“Anadolu Karız Kültürü” korunmalıdır

 “Anadolu Su Medeniyeti Araştırma Enstitüsü (ANASU)” benim de gayretimle; ulusal ve uluslararası çalışmalarını sürdürüyor. Karızlardaki hidrolik yük kayıpları, yüzeydeki kayıplardan daha az olduğundan, o şekilde tasarlanarak planlanır ki, kullanım yeri yakınlarında yer altı suyu, yeryüzüne yakın olur veya kaynak gibi temiz olarak yeryüzüne çıkar. Karızların yapımı sırasında, verilen doğru eğim nedeniyle, yer altı suyu sürekli sızar ve akar. Karızlardaki akım, tıpkı yer yüzü derelerindeki akıma benzer. Kaynak içinde, karızlara doğru radyal akım vardır. Baş kuyunun olduğu kaynak noktada akımlar-sızıntılar, eş-potansiyel olarak dik ve yerine göre karızların altına kadar uzanır. Doğal olarak, karız eğiminin aşağılarına doğru, yer altı suyu artan biçimde toplanır. Geçirgen tabakada toplanan bu sular, insan emeğiyle yapılan karızlar sayesinde, yine insanın gereksinimi olan yaşam alanlarına ulaşır. Karız sularının yer yüzüne çıktığı yerlerde, su toplama havuzları ve bentleri bulunur. Bu bentlerin çevresi söğüt, kavak ve dut ağaçlarıyla kaplıdır. Çünkü bu ağaçlar, suyun buharlaşmasını önlerler. Bentlerde toplanan karız suları, açık arklarla evlere ve tarım alanlarına akar. Ekoloji ve ekonomi dostu olan Karız kültürünün bulunduğu tüm yaşam alanlarında, köylerde ve kentlerde, bahçe ve tarlalardaki toplumsal ve ticari, sosyolojik ve üretim ilişkileri, sanat, edebiyat, sosyal hayat ve ekonomi buna göre şekillenmiştir. Hatta, bu kentsel yaşamı ve bereketli ziraat uygulamasını yönlendiren “Su Kullanım Nizamnamesi” bulunmaktadır.

4Trew

Anadolu Karızları-Kehrizleri

Zamanımızdan 6 bin yıl önce yapıldığı belgelenen Turfan Karız Sistemi ardından, şimdi de Anadolu Su Medeniyetini belgelemenin mutluluğunu yaşıyoruz. Daha önce, TRT Belgesel Kanal adına, 13 bölüm olarak belgeselini çektiğim “Anadolu Su Medeniyetleri” ve “Anadolu Karızları” başlıklı çalışmam için, daha detaylı bir yazı hazırlamaktayım. Ön bilgi edinmeniz için, ayrıca aşağıdaki bu özet bilgiyi okumanızda fayda var diye düşündüm…

Anadolu coğrafyası, başka alanlarda olduğu gibi Karız-Kehriz Su Medeniyetleri bakımından da oldukça zengin bir kültürel mirasa ev sahipliği yapmaktadır. Konya Çatalhöyük, Çorum Alacahöyük, Urfa Göbeklitepe ve Karahantepe gibi 12 bin yıl öncesinin izleri keşfedilen; Anadolu Su Medeniyetini ortaya çıkardığı pek çok yerdeki yaşam alanları, tarım ve medeniyet izlerini keşfetmenin dayanılmaz hafifliğini yaşamaktayım.

Gittiğim 99 ülkede ve arşınladığım Anadolu coğrafyasında; merakla araştırıp, keşfettiğim ve belgelediğim medeniyetlerin zengin kültürel mirası beni çok heyecanlandırıyor. Doğanın ve bedenimizin 2/3’si su. İnsanoğlu ve kadim kültürlere sahip olan akil-aksakal-bilge atalarımız; su başını yurt tutmuşlar. Suyun olmadığı yerlerede, yerin altından (karız) ve yerin üstünden (kemer) yaşam alanlarına su getirmişler. Bu getirme işleminde bilimsel yöntemleri, matematik ve mühendislik uygulamalarını harika yöntemlerle geliştirip, nesillerini bu günlere taşımışlar. Karız ya da kemer adını verdikleri bu tarihi su yapıları, aslında aynı zamanda bir sanat ve estetik harikası olarak kültürel anlam yüklenmiştir. 13 bin yıl eskilere uzanan Göbeklitepe Su Medeniyeti ve 115 km uzunluğundaki Silifke Uzuncaburç Karızları yanı sıra; bu günlerde sular altında kalan Hasankeyf Kehrizleri, Kuruyan Van Urartu Kerhizleri, 24 km uzunluğundaki şiirlere ve aşk öykülerine esin kaynağı olan Amasya Ferhat Su Kanalları, Tokat, Turhal, Zile Kehrizleri, 5 bin yıllık Kapadokya-Göre Tırazları, Niğde Kemerhisar Tiyana ve Yeşilburç Hitit Karızları, Aksaray Güzelyurt ve Hasandağı Kehrizleri, Konya Beyşehir Hitit Eflatun Pınarı, Eskişehir, Bilecik, Kütahya, Afyon, Uşak, Denizli (Laodikya, Hiyarapolis, Bekilli, Çivril), Manisa, Salihli, İzmir, Bergama, Efes, Milet, Milas, Fethiye, Antalya, Elmalı, Side, Manavgat, Akseki, İbradı, Mersin, Adana, Hatay, Antep, Maraş, Mardin, Şırnak, Hakkari, Van, Bitlis, Ahlat, Tunceli, Sivas, Kayseri, Çankırı, Samsun, Kastamonu, Kocaeli, İstanbul, Edirne, Tekirdağ ve Çanakkale gibi pek çok yerde karız su kanalları sistemi izleri ve kalıntıları bulunmaktadır.

Pek çok ülkede bulunan Karız Kanalları, UNESCO-IHP korumasında-desteğinde  olup, iyileştirilmekte ve kullanılmaktadır. Ne yazık ki; ilk kez karız gerçeğini Türkiye gündemine getiren bir araştırmacı yazar ve belgeselci olarak; Yaklaşık 30 yıldır; Türkiye’deki yetkililere, suyun stratejik önemini, yeraltı sularının çekildiğini ve su kullanım bilinci ve su kültürü disiplinini anlatamadım. UNESCO-IHP Dünya Su Forumu Toplantılarında çok kez tek başıma Türkiye’yi temsil ediyorum. Kendi olanaklarımla bu etkinliklere katılıyorum. Bu konumda hazırladığım belgeseller ve kitaplar, beğeniyle izlenmekte ve okunmaktadır. Kurucusu olduğum; “Anadolu Su Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü (ANASU), Anadolu’da ve dünyanın pek çok ülkesinde; “Su Medeniyeti-Karız Kültürü” temalı çalışmalar yapmaktadır.

BM Teşkilatı, bu yılı (2023) Su Yılı, olarak kararlaştırdı. Dünyanın pek çok ülkesinde bu özde çalışmalar yapılmaktadır. Ülkemizin üç yanı denizlerle çevrili, giderek kirlenen ve yok olan yeraltı ve üstü su kaynaklarımızın farkında değiliz. Su savaşları kapımızda. Biz ise, suda boğuluyoruz. Neden? 2-6 Mayıs 2023’de Tunus Kartaca Üniversitesi ile Mardin Artuklu Üniversitesi ve UNESCO’nun düzenlediği “Su Medeniyeti ve Sürdürülebilir Kalkınma Modeli” adlı uluslararası etkinliğe konuşmacı olarak davet edimeme karşın; ne yazık ki, sponsor bulamadığım için katılamadım. Daha önceki yıllarda da benzeri bir etkinlik için İran’a gidememiştim… “Devlet nerede?” diyerek, sessiz çığlığımı içime attım… Her şeye karşın; Derin Türk Medeniyetini keşfetmek, korumak, yaşatmak ve tanıtma için yollardayım, yeniden…

Su gibi aziz olmanın tam zamanı…

Son…