Geçtiğimiz yüzyılda yaşayan ozanlarımız içinde Âşık Daimî’yi etkileyenlerden biri Şah Hatayî’ydi. Onun “Ezel bahar olmayınca / Kırmızı gül bitmez imiş” dizeleriyle başlayan deyişinin kaynak kişisi olmuştu.

Âşık Daimî, Türkiye ve Avrupa’nın çeşitli kentlerinde konserler verdi. Onlarca kaset ve plak doldurdu. Hayatının son yıllarında birçok genç âşığı etkiledi. Bazı sanatçılara ve âşıklara bağlama dersleri verdi. Şiirlerinde sevgi, doğa ve her türden ayrımcılığı eleştiren, insan öğesini öne çıkaran konuları işledi. Şah Hatayî, Pir Sultan ve Yunus Emre’nin düşüncelerinin sentezi hayat felsefesi oldu:

Menzil almak ister isen

Gönül sabreyle sabreyle

Dostu bulmak ister isen

Gönül sabreyle sabreyle”

Âşık Daimî, bir nefesinde şöyle sesleniyor:

Kâinatın aynasıyım

Mademki ben bir insanım

Hakkın varlık deryasıyım

Mademki ben bir insanım

İnsan hakta hak insanda

Arıyorsan bak insanda

Hiç eksiklik yok insanda

Mademki ben bir insanım

Daimi’yim harap benim

Ayaklara türap benim

Aşk ehline şarap benim

Mademki ben bir insanım”

Hakkı insanda ve her şeyde görme anlayışını derinden duyumsayan Âşık Daimî, bu nefesinde varlığı ve varlığın doğuşunu açıklıyor. İnsanı bütün kavrayışının merkezinde gösteriyor.

Semahta gözlerin el-avuç içine bakması aynada kendini, insanda Tanrı’yı görmeyi sembolize eder. Kalbe, götürülen eller, içten ve kalpten sevgiyi ve yola bağlılığın anlatımı ve selâmıdır.

Adnan Ataman’ın Âşık Daimi’den derlediği bir semah var:

Gitme turnam gitme nerden gelirsin

Sen nazlı canana benzersin turnam”

Her bakışta beni mecnun edersin

Sen kaşı kemana benzersin turnam…”

Âşık Daimi’nin Tercan’da geçen yıllarında, âşıklık geleneği içindeki yerini pekiştirdi. 1951 yılında uğrunda şiirler yazdığı, türküler söylediği Gülsüm Hanım ile evlendi. 1962’den sonra yeniden İstanbul’a döndü. TRT tarafından açılan sınavı kazanarak kaşeli sanatçı olmuştu. Geçmişi dolayısıyla Tercanlı Daimi olarak anıldı.

Âşık Daimî, yola, erkâna, meydana saygılı ve bağlı bir âşıktı. Âşık geleneğinin sürekliliğine katkı vermişti. 17 Nisan 1983’te vefat etti. Kızı Yadigâr Aydın Orhan tüm şiirlerini topladı. “Âşık Daimi, Hayatı ve Eserleri” adıyla bir kitap yayınladı. İki şiiriyle yazımı bitireceğim. Ruhu şad olsun.

Aklımı Başımdan Nazlı Yar Aldı

Dem vurup dolaştı şem-e pervane

Kül eyledi vücudumu nar aldı

Bir bade içirdi çeşmi mestane

Aklımı başımdan nazlı yar aldı

Ebrular yay olmuş kaşları keman

Düş oldum aşkına el aman aman

Bağban oldum dost bağına bir zaman

Taze bitmiş goncalarım har aldı

Yeridir de deli gönül yeridir

Vefasız dost olan ömür çürüdür

Bir ah çeksem dağı taşı eridir

Şu dertli gönlümü ahuzar aldı

Coşunada deli gönül coşuna

Çok hal gelir aşıkların başına

Meğer dost demişim boşu boşuna

Güvendiğim dağları da kar aldı

Daimi'yim dönmez gider yolunca

Gönülde şad olur dostu bulunca

Mürşidi Kamile yakın olunca

İşte henüz bahçelerim gül aldı...

Aldanma Ey Sofu Gel Bize Bize

Yerimiz uzlettir nurumuz kudret

Aldanma ey sofu gel bize bize

Yazılmış dört kitap Mana-i Hikmet

Görüldü ezelden yol bize bize

Biziz Muhammed'in sulbü evrahı

Bendei Hak olan sürer bu rahi

Çok Şükür tecelli etmiş ilahi

Açıldı irfanda gül bize bize

Pirim Hacı Bektaş Veli oturdu

Söğüt ağacından elma yetirdi

Selman arşullahtan engür getirdi

Geldi yeşil benli el bize bize

Kalmadı kederim gitti firağım

Hamdülillah yakın oldu ırağım

Mürşüt himmet etti yandı çırağım

Ol zaman verildi hal bize bize

Daimi'yim gelir alem kamusu

Münkir içindir cehennem tamusu

Terkettim dünyada arı namusu

Asla kar eylemez dil bize bize…