Vehbi Cem Aşkun’un iki ciltlik Sivas Folkloru adlı eseri 1940 ve 41 yıllarında yayınlanmıştı. Eserin içeriğinde folklorun ilgi alanına giren konuların dışında Sivaslı şairlere, âşıklara da yer verilmişti. Sivas Halkevi Dil, Tarih ve Edebiyat Kolu’nun bir başka yayını ise 1948 yılında Vehbi Cem Aşkun’un “Sivas Şairleri” adlı çalışmasıydı.

 Cumhuriyetin aydınlığını Anadolu’ya götüren öğretmenlerimizden Ahmet Kutsi Tecer’in Sivas’ta başlattığı Âşıklar Bayramı, yeni bir silkinişin başlangıcı olmuştu. Bu silkiniş, 1964’te İbrahim Aslanoğlu tarafından Sivas’ta düzenlenen Âşıklar Bayramında ve  1966 yılından itibaren süreklilik gösteren  Konya Âşıklar Bayramı’nda sürdürülmüştü.

Ahmet Kutsi Tecer’in 1931 yılında düzenlediği Aşıklar bayramı önemliydi. Çünkü, Birinci Dünya Harbi’nin arkasından başlayan Kurtuluş savaşı, Anadolu insanını, yıllarca cepheden cepheye koşturmuş, hemen hemen bir kuşak vatan uğruna yok olmuştu. Bu nedenle 20.Yüzyılın ilk çeyreği, Âşıklık geleneğinin can çekiştiği yıllardı. Ayrıca 19 uncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren çeşitli nedenlerle halk şairlerimiz, divan şairlerine özenmeye başlamış, halk şiirinin temel niteliğinden olan arı duru dil terk edilmiş, halk şiirinde özentili ve başarısız Osmanlıca kullanılmıştı. Divan şiirinde bulunan nazım türleri, abartılı ve özentili olarak halk şiirine girmişti. Bir başka anlatımla Halk şirinin özü bozulmaya yüz tutmuştu. Sözünü ettiğimiz aşıklar bayramları, kaybolma ve bozulma eğilimi gösteren geleneğin özüne dönmesine katkı sağlamıştı.

Ahmet Kutsi Tecer ve Muzaffer Sarısözen’in  Sivas’ta kurduğu Halk Şairleri Koruma Derneğinin ilk olarak 5 Kasım 1931 tarihinde düzenlediği Halk Şairleri Bayramı üç gün sürmüştü. Bayram bir yıl sonra tekrarlanmıştı. Aralarında Âşık Veysel,  Revani, Suzani, Âşık Süleyman'ın (Fahri), Karslı Mehmet, Hikâyeci Ağa Dayı, Âşık Müştak, Yarım Ali, Talibi, Aşık Yusuf, Sanatı, Âşık Ali (İcazet) gibi aşıkların bazıları ilk defa köylerinden dışarı çıkmışlardı. Ahmet Kutsi Tecer’in hazırladığı 16 sayfalık kitapçıkta, bu aşıkların şiir ve destanları da yer almıştı.

Başta Aşık Veysel olmak üzere birçok aşığın “ayak bağını” Ahmet Kutsi Tecer çözmüştü. Cumhuriyet aydını Ahmet Kutsi Tecer olmasaydı bir Aşık Veysel olur muydu? Büyük bir ihtimalle, Sivrialan köyünde gözleri görmez şunun bunun bakımına muhtaç bir adam olarak hayatını sürdürürdü.

İkinci Âşıklar Bayramı 'Sivas Halk Şairleri Bayramı' adıyla 30 Ekim 1964 tarihinde İbrahim Aslanoğlu'nun önderliğinde ve 59. Tümen Komutanı General Fuat Doğu'nun destekleriyle yapılmıştı. Bu bayramda da birçok yeni halk şairi keşfedilmişti. Kangallı kadın Âşık Derdiment’i örnek gösterebiliriz.

Cumhuriyet döneminde halk şairlerimiz, önceki yüzyılın özentisinden kurtuldu. Şiirlerini yalın dille, hece ölçüsüyle, ulusal nazım şekillerimize uygun olarak söylediler.

Âşıklar, Cumhuriyetin arifesinde, yurdun uğradığı işgalleri, Kurtuluş Savaşı’nı destanlarıyla anlatmıştı Daha sonraki yıllarda Cumhuriyet’i ve Cumhuriyet’i bize bağışlayan Mustafa Kemal Atatürk’ü yücelten şiirler söylediler.

Cumhuriyet döneminde radyo, daha sonra televizyon yayınlarının başlaması, ses ve görüntülü iletişimin baş döndürücü bir hızla çoğalması, doğal olarak âşıklık geleneğinin de değişmesine yol açtı.

Öte yandan anonim halk edebiyatı ürünlerinden atasözü, ağıt, mâni, bilmece, halk hikâyeleri gibi sözlü, pek çoğu ezgili ortak halk ürünleri de Cumhuriyet döneminde derlendi, dergilerde, kitaplarda yayınlandı.

Sonuç olarak halk edebiyatının dar mecralardan kurtulup, geniş alanlara ve kitlelere yayılmasını sanat olarak kabul edilmesini Cumhuriyet, sağladı. Bu yolda emeği geçenlere onlarca aydınımızı saygı ile anıyor Tanrı’dan rahmet diliyoruz.