

İnsan kuş kanadında gelen yazı.

İnsan arı su, insan ak süt.

İnsan yemyeşil uzanan bahçe.

İnsan kum, insan çakıl taşı.

İnsan yiğit, insan dost, insan sevdalı.

İnsan kancık, insan ödlek, insan hergele.

İnsan kocaman, dağ gibi.

İnsan parmak kadar, küçücük.

İnsan alın teri, insan lokma, insan kan.

İnsan solucan, insan sülük.

İnsan kuş kanadında gelen yazı.

İnsan gül fidanında yanan konca.

İnsan umutların kapısı.

A. Kadir Ankara Cezaevi'nde Nâzım Hikmet'le birlikte yatarken önceleri büyük ölçüde bu şairin etkisinde kaldı. Ses ve Yeni Edebiyat dergilerinde yayımlanan şiirlerinde bu etki açıkça görülüyordu. Yurt sevgisini dile getiren ilk kitabı Tebliğ'de, savaşa açıkça karşı çıkarken, yoksul insanları gerçekçi bir bakışla yansıttı.

Kitaba adını veren şiir şöyleydi:

TEBLİĞ

Ömrümde görmedim böyle bir gün.

Yarım dilim ekmek önümde,

düşünüyorum alevden ülkeleri.

Boğazında kalsın yedikleri

ve zehir zıkkım olsun,

bu anda düşünmeyen varsa eğer!

Sen benim,

memleketimin şarkılarında bile varsın,

sen o korkunç,

sen o uykusuz geceler altında bir kerre olsun

umudunu kaybetmeyen şehir!

Ben de bilirim, umuttur bu,

bağlanamaz kıskıvrak dört bir yanından.

Bir umuttur ki;

daha haşin,

daha merhametsiz,

tank ordusundan düşmanın!

Bir umuttur ki;

sokaklarında sırtüstü yatan

henüz buluğa ermemiş yaralı çocukların

mavi gözlerinde okunur,

ve sonuncu kalede,

mazgallardan bakanların yumruklarında!

…………

Ve sen, güzel şehir,

sen artık hiçbir şarkıya sığmazsın.

Seni yarın, ilk defa bir şafak vakti

mükellef bir sofraya oturan

bütün dünya insanlarının

bulutsuz ve taze yürekleri,

bir türkü gibi değil

bir sevgi gibi değil,

fakat bir ağlamak ihtiyacı gibi duyacaktır,

giderilmez bir ağlamak ihtiyacı gibi!

Hapisten çıkınca askerlik görevini er olarak tamamladı. 1943’de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi 1943’te yayımladığı Tebliğ adlı şiir kitabı yasaklanarak toplatıldı.

İstanbul'da bulunması sakıncalı görülen kişilerle birlikte sıkı yönetimce sürgüne gönderildi. Sürgünlük dönemini Muğla, Balıkesir, Konya, Kırşehir ve Adana'da geçirdi

Abdülbaki Gölpınarlı ile Farsça aslından düzyazı olarak çevirdikleri Mevlâna'nın şiirlerini serbest nazma dökerek Bugünün Diliyle Mevlâna adıyla bir kitapta topladı

Bu kitap çok beğenilmişti. Tekrar tekrar basıldı. 1958'de Azra Erhat ile birlikte yaptıkları İlyada çevirisi ise A. Kadir'in başarılı bir çevirmen olarak iyice tanınmasına neden oldu. İkinci kitabı Hoş Geldin Halil İbrahim (1959) dönemin şiirsel eğilimlerinin dışında kalan şairin çizgisini değiştirmediğini gösterdi. Bunu Dört Pencere (1962) ve bütün şiirlerini topladığı Mutlu Olmak Varken (1968) izledi.

1 Mart 1985’de İstanbul’da vefat etti. Kısa bir şiiri ile yazımı bitirmek istedim:

“Zerdali Dalı

Sen orda bağrına bas dur en büyük çileyi,

ben burda en büyük çileyi doldurayım,

ekmeğe muhtaç, hürriyete muhtaç, sana muhtaç.

Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur,

ben burda zerdalisiz bir dal gibiyim”