Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılını kutluyoruz, aslında kutlar gibi yapıyoruz. Özellikle belli kesimler, Cumhuriyet’i kutlamak şöyle dursun, bir an önce kurtulsak hesabı içindeler…

100 yıldır devam eden Cumhuriyet kinleri ve düşmanlıkları bitmedi… Bu kafa ve kıt anlayış devam ederse bitecek gibi de görülmüyor.

“Keşke Yunan kazansaydı” diyenler ve onlara destek verenler, “90 yıllık reklam arası” diyenler ve şakşakçılarının belli ki bitmeyen kinleri var… Yenilgiyi hazmedemiyorlar!

Bir kısmı olup bitenden habersiz, söyleyenleri bile anlamayacak kadar basiretsiz… Sloganla konuşup, ne olduğunu kavrayamıyor.

Cumhuriyet’in nimetlerinden sonuna kadar nemalanıp, akıllarınca Cumhuriyet’e karşılar…

Cumhuriyet düşmanlığının temel sebebi cehalettir.

Türk tarihini bilmedikleri gibi çok övdükleri ve övündükleri Osmanlı tarihinden de habersizler.

Milli Kurtuluş Savaşını ve milli mücadeleyi de bilmiyorlar, bir kısmı ise algılayamıyor, bir milletin nasıl yoktan var olabileceğini kafaları almıyor.

Belki de Cumhuriyet için mücadele vermediklerinden kıymetini bilmiyorlar.

Yanlış anlaşılmasın, milli mücadele verilmedi, Kurtuluş Savaşı yapılmadı demiyorum, aksine Kurtuluş Savaşından sonra tekrar bağımsızlığına kavuşan Türk Milletine Atatürk’ün armağanıdır Cumhuriyet.

Demek istediğim Kurtuluş Savaşı sonrasında Cumhuriyet kurulsun diye bir mücadele olmadı.

Atatürk ve bir avuç arkadaşı, padişah olmak veya saltanatı sürdürmek yerine ileriyi görerek Türk Milletine Cumhuriyet’i armağan etti…

O tarihlerde halkın çoğunluğunun Cumhuriyet’in kurulması için bir beklentisi, iradesi ve çabası yoktu.

Bugün de bir kesimde yine böyle bir beklenti yok, niçin Cumhuriyet kuruldu diye hayıflananlar bile var!

Ne yazık ki, millet olarak Cumhuriyet’i tam anlamıyla anlayamadık, algılayamadık.

100 yıldır hâlâ daha Cumhuriyet düşmanlığı devam ediyorsa belli ki yeni yetişen nesillere de Cumhuriyet’i tam anlatamadık, öğretemedik.

Düşünün, Cumhuriyet’in yüzüncü yılındayız… Üç beş markanın reklamı olmazsa sıradan bir yıldönümü olduğunu sanacağız.

Nerede o görkemli kutlamalar…

TRT bile 100. Yıl kutlamalarını Filistin için yas tutuyoruz diye iptal etmiş…

100. Yıl kutlamalarında yas var ama TRT Müzik dahil her kanalda ve her alanda her türlü eğlence serbest…

Aslında Filistin bile Türk Milleti için çok önemli bir derstir.

Bağımsız bir devlet olamamanın bedelinin ne kadar ağır olduğunu her akşam televizyonlarda canlı örneklerle görüyoruz, seyrediyoruz.

İşgal altında bir vatanın yaşadığı drama tanık oluyoruz.

Kurtuluş Savaşında, bugün Filistin’de yaşanan dramın bin kat fazlasını yaşadık, bize yaşattılar.

Bugün Filistin’de verilen mücadelenin milyon katı fazla mücadele verdik, şehit verdik, atalarımız kanı var bu topraklarda…

Bağımsız yaşamanın ve Cumhuriyet’in faturasını en ağır bedelle ödedik…

Bugün Filistin’e Türk askeri gitsin diyenler, Türk askerinin, ecdadımızın Anadolu’da, Türk topraklarında verdiği mücadeleyi ne çabuk unuttu.

Bugün Filistin için gözyaşı dökenler, İsrail’e lanet okuyanlar, atalarımızın verdiği milli mücadeleyi, Kurtuluş Savaşını niçin hatırlamıyor?

Bir millet bağımsızlığını kolay kazanamıyor, kolay devlet kurulmuyor, her millet devlet kuramıyor.

Türk milletinin 100 yıllık Cumhuriyet başarısını unutmayalım, unutturmayalım; unutturmak isteyenlere de fırsat vermeyelim.

Nice yüz yıllara…

  ****

Dün bayram bugün felaket

Birinci Dünya Savaşına giren Osmanlı Devleti, zor durumdadır ve bir zamanlar egemenliği altında bulunan Arap devletlerinden bir yardım beklentisi içindedir.

Bu amaçla Padişah, Mehmet Akif Ersoy’u Arap ülkelerine göndererek, bir nabız yoklaması yapmasını ister.

Mehmet Akif, neredeyse Ortadoğu’da bulunan tüm Arap ülkelerini ziyaret eder. Onlardan aldığı tepkiler oldukça olumsuzdur! Sıkıntılı ve üzgün olarak geriye dönerken; Kudüs’e uğrayarak, orada da bazı görüşmeler yaptıktan sonra bir otele yerleşir.

Akşam olmak üzeredir… Mehmet Akif yatacağı otel odasında istirahat ederken, birdenbire dışarıdan çığlıklar gelmeye başlar! Merak ederek, dışarı çıkar. Kudüs halkı dışarıda çılgınlar gibi eğlenmektedir.

Mehmet Akif, bu eğlencenin nedenini merak ederek, bir vatandaşa sorar ve aralarında şöyle bir diyalog geçer:

- Bu eğlencenin sebebi ne?

Kudüslü Arap’tan aldığı cevap çok şaşırtıcıdır:

- İngilizler Mescid-i Aksa’yı ele geçirdiler. Onu kutluyoruz!

- Peki ama İngilizler Hıristiyan ve sizler Müslümansınız! Bunda kutlanacak ne var ki!

- Olsun! Biz Türkler’den kurtulduk ya! Ona seviniyoruz!

Mehmet Akif, bu cevabı duyunca; büyük bir hüzne kapılır ve sabaha kadar ağlayarak Kur’an okur.

Evet, bu Araplar; bir Türk’ün üzerinde “Halifelik hırkasını” görmek yerine, bu hırkayı bir İngiliz’in üzerinde görmeyi tercih ederler…

(Falih Rıfkı Atay’ın “Zeytindağı” isimli kitabından alıntıdır)

***

 TEBESSÜM

Delilik

Bir gün nüktedan ve renkli kişiliğiyle tanınan Akıl ve Ruh Hastalıkları Uzmanı Dr. Mazhar Osman, Atatürk’le sohbet etmektedir. Sohbet esnasında Atatürk, Mazhar Osman’a sorar:

- Osman bey, bu delilik nasıl bir şey?

- Gazi Paşam az da olsa herkeste bir parça vardır.

Bunun üzerine Atatürk sorar:

- Ne demek istiyorsun, bende de mi var?

Hoşsohbet ve sözünü esirgemeyen Dr. Mazhar Osman:

- Oooo... Sizde herkesten bin beteri var. İçeride ve dışarıda dört iklim yedi cihana kafa tutmak akıllı adamın yapacağı iş mi?

Atatürk bu söze dakikalarca gülmüştür…

 ****

 GÜNÜN SÖZÜ

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

Atatür