Peki Petra’ya Ne Oldu?

Tüm bu zenginlik ve ticari başarıların ardından, şehri Romalılar işgal etti. Bütün bunların üzerine bir de depremler ve zamanla ticaret yollarının değişmesi, Petra’nın kaderini değiştirdi. Haçlı seferlerinin ardından, şehir eski şöhretini iyice kaybetti. Hem Nebatiler, hem de Petra, tarih sahnesindeki yerlerini kaybettiler.

Petra, bunların ardından yüzyıllar boyunca kayıp şehir olarak kaldı. 1895 yılında, İsviçreli bir gezginin onu bulması ile makus talihi değişti.

Bu keşif ile birlikte, her yıl binlerce turist, bu kayıp şehri görmek için Ürdün’e akın etti. Petra, önce UNESCO Dünya Mirası listesine girdi, ardından dünyanın 7 harikası arasında yerini aldı.

Petra Gezi Rehberi

Bu geziyi planlamanın en zor kısmı, antik kent içerisinde görmek istediğiniz yerleri belirlemek. Çünkü Petra’nın içinde dikkatinizi çekecek ve mutlaka görmek isteyeceğiniz pek çok mimari yapı var. Her ne kadar Petra, El Khazne ile ün salmış olsa da, içerideki diğer yapılar da fevkalade güzel.

Öncelikle Petra’nın içindeki bazı önemli yapılardan bahsetmek istiyoruz. Böylece sizler de antik kent içerisinde kendi ilginizi çeken yapıları seçebilir, Petra’da nasıl bir rota izlemeniz ve kaç gün kalmanız gerektiğini hesaplayabilirsiniz.

Rota ile ilgili en önemli konu, As Siq ve El Khazne. Bu ikiliyi isteseniz de istemeseniz de göreceksiniz. Bu yüzden rotanızı bu ikisine göre değil, Petra içerisinde göreceğiniz diğer yapılara göre belirlemenizi tavsiye ediyoruz.

As Siq Su Yolu

İsteseniz de istemeseniz de, turist olarak geldiyseniz geçeceğiniz uzun ince yol. Petra antik Kentinin en büyüleyici ve heyecan verici kısmı.

80 metre yüksekliğinde ve dar bir geçit. Kıpkırmızı yüksek duvarların arasından geçerken başka bir dünyaya adım attığınızı anlıyorsunuz. Zamanında kervanlar, Petra’ya ulaşmak için bu yoldan geçmiş. İnsanlar evlerine gitmek için bu yolu yürümüş. Bunları düşünerek yürüdüğünüz yaklaşık 10-15 dakikalık eşsiz bir yolculuk.

Yol boyunca, kayaların kenarlarında boru benzeri yapılar göreceksiniz. Bu kanallar, Wadi Musa’dan Petra’ya su taşımış zamanında.

Yoldan çoğunlukla yayaların dışında develer ve at arabaları geçiyor. Trafik epey yoğun. Ayrıca bu geçişler size kendinizi resmen bir zaman tünelinin içinde gibi hissettiriyor. Sanki Petra’nın içinde hala insanlar yaşıyormuş gibi.

El Khazne

As Siq’i yürürken, bir yerde yol biraz daralıyor. Bu darlık ve kayaların yaptığı ufak bir kavis sebebiyle, önünüzü göremiyorsunuz. Bu önünüzü göremediğiniz noktadan sonra önünüz bir anda açılıveriyor. Ve insana aklını kaybettirecek güzellikte bir şey çıkarıyor karşısına.

İşte o şey El Khazne. 40 metre yüksekliği ve üzerine güneş vurduğunda yansıttığı o kızıl rengi ile öylece karşınızda duruyor. Şiir gibi. Bütün heybeti ve güzelliği ile ziyaretçilerini karşılıyor. Üstelik tam da “Off çok yürüdük, ne zaman bitecek bu yol” dediğiniz anda. Çölde bir hava gibi resmen.

Bu kadar El Khazne övdük, çünkü bizi Petra’da gerçekten en çok burası etkiledi. Karşısında saatler harcadık. Ona karşı tepeden bakabilmek ve bir kare fotoğraf çektirebilmek için çok tehlikeli işler yaptık. “Biraz da şu taraftan bakalım” diye açı değiştirip, olmadık yerlerden onu fotoğraflamaya çalıştık. Hayatımızda gördüğümüz net en güzel şeylerden biriydi.

İnanılmaz bir aurası var. Bir türlü önünden kalkmak istemiyorsunuz. 5 dakika daha uyumak gibi, 5 dakika daha seyretmek istiyorsunuz. Kayalara oyarken okuyup üflediler mi ne yaptılar biz de anlamadık.

Somut konulara dönecek olursak, bu kısmın ne olduğu tam olarak belli değil. Bazı arkeologlar tapınak diyormuş, bazıları ise dev bir arşiv olduğunu söylüyormuş. Fakat yapılan son kazılarda, buranın içinde bir mezarlık

Devamı yarın…