Louise Trotter, İtalyan moda evi Bottega Veneta'nın yeni kreatif direktörü olarak atandı. Lacoste ve Carven'deki önceki görevlerinde başarılı koleksiyonlar tasarlayan Trotter, şimdi Kering Grubu'nun lüks moda markalarından birine liderlik edecek.
Bottega Veneta'nın tasarım estetiğini yeniden şekillendirmesi beklenen Trotter, yenilikçi ve modern dokunuşlarıyla markayı ileriye taşıma sorumluluğunu üstleniyor. Göreve Ocak 2025'te başlayacak olan tasarımcı, hem markanın mirasını koruma hem de yeni bir vizyon oluşturma hedefinde.
Bu atama, özellikle moda endüstrisinde kadın liderlerin sayısının azlığı göz önüne alındığında, dikkat çekici bir gelişme olarak görülüyor. Trotter, markanın geçmişte Matthieu Blazy ile kazandığı yaratıcı ivmeyi sürdürebilecek mi sorusu şimdiden tartışılıyor. Tasarımcının minimalist estetiği ve çağdaş tasarım anlayışı, Bottega Veneta’nın gelecekteki koleksiyonlarına dair beklentileri artırıyor.
John Galliano, Maison Margiela'dan ayrıldı
John Galliano, 10 yıl süren etkileyici bir liderlikten sonra Maison Margiela'dan ayrıldığını açıkladı. Bu süreçte, Margiela'nın yenilikçi ve kavramsal moda anlayışını yeniden canlandırarak markayı çağdaş modanın merkezine yerleştirdi. Tabi ayakkabılar gibi ikonik tasarımlar, Galliano’nun vizyoner yaklaşımını yansıttı. Ayrılık haberinin ardından moda dünyasında Galliano’nun Dior veya Chanel gibi başka bir büyük markanın başına geçebileceği spekülasyonları yapılmaya başlandı.
Galliano, ayrılığını duyurduğu açıklamasında Margiela’daki deneyimini, “yeniden yaratıcı sesini bulma fırsatı” olarak tanımladı ve ekibine teşekkür etti. Tasarımcı, kariyerinin bir sonraki adımı hakkında net bilgi vermemiş olsa da, moda dünyası onun gelecekteki projelerini büyük bir merakla bekliyor. Galliano'nun bu ayrılığı, lüks moda sahnesinde önemli bir boşluk yaratacak.
Anne Hathaway
Seneler geçti ama meşhur filmin etkisi düşmedi. O kadar ilgi çektiki hata yapmak yada etkiyi bozmamak adına 2. Filmi bile çekmeye korktular.. Anne Hathaway, Vogue Fransa’ya verdiği röportajda bahsettiğim film “The Devil Wears Prada”dakir rolünün moda dünyasındaki etkisini güzel anlatmış. Hathaway özetle filmden bu yana geçen yıllarda moda ile daha kişisel bir bağ kurduğunu ifade ediyor. Zaten filmden sonra kendisi de kıyafet tercihlerinde zarif ve risksiz stile geçti. Röportajda, moda endüstrisinin değişen dinamiklerine de değinerek, özellikle sürdürülebilirlik ve çeşitliliğin önemini vurguladı ama bu kısım tahmin edeceğiniz üzere tam bir klişe.
Hathaway incelediğimizde günlük hayatında en çok klasik ama sofistike kombinler sevdiğini görebiliyoruz. Filmden sonra oyuncunun moda konusundaki artan ilgisi, onu sık sık kırmızı halı etkinliklerinde ve moda haftalarında görmek isteyen hayranlarını sevindiriyor.
İki güzel bir ipte oynar mı?
Moda dünyasının iki güzeli Kylie Jenner ve Bella Hadid, Paris Moda Haftası’ndaki Coperni defilesinde dikkat çekici bir geri dönüş yaptı. İkilinin güçlü varlığı, defilenin medya ilgisini artırdı ve tasarımcıların modern ve cesur estetiklerini vurguladı. Jenner, minimalist ama çarpıcı bir elbise ile defileye damgasını vururken, Hadid’in zarif ve etkileyici yürüyüşü uzun süre konuşuldu.
Coperni’nin yenilikçi tasarımları, geleneksel moda sunumlarının ötesine geçerek modern bir sanat gösterisine dönüştü. Kylie ve Bella gibi isimlerin yer alması, markanın geniş bir kitle tarafından daha fazla tanınmasını sağladı. Bu defile, Coperni'nin moda dünyasındaki yerini sağlamlaştırırken, izleyenlere unutulmaz bir deneyim sundu.