Önce voleybolda büyük başarı geldi. CEV Kadınlar Şampiyonlar Liginde, yani Avrupa’nın en büyük kupasında, 3 Türk takımı yarı finale yükseldi.
Yarı finalde Eczacıbaşı bayan voleybol takımı, milli voleybolcumuz Ebrar Karakurt’un da oynadığı İtalyan ekibini eleyerek finale adını yazdırdı.
Diğer yarı final eşleşmesinde Fenerbahçe ile Vakıfbank karşı karşıya geldi.
Özellikle ikinci maçtaki müthiş mücadeleden sonra Vakıfbank, 9. kez finale yükseldi.
Bugüne kadar CEV Şampiyonlar Liginde 5 kez şampiyonluğa ulaşan Vakıfbank, 4 kez de FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonası Şampiyonluğu kazanarak dünyanın bir numarası oldu.
İki Türk takımı 20 Mayıs’ta İtalya’da şampiyonluk için karşı karşıya gelecek.
Diğer büyük başarı da yine kadınlarımızdan geldi.
EuroLeague Women’da iki Türk bayan basketbol takımı finale yükseldi.
Çukurova Basketbol Kulübü Mersin Yenişehir Belediyesi, EuroLeague Kadınlar Dörtlü Finalin ikinci yarı final karşılaşmasında ev sahibi ZVVZ USK Praha’yı mağlup ederek finalde Fenerbahçe'nin rakibi oldu.
Aynı kupada 2014’te de Galatasaray ve Fenerbahçe bayan basketbol takımları final oynamıştı.
Eve kapatılmak istenen Türk kadının neler yapabildiğini hepimiz gördük.
Kadınlarımızın bu başarısı bir kez daha ortaya koydu ki, imkân verildiğinde Türk takımları büyük finallere adını yazdırabiliyor.
Bayan voleybol ve basketbol takımlarımızın gösterdiği üstün başarı basında yeterince ilgi görmedi. Futbolda, kupa kazanmak şöyle dursun Avrupa’nın sıradan takımlarını yendiğimizde günlerce başarı hikayesi yazılır, anlatılır.
Futbol hariç diğer spor alanlarındaki başarılar; hakemin yanlış verdiği bir sarı kart kadar bile konuşulmuyor, gündem olamıyor.
Asıl önemli olan başka bir husus var…
Basketbolda, voleybolda bu kadar başarılı sonuçlar alırken, futbolda, hatta eğitimde, ekonomide niçin çuvallıyoruz derseniz…
İşi ehline teslim etmediğimizden…
Toplum olarak voleyboldan da basketboldan da çok anlamayız. Anlamadığımızın farkında olduğumuz için işi ehline teslim ediyor, çok karışmıyoruz. Karışmayınca haliyle hatır gönül ilişkisi, benim adamımı oynat muhabbeti de olmuyor.
Liyakat öne çıkınca, adam kayırma olmayınca başarı da geliyor.
Futbolda öyle mi, herkes kendini uzman sanıyor ve her şeye karışıyor, aklınca taktik veriyor. Hatıra binaen transferler yapılıyor. Altyapıda bile adam kayırma zirve yapmış…
Maddi çıkarlar da işin içine girince liyakat hak getire, adamını bulan işin başına geçiyor.
Sonuç yine hüsran…
Eğitimde, ekonomide, sağlıkta, hatta siyasette de aynısı olmuyor mu?
Liyakat yok, başarı hiç yok!
*****
Avlanma yasağı
Adam, avlanmanın kesinlikle yasak olduğu, yakalanınca çok ağır para cezasının uygulandığı milli parkta, göl kenarında, kucağında kocaman bir balık ile parkın polis müdürüne yakalanmış.
Polis müdürü sormuş:
- Avlanma izniniz var mı?
- Yok! Gerek de yok, çünkü bu balığı evimde besliyorum. Her gün buraya gelip, gölde bir müddet yüzdürüyorum, ıslık çalıyorum dönüp geliyor, alıp eve götürüyorum.
Polis müdürü kızmış:
- Tamamen palavra! Balıklar bu dediğinizi yapamaz
- İnanın bu gerçek efendim. İsterseniz göstereyim
- Tamam. Görelim bakalım.
Adam balığı gölün derin sularına bırakmış. Aradan birkaç dakika geçince polis müdürü adama dönüp “Evet” demiş…
Adam şaşırmış gibi sormuş:
- Evet ne?
- Ne zaman geri çağıracaksın?
- Neyi?
- Balığı…
- Hangi balığı?
*****
TEBESSÜM
Mektep
İlçeye yeni atanan kaymakam, yanına başçavuşu alıp, köylülerle tanışmak üzere köy köy dolaşmaya başlamış.
Bakmışlar yolda bir adam kucağında bir eşek yavrusuyla gidiyor. Kaymakam, başçavuşa demiş ki:
- Ben bu köylüye biraz takılayım.
Başçavuş, kaymakamı uyarmış:
- Aman efendim, bunlar lafta altta kalmazlar. Dikkat ediniz.
- Bir şey olmaz. Ben yıllarca mektep okudum. Kültürlüyüm. Cahil bir köylü mü beni lafta yenecek?
Arabayı durdurup köylüye yanaşmışlar. Kaymakam selam verip sormuş:
- Nereye böyle kucağında yavrunuzla…
Köylü bir kaymakama bakmış, bir de başçavuşa:
- Mektebe… Mektebe yazdırmaya gidiyorum. Çok okursa kaymakam, az okursa başçavuş olsun diye!
*****
GÜNÜN SÖZÜ
Bilgi size güç verir ancak saygıyı karakterinizle kazanırsınız.
Bruce Lee
