Dünkü yazımda. “bizim halk şiirimizde Noel’le ilgili hiçbir iz yok,  ama Hızır’la ilgili yüzlerce deyiş, türkü var” demiştim.

İşte Kemter’den alınan bir örnek:

Elaman mürver huzura geldik

Yardım Eyle bize Bozatlı Hızır

Yüz sürüp yerlere yardım diledik

Yetiş yardım eyle Bozatlı Hızır

Seni seven canlar elini açmış

Hızır günü diye dua’ya durmuş

Nebilik, Velilik tek tek sana gelmiş

Yetiş yardım eyle Bozatlı Hızır

 Kemter Derviş diler özüne himmet

 Mahrum etme beni eyle mürüvvet

 Evliya, enbiyanın yüzü suyu hürmet

 Yetiş yardım eyle Bozatlı Hızır

Dünyada olduğu kadar ülkemizde de insanlar yılbaşına girerken yeni yılın güzel geçmesi için çeşitli şeyler yapıyor. Bunlardan bazıları ise şöyle:

"Yılbaşı sabahı oluktan en erken kim su getirse o zengin olur. Yılbaşına dört beş gün kala değirmen kurulur, un kapları doldurulur, yeni yıla dolu kaplarla girilir ki o yıl un kapları hep dolu olsun. Yılbaşı gecesi eve öküz çıkartılır. Öküz eve girerken sağ ayağını atarsa o yıl bereketli geçeceğine inanılır. Yılbaşı gecesi evin kadını fasulye tanelerini, evde bolluk ve bereket olsun diye evin duvarlarına fırlatır." Görülmekteki bunlar dört bin yıl öncesi Şamanlık döneminde de var.

Âşık Sefil Selimi bir şiirinde şöyle diyor:

Bir yaşımı daha aldı götürdü,

Size umut veren yeni yılbaşı.

Her canlıya başka hayat getirdi,

Arkamızdan vuran yeni yılbaşı.

Hiç kimsenin gözyaşına bakmıyor,

Bizi bıktırıyor, kendi bıkmıyor,

Niçin beynimizde şimşek çakmıyor,

Hepimizi yoran yeni yılbaşı.

Dün başka birine yarın da sana,

Hilesi oyunu ille de cana,

Kanım kaynamıyor katiyen ona,

Kalleş pusu karan yeni yılbaşı.

Kandırır aldatır Noel’i kutlar,

Azrail’i sesler kapını kitler,

Sefil Selimî’niz hırsından çatlar;

Ödümüzü yaran yeni yılbaşı.

 Sefil Selimî’yi 2003 yılının sonunda yılbaşına iki gün kala toprağa verdik.

Yeni yıl, hem yeni umutların kaynağı, birbirinden güzel dileklerin yatağı… Ama bir yaştan sonra, ömürden bir yıl daha yitirmenin burukluğu içerisine düşersiniz. Bir nostalji bulutuna kaptırırsınız kendinizi. Yüreğinizde bir şarkı ve bulutların üzerinde vals edersiniz. Kendinizi sevgi bulutlarının üzerinde varsayarak, bir sevgi halkası oluşturmaya ve O şarkıyı söylemeye başlarsınız. Ama, maddi ve manevi bakımdan bu imkânı yakalamayanları da unutmamak gerekli:

Faruk Nafiz Çamlıbel’in bir şiirinde şu dörtlüğü hatırlarım:

 “Gece ziyaretinden dönerken yılbaşında

Rastladım her sokakta her bir eşik taşında

Uyuşmuş nice yurtsuz sefiller derbederler

Yolun çukurlarında suların donduğunu

Karanlık bir sabahtan ezan okunduğunu

Ben de dedim başım boş gönülden rahat olsam

Böyle senin kapında her gece kat kat olsam....”

Yılbaşlarında hemen hepimiz olumlu ve olumsuz duygular içinde gelir gideriz. Acısıyla tatlısıyla bir yıl bitmiştir. Rıza Polat Akkoyunlu gibi, “Bak dalında ömrümüz,/ Verdi bir yaprak daha! / Sende bahar, bende güz / Gitmedeyiz Allah’a” dememiz mümkündür. Öte yandan, ömürden bir yıl daha yitmesinin burukluğu içerisine düşersiniz. Sezai Karakoç gibi eski yılla halleşip, “Bütün bir yıl bütün bir yaşama boyu /Gizli heybelere bin bir gece eşyası doldurduğuma say” diyesiniz gelir.

Bu gerçek perdesini de kapattıktan sonra dileklerle başladığım yazımı Dede Korkut özentisiyle, dileklerle tamamlayayım:

“2024 yılının tüm insanlığa ve ülkemize barış, mutluluk getirmesi dileğiyle tüm dostların yeni yılını kutluyorum. Yeni yıl size ve tüm sevdiklerinize sağlık, mutluluk, neşe, başarı, yeterince para, sevgi ve esenlik getirmesini dilerim.  Hayatı tutabilmek, sevgiyi kaçırmamak, keşke dememek yollu düşleriniz gerçek olsun. Yeni yılda tüm dargınlıklarınız bitsin; hoşgörü ikliminde var olunuz. Yeni yıl başta ulusumuz olmak üzere tüm insanlığa umut, bereket getirsin.