Artık şu bir gerçek:
Koronavirüs tehlikesi daha uzun zaman sürecek ve insanlığın baş belası olmayı sürdürecek.
Alınan tedbirlere rağmen virüs mutasyona uğrayarak yayılmaya devam ediyor. Yapılan açıklamalar virüsle mücadelenin daha uzun süre çeşitli şekillerde devam edeceğini de gösteriyor.
Önümüzde bir tablo var. Bu tabloya bakıp değerlendirme yaptığımızda sıkıntının boyutunu da görmüş olacağız:
Dünya genelinde Korona virüsü vakalarının sayısı 13 milyonu aştı. Reuters haber ajansına göre bu vakaların 1 milyonu sadece son beş günde tespit edildi. Salgın dünyada şu ana kadar 500 milyondan fazla can aldı.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Başkanı, yakın gelecekte eski normale geri dönüşün mümkün olmadığını söyledi ve "Hastalığı kontrol ederek yaşamlarımıza devam edebileceğimiz bir yol haritası mümkün "dedi.
WHO Direktörü, günlük hayatı tamamen kapatmadan, art arda "karantina uygulamalarına gitmeden virüsün yeterli kontroluna sahip olunacak sürdürülebilir bir noktaya" ulaşılması gerektiğini vurguladı.
Dünya Sağlık Örgütü Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, "Doğrusunu söylemek gerekirse birçok ülke yanlış yöne saptı. Virüs hala bir numaralı halk sağlığı düşmanı olmaya devam ediyor" açıklaması ile tehlikenin henüz geçmediğine dikkat çekti.
WHO yetkilisi "Eğer en temel önlemler uygulanmazsa salgın giderek daha da kötüleşmeye devam edecek. Ancak bu şekilde olmak zorunda değil" dedi.
ABD'de başkanlık seçimleri yaklaşırken, Korona virüsü salgınının ülkede yeniden yayılması Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump'ın yönetimiyle Demokratlar'ı da bu konuya odaklanmaya zorluyor. Uzmanlar, virüs kaynaklı ölümlerin de tekrardan yükselişe geçtiği ülkede Ağustos sonu itibarıyla toplam can kaybının 160 bini bulacağını tahmin ediyor.
Dünya genelinde Korona virüsü salgınında en fazla vaka ve can kaybının kaydedildiği Amerika'da şu ana kadar 135 bin kişi COVID-19 nedeniyle yaşamını yitirdi. Nisan ayında düşmeye başlayan can kaybı sayısı yaklaşık bir hafta önce tekrar yükselişe geçti. İki hafta önce ülke genelinde bir günde ortalama 578 kişi Korona virüsü enfeksiyonu nedeniyle hayatını kaybederken, John Hopkins Üniversitesi verilerine göre bu sayı 10 Temmuz'da 664'e ulaştı.
Her ne kadar son iki haftadır yükselişe geçen can kaybı sayıları salgının ilk başladığı döneme kıyasla daha az olsa da, uzmanlar önümüzdeki haftalarda bu artışın devam edeceği tahmininde bulunuyor.
İşin ilginç yönü, Amerika'da vakaların önünün alınamamasıdır. Ekonomiyi ön planda tutan Başkan Trump'un bu davranışlarının da tepki ile karşılandığının altını çizelim.
Ekonomiyi yeniden harekete geçirme ve önlemlerin gevşetilmesinden yana olan Başkan Trump, Mayıs ayında yaptığı bir açıklamada, virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 100 binin altında olacağını savunmuştu.
Şu ana kadar yaptığı birçok görüşme ve ziyarette maske kullanmaması nedeniyle eleştirilen Trump, salgına karşı federal bir strateji oluşturmak yerine süreci eyalet yönetimlerine bırakarak da Demokratların sert tepkisini çekti.
Trump ilk kez hafta sonu bir askeri hastaneyi ziyareti sırasında kameralara maskesiyle yansıdı.
Diğer taraftan, kendi partisi içinde de muhalif seslerle karşılaşmaya başlayan Başkan Trump, salgının tehlikeli bir şekilde yeniden yayıldığı yönünde uzmanlardan gelen uyarılara rağmen başkanlık seçimi kampanyası kapsamında kitlesel miting planlarından vazgeçmiyor. Trump'ın, salgının şu an en hızlı şekilde etkisini yeniden gösterdiği Florida'da seçim mitingi düzenleme planı da eleştirilerin odağında.
Demokratlarsa, gelecek ay Milwaukee eyaletinde düzenlenmesi planlanan parti mitingini mümkün olduğunca kısıtlı bir şekilde organize etme çabasında. Demokrat Parti'nin birçok yerel toplantısı da salgın nedeniyle yeniden gözden geçiriliyor.
Özetleyelim:
Bazı ülkeler tehlikeyi ciddiye alıp, tedbirleri uyguluyor. Amerika gibi bazı ülkeler ise hala ciddiyetten uzak politika uyguluyor.
Bu koşullar altında virüs ile mücadelede başarıyı kısa zaman için yakalamak mümkün olabilir mi?