Eşi ile birlikte Almanya’da seyahat acenteciliği yapan ve Türkiye turizmini yakından takip eden Melanie Törün, sektörde gördüğü aksaklıkları dile getirmeye devam ediyor. Törün “Tekrar eden hatalar: Balon ne zaman patlayacak” başlıklı son yazısında Türkiye turizminde ters giden pek çok noktaya dikkat çekiyor. Yükselen fiyatların misafiri zorladığını belirten Törün, kalite ve hizmetteki düşüş nedeniyle Türk otellerin itibar kaybı ile karşı karşıya kaldığı uyarısında bulunuyor.
Melanie Törün’ün kaleme aldığı yazının tamamı şöyle:
“Yaz sezonu başladı ve önceki yıllardan tanıdık sorunlarla karşı karşıyayız. Geçen yaz dile getirdiğim problemlerde kayda değer bir değişiklik olmadı. Pozitif gelişmeler varsa bile, oldukça sınırlı kalırken, olumsuz yönler daha da arttı.
Yüksek fiyatlar, Türkiye’ye gelmeyi düşünen turistleri rezervasyon yapmaktan alıkoyuyor. Turistleri bu yüksek fiyatlarla ikna etmek oldukça zorlayıcı bir süreç haline geldi. Antalya’daki yetkililer, daha ilk yaz misafirleri gelmeden iyi rezervasyon rakamlarıyla birbirlerini tebrik ederken, her şey dahil sistemini övüyor ve fiyat artışlarıyla ucuz ülke imajından kurtulmayı hedeflediklerini belirtiyorlar. Ancak, bu imajı kendilerinin yarattığını ve yıllarca beslediklerini göz ardı ediyorlar.
Türkiye aynı zamanda, personel eksikliği ve artan maliyetlerle sürekli gündemde. Yüksek fiyatlarla hizmet alan misafirlerin beklentileri de doğal olarak yüksek. Ülkenin mevcut sorunları biliniyor ve turistler bu yüksek fiyatları ödemeye istekli olsa da, yeni misafirler bu fiyatlar karşısında geri adım atıyor.
Yaz sezonu henüz birkaç haftalıkken, şikayetler yeniden artmaya başladı. Temizlikten hizmet kalitesine kadar birçok alanda problemler yaşanıyor. İthal içecekler vaat edilse de, bu içeceklerin sadece talep üzerine sunulması ve aslında ithal olmamaları gibi sorunlar yaşanıyor. Müşteriler, check-in sırasında kirli odalarla karşılaşıyor ve şikayet ettiklerinde yeterli temizlik yapılmıyor. Aynı zamanda, bar çalışanlarının misafirlerle ilgilenmek yerine telefonlarıyla vakit geçirmeleri gibi problemler de mevcut.
Kalifiye personel eksikliği, otel yöneticilerinin yeterliliğini de sorgulatıyor. Bu durum, otellerin imajını zedeliyor ve uzun vadede müşteri kaybına neden oluyor. Yüksek fiyatlar karşısında misafirlerin en temel beklentisi temizlik ve hijyenken, bu bile sağlanamıyor.
Her şey dahil sistemi, fiyatları ve kaliteyi stabilize etmekte yetersiz kalıyor. Eğer Avrupa pazarında rekabetçi kalmak istiyorsak, bu şekilde devam edemeyiz. Yüksek fiyatlarla ucuz imajdan kurtulmayı hedeflemek, otellerin daha kötü bir imaja sahip olmasına neden oluyor. Oteller, personeli ve konseptiyle ayakta durur ya da yıkılır. Maliyet artışları ve düşük maaşlar karşısında personel bulmakta zorlanan oteller, bu sorunlarla nasıl başa çıkacak?
Yalnızca fiyatları artırarak bu sorunlar çözülemez. Bu yıl işe yarayan bu yöntem, önümüzdeki yaz muhtemelen yetersiz kalacak. Alman turistler, daha az hizmet için daha fazla ödeme yapmaya isteksiz hale geliyor. Otel yöneticileri, Alman turistlerin gelmemesi durumunda başka pazarların bu boşluğu dolduracağını düşünebilir. Ancak, bu süreç yıllar alacak ve bu dönemde kayıplar yaşanacak.
Antalya'daki sahte ürün satışları ve aşırı yüksek fiyatlar, turistleri hayal kırıklığına uğratıyor. Hem açgözlülük hem de maliyet artışları nedeniyle zor durumda kalan işletmeler, itibarlarını tamamen kaybetme riskiyle karşı karşıya. Yurtdışında yaşayan Türkler bile memleketlerinde tatil yapmaktan vazgeçiyor.
Bu yaz sezonunun sorunsuz geçmesi için umutluyum, ancak birçok otelin itibarı tehlikede. Kağıt üzerinde, fotoğraflarda ve sıcak sözlerde her şey yolunda görünebilir, ancak gerçekler farklı. Oteller, misafirlerin beklentilerini karşılamakta zorlanıyor ve bu durum, gelecekte daha büyük sorunlara yol açacak.”