Fiyatlarda ayar kalmadı. Her geçen gün her şeyin fiyatı artıyor. Piyasalarda adeta toto oynar gibi tahminler yürütülüyor; dolar kaç lira olacak, benzin fiyatı nereye kadar yükselecek, altında son durum ne olur gibi…

Eskiden bazı aklı evveller, “Dolar dolsa ne olur dolmazsa ne olur” diyorlardı. Hatta bazıları “Maaşını dolarla mı alıyorsun?” diye bir de caka satarlardı.

Artık onlar da kalmadı.

Herkes pahalılıktan dert yanıyor, her sabah yeni bir zamla uyanmaktan korkuyor.

Hayat pahalılığının üstesinden nasıl gelinir, fiyat artışları nasıl engellenir” diye kafa yoran yok, kafa yoranları da zaten kimse dinlemiyor.

Çare olarak düşünülen tek şey, yeni yeni vergiler getirmek, akaryakıt fiyatlarına sürekli zam yapmak…

Bir kısır döngü devam ediyor; akaryakıt fiyatları zamlanınca, yeni vergiler gelince her şeyin fiyatı da artıyor…

Pahalılığa karşı tek çare üretimdir; yeni üretim politikaları geliştirmek, üretim için teşvik vermek, üreticiye kolaylık sağlamaktır…

Üretim olmadan, döviz açığı da kapanmaz, fiyatların artışı da engellenemez…

Geçmişte uygulanan yanlış politikalar sebebiyle, ülkemizde üretim neredeyse durdu… Ülkemizde üretim yapan yapancı firmalar çekildiği gibi yerli üreticiler de yaşanan zorluklar sebebiyle Bulgaristan, Romanya, Çin ve Mısır gibi ülkelere kaçtı…

Ülke ekonomisini ev gibi düşünün…

Bir evde hiç üretim yoksa, aile ekonomisine katkı sağlanmıyordur… Aile bireyleri çalışmıyor ve aileye dışarıdan para da girmiyorsa borç sarmalına düşer…

Evin zaruri ihtiyaçları için sürekli borçlanılır, her borç için yüklü faiz ödenir… Her geçen gün daha çok batağa düşer…

Aile fertleri nereden para buluruz, faizle de olsa kimden borç alabiliriz veya ailenin hangi malvarlığını satarak paraya çevirebiliriz diye düşünürse…

Borç batağından kurtulabilir mi?

Aileyi kurtaracak tek şey, üretimdir, aile bireylerinin çalışmasıdır…

Ülke ekonomisi de büyük bir aile gibidir…

Üretim yoksa, sürekli yüksek faizle borçlanarak, bir şeyler satarak ayakta kalmak mümkün değildir. Ülkeyi de bireyleri de ayakta tutacak tek şey üretimdir…

Kendiliğinden büyüyen samanı, kazara düşürsen yetişen patatesi, yaylalarda neredeyse kendi başına beslenen ineği, keçiyi ithal edersek ülke ekonomisi ayakta durabilir mi?

Büyük sanayi yatırımları tabii ki gerekir ama en azından zaruri ihtiyaç maddelerini kendimiz üretsek dışa bağımlılık yarı yarıya azalır…

Fiyatlar da normale döner…

Tek çaremiz var; üretim, üretim, üretim…

Aksi taktirde zam toto oynamaya devam ederiz.

****

Vergi denetimi

Tilki ormanda nefes nefese koşuyormuş. Karşısına çıkan Kaplumbağa sormuş:

- Tilki kardeş, bu ne telaş?

Tilki kaçarken cevap vermiş:

- Ormana maliyeciler gelmiş. Şimdi bir bakarlar bende kürk, hanımda kürk, çocuklarda kürk,
dünyanın vergisini yazarlar…

Bunu duyan Kaplumbağa telaşla yürümeye başlamış.

Onu telaşlı gören Leylek sormuş:

- Hayrola Kaplumbağa kardeş, ne bu telaş?

- Maliyeciler ormanda… Bende ev, hanımda ev, çocuklarda ev, yakalanırsak dünyanın vergisini alırlar.

Leylek de hemen uçuşa geçmiş. Ağaçların üzerinden Maymun seslenmiş:

- Leylek kardeş, ne iş? Bu ne acele?

- Vergi memurları herkese ceza yazıyormuş. Bende yazlık, hanımda yazlık, çocuklarda yazlık, vergi borcundan batarız…

Maymun bunu duyar duymaz koşarak ağaçtan ağaca atlamaya başlamış. Papağan sormuş:

- Neden ve kimden kaçıyorsun?

Maymun telaşla cevap vermiş:

- Maliyeciler ormanda… Benim kıçım açık, hanımın kıçı açık, çocukların kıçı açık. Ama alacak bir şey bulamayınca bunların ne için vergi yazacakları belli olmaz!

***

TEBESSÜM

Gemi battı

Coğrafya dersinde öğretmen Dursun’a sordu:

- İstanbul’dan gemiye bindiniz, Antalya’ya gidiyorsunuz. Hangi kıyı şehirlerinden geçersiniz?

Dursun saymaya başladı:

- İstanbul, Tekirdağ, Çanakkale, Ayvalık, İzmir, İzmir...

Dursun, İzmir’den ötesini bilmediği için sustu. Öğretmen sorar:

- Niye sustun evladım?

Arka sıralardan Temel atılır:

- Gemi, İzmir’de battı öğretmenim!

****

GÜNÜN SÖZÜ

Kim akıllı üretir ise onun yanında olun. Kim akılsız tüketir ise ondan uzak durun.

Sakıp Sabancı