Bir kere daha şehirden ayrılıp küçük bir köye yerleştiğim için ne kadar doğru bir karar aldığımı fark ettim. Galiba bunu ben her baharda yeniden yaşıyorum.

Muhtemeldir ki sizler büyük şehirlerde baharın geldiğini takvimlere bakmadan fark edemiyorsunuzdur. Kaz dağlarında doğa ayaklarımızın altına çiçekten halılar seriyor her bahar.

Uzun yıllar yeşile, çiçeğe, doğaya hasret biri olarak ilk günlerde çiçeklerin üzerine basarak bahçeye girmekten çok rahatsız oldum. Ama çaremiz yoktu ve bizler o çiçekten halılar üstünde yürüdük ve alıştık. Gerçi hâlâ rahatsız oluyorum çiçekleri ezmekten.

Oğlaklar, kuzular doğdu. Ağıllarda koşturarak oyunlar oynuyorlar. Görseniz saatlerce ayrılamazsınız başlarından. Oğlakları, kuzuları birkaç kere sevdikten sonra hepsi evcil hayvanlara dönüşüyor. Peşinizden ayrılmıyorlar. Kedi gibi gelip sürtünüyorlar size.

Onların güvende hissettiğini bilmek, size güvendiklerini bilmek ayrı bir keyif. Tam olmasa da insana doğayla uyum içinde olduğunu hissettiriyor.

Burada şeftali ve nektarin ağaçları pembe çiçeklerini açtı. Şeftali bahçelerinde düğün çoktan başladı. Elmalar bugün yarın beyaz gelinliklerini giyer. Dağ taş pembe beyaz olur.

Hadi sizlere çiçekleri birkaç fotoğraf ve biraz çabayla anlatmayı başardım ya onların kokusunu nasıl anlatabilirim? Olanaksız. Şunu söyleyebilirim çiçek açmış bir elma bahçesine girdiğinizde o mis kokulardan başınız dönecek. İlk anda derin derin nefes alacaksınız daha çok duyumsamak için kokuyu ve asla oradan ayrılmak istemeyeceksiniz.

Sonra topluiğne başı kadar minik sarı çiçekleriyle zeytinler var. Zeytinliğin içine girdiğinizde çiçeklerinin kokusunu ancak hafif bir rüzgar eserse fark ediyorsunuz ve o muhteşem kokuyla birlikte sevinç doluyor içinize.

Çok uzatmayacağım bu yazıyı. Pembe çiçekler şeftali ve nektarin çiçekleri. Kırmızı tomurcuklar açmaya hazırlanan elmalar.

Ve çiçekten halılar. Üstelik daha başlangıç bu. Beş ya da on gün içinde toprağın üstü rengarenk çiçeklerle kaplanacak.

Belki bir kere daha sizlere buralardan çiçekler yollarım.

Ağaçlardan, çiçeklerden aldığınız, içinize çektiğiniz enerjiyle birçok kötülükten, hastalıktan kurtuluyor insan.

Ve bir kere daha şükrediyor kendisine armağan olarak verilen bu hayatı fark ettiği için.