Kadın cinayetleri son yıllarda Türkiye'nin kanayan yarası! Geçtiğimiz 10 senenin verilerine bakarsak, yılda ortalama 300 kadın eşleri, sevgilileri, oğulları veya akrabaları tarafından öldürüldü.

2019 senesi, 474 rakamı ile "en fazla kadın cinayeti"nin gerçekleştiği yıl.

Son 2 yılda ise; 2021'de 348 olan sayı, 2022'de 381’e çıkıyor.

Geçen yıl öldürülen kadınların; 182’si evli, 118’i bekar, 15’i dini nikahlı..

Yaş ortalamaları 35,5.

Erkek şiddetine maruz kalanların en küçüğü 3, en büyüğü ise 81 yaşında.

Erkeğin "sinirime hakim olamadım" cümlesinin arkasına sığındığı katliamlarda, en çok kullanılan bahane ise; namus.

Tecavüz, aldatma, töre, dedikodu, tehdit ve ekonomik sebeplerse "namus"u takip ediyor.

Son 10 senenin istatiklerine bakarsak;

  • Kadın cinayetleri il bazında en çok İstanbul'da, ilçe bazında en çok Seyhan'da yaşandı. (İstanbul'da en fazla cinayetin işlendiği üç ilçe Bağcılar, Esenyurt ve Fatih. Ankara'da Keçiören, Mamak, Çankaya; İzmir'de ise Buca, Konak ve Karabağlar. İlçe bazında bakıldığındaysa Adana'nın Seyhan ilçesini, Gaziantep'in Şahinbey ve Şehitkamil ilçeleri takip ediyor.)

  • Kadın cinayetlerinin bir numaralı faili; koca, eski eş veya sevgili.

  • Her 5 kadın cinayetinden 2'si boşanma veya ayrılık aşamasında gerçekleşiyor.

  • Öldürülen her 5 kadından 1'i şiddet ve taciz mağduru.

  • Şiddet gören her 10 kadından 4'ü güvenlik amaçlı korunma başvurusunda bulunmuş. Poliste kaydı var.

  • Kadın cinayetleri en çok evde ve ateşli silahla işlenmiş.

Gelelim 2023'e;

6 ayda durum hiç mi hiç değişmemiş. İlk 5 ayda toplam 165, haziran ayında ise 22 kadın cinayeti var.

Geçtiğimiz ay öldürülen 22 kadından 6’sı “boşanmak istiyor, barışmayı veya ilişkiyi istemiyor” diye, 2’si ekonomik nedenler gösterilerek, 1’i çocuğunun velayetini almak istediği için öldürülmüş. 13’ünün ise hangi nedenle öldürüldüğü henüz tespit edilememiş.

Bu 22 kadının 9’u evli olduğu erkek, 4’ü birlikte olduğu erkek, 1’i boşanmış olduğu erkek, 2’si eskiden birlikte olduğu erkek, 1’i oğlu, 2’si akrabası, 3’ü ise “tanıdığı biri” tarafından öldürülmüş.

Kadınların 12’si evinde, 4’ü sokak ortasında, 3’ü işyerinde, 1’i otelde hayatını kaybetmiş, 2 kadınınsa öldürüldüğü yer tespit bile edilememiş. Bu kadınların 12’si silahla, 6’sı bıçakla, 1’i darp edilerek, 2’si boğularak, 1’i motosikletle çarpılarak öldürülmüş.

Bu rakamlar oldukça can sıkıcı, istatistikler acımasız, alınan önlemler ise yetersiz!

Onları sadece rakamlarla anlatmak çok ama çok üzücü.

Her biri bir hayat.

Herbirinin bir hikâyesi var: Onlar kadın, anne, çocuk, abla, eş.

Bazi isimler hala aklımızda: Özgecan, Emine, Şule, Ceren, Pınar, Münevver.. Çoğu isimse hatırlanmıyor bile…

Şiddet! Kadına şiddet! Çocuğa şiddet!

Elimizde bunca "acı veri" varken, önlem için yapılanları da konuşmak gerekiyor.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 7/24 İhbar ve Danışmanlık hatları, Kadın Sığınma evleri..

İçişleri Bakanlığı'nın Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede "Sıfır Tolerans" kapsamındaki bilgilendirme çalışmaları...

Son olarak da Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bir uygulaması var: Kadın Destek, kısaca KADES.

KADES, kadınların ve çocukların maruz kaldığı dayak, taciz gibi kötü eylemleri engellemek için, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmış resmi bir uygulama. Kullanımı gayet kolay.

Uygulamayı telefonununuza indirdikten sonra, kimlik numaranızı girip EGM'den gelen aktivasyon koduyla kaydoluyorsunuz. Bu kadar basit.

Butona basmanız yeterli!

Bir şiddet olayı sebebiyle korku yaşıyor ya da o an tehdit altındaysanız; şahit olduğunuz bir hadise varsa, KADES uygulamasındaki butona dokunmanız yeterli.

Artık tek bir tuşla 155 Polis İmdat Acil Çağrı Merkezi’ne yardım çağrısı gönderebiliyorsunuz. Butona bastığınızda telefonunuz kapansa bile sinyal takip ediliyor ve polis kısa sürede size ulaşıyor.

İçişleri Bakanlığı'nın verilerine göre, KADES'i bugüne kadar yaklaşık 4.5 milyon kadın telefonuna indirmiş.

Türkiye’deki 42.5 milyonluk kadın nüfusuna göre "oldukça az" bir rakam.

Uygulama üzerinden gelen 583 bin ihbara ise, polis ve jandarma tarafından "anında" müdahale edilmiş.

Sonrasını bilemiyoruz elbette! Müdahale edilenlerin yüzde kaçı ceza aldı, ceza aldıysa ne kadarı "tutuksuz yargılanmak üzere" serbest bırakıldı. Veya ne kadarı "suç işlediğine dair yeterli delil bulunamadığından" ceza alamadı? Acaba kaçı "denetimli serbestlik"ten yararlandı?

Asıl önemli olan ise, butona basan o 583 bin kadına ne oldu?

Bilemiyoruz!

Ne diyelim! Şiddet olaylarındaki zihniyetin "kökten değişmesi" gerektiğine inanan biri olarak, toplumca daha çok ve daha disiplinli çalışmamız gerekiyor. Artık "kadın cinayeti"ndeki rakamlarla utanacağımız değil övüneceğimiz yılları da görmek ümidiyle…