UNESCO’nun 2023 Küresel Eğitim İzleme raporunda, öğrencilerin okullarda akıllı telefon kullanımının yasaklanmasına yönelik küresel bir çağrı yapılmış, bu cihazların aşırı kullanımının akademik performans üzerindeki olumsuz etkileri vurgulanmıştır.

Bu çağrı, Türkiye’deki eğitim politikaları açısından da önemli bir gündem oluşturmuştur. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), son yıllarda bu konuya yönelik çeşitli adımlar atmış ve öğrenci başarısını artırmak amacıyla teknoloji kullanımını düzenleyici politikalar geliştirmiştir.

Türkiye’de MEB, öğrencilerin okullarda akıllı telefon kullanımını sınırlamaya yönelik çeşitli düzenlemeler getirmiştir. 2022 yılında, okullarda cep telefonu kullanımının kısıtlanması ve ders esnasında tamamen yasaklanması yönünde bir genelge yayımlanmıştır. Bu kararın temel gerekçesi, öğrencilerin derslere olan ilgisini artırmak ve dikkat dağınıklığını önlemektir. MEB, bu kararı alırken, ulusal ve uluslararası araştırmaların sonuçlarını dikkate almış ve teknolojinin eğitim üzerindeki etkilerini derinlemesine incelemiştir.

Akademik Araştırmalar ve Bulgular

Akademik çalışmalar, akıllı telefonların aşırı kullanımının öğrencilerin bilişsel gelişimi ve akademik performansı üzerinde olumsuz etkileri olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle medya, iletişim ve psikoloji alanlarında yapılan araştırmalar, öğrencilerin uzun süreli ekran kullanımının dikkat dağınıklığına, düşük motivasyona ve zaman yönetiminde zorluklara yol açtığını göstermektedir.

Birçok araştırma, akıllı telefonların sürekli bildirimleri ve sosyal medya etkileşimleri nedeniyle öğrencilerin ders çalışma sırasında kesintiye uğradığını ve bu durumun öğrenme verimliliğini düşürdüğünü vurgulamaktadır. Örneğin, Türkiye’de yapılan bir çalışmada, lise öğrencilerinin cep telefonu kullanımı ile akademik başarıları arasındaki ilişki incelenmiş ve aşırı cep telefonu kullanımının öğrencilerin ders başarılarını olumsuz etkilediği sonucuna varılmıştır. Bu çalışma, MEB’in cep telefonu kullanımını sınırlama politikasını destekleyen önemli bir veri sunmaktadır.

Ekran Süresinin Psikolojik ve Duygusal Etkileri

UNESCO raporunda da belirtildiği gibi, yüksek ekran süresi sadece akademik başarıyı değil, aynı zamanda öğrencilerin psikolojik ve duygusal sağlığını da olumsuz etkileyebilir. Çocukların ve gençlerin gelişim döneminde aşırı teknoloji kullanımı, sosyal becerilerin zayıflamasına ve yalnızlık hissinin artmasına neden olabilir. Türkiye’de yapılan psikolojik çalışmalar da, uzun süreli akıllı telefon kullanımının çocuklar üzerinde anksiyete, depresyon ve uyku bozuklukları gibi olumsuz etkiler yarattığını ortaya koymaktadır.

Bu bulgular, özellikle pandemi döneminde uzaktan eğitimin yaygınlaşmasıyla daha da önem kazanmıştır. Çocuklar, uzaktan eğitim sürecinde teknolojiyi daha fazla kullanmak zorunda kalmış, ancak bu durum, ekran süresinin kontrolsüz bir şekilde artmasına yol açmıştır. Uzun süreli ekran kullanımı, öğrencilerin uyku düzenlerini bozarak, onların genel ruh halini ve dolayısıyla öğrenme kapasitelerini olumsuz etkilemiştir.

UNESCO’nun Küresel Çağrısı ve Türkiye’de Eğitim Politikalarının Geleceği

UNESCO’nun küresel çağrısı, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de eğitim politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. MEB, öğrencilerin teknolojiyi bilinçli bir şekilde kullanmalarını sağlamak amacıyla eğitim programlarını güncellemeli ve öğretmenlere bu konuda rehberlik etmelidir. Ayrıca, ebeveynlerin de çocuklarının teknoloji kullanımını denetlemesi ve sınırlaması önem arz etmektedir. Türkiye’deki mevcut politikalar, UNESCO’nun raporunda dile getirilen sorunların bir kısmını ele almakla birlikte, teknolojinin eğitimdeki yeri konusunda daha kapsamlı stratejilere ihtiyaç duyulmaktadır. MEB’in, akıllı telefon kullanımını tamamen yasaklamaktan ziyade, öğrencilerin dijital okuryazarlıklarını artıracak programlar geliştirmesi ve teknolojiyi eğitim sürecine entegre ederken dengeyi sağlaması gerekmektedir.

Genel olarak değerlendirildiğinde UNESCO’nun 2023 Küresel Eğitim İzleme raporunda dile getirilen bulgular, Türkiye’de de eğitim politikalarının teknoloji kullanımı açısından yeniden şekillendirilmesi gerektiğini göstermektedir. MEB’in bu yöndeki adımları, öğrencilerin hem akademik hem de duygusal gelişimlerini destekleyecek şekilde revize edilmelidir. Eğitimde teknoloji kullanımı, dikkatli bir planlama ve denetimle, öğrencilere zarar vermekten ziyade, onların öğrenme süreçlerini destekleyici bir araç haline getirilmelidir.