İsim olarak Petra, üzerine kurulduğu kırmızı renkli kayalar sebebiyle gül kırmızısı şehir anlamına geliyor. Şehrin içine adımınızı attığınız anda bambaşka bir dünyaya giriş yapıyor gibi hissediyorsunuz.
Petra Antik Kenti
Bunun sebebi de çölün orta yerinde, size kendinizi ufacık hissettiren bu devasa kırmızı kayalar. Ve içlerine oyulmuş gösterişli mimari yapılar. Mezarlıklar, amfi tiyatrolar, su yolları, ve çok daha fazlası. Ama en önemlisi As Siq isimli yolu yürüdükten sonra bir anda karşınıza çıkıveren El Khazne. Öyle bir çıkıyor ki karşınıza, adeta bir assolist. Sosyal medyada en çok ilgi gören kısmı El Hazne olsa da, derinine girdiğinizde göreceklerinizin hiç biri El Khazne’den daha değersiz değil. En nihayetinde bahsettiğimiz yer dünyanın en değerli ve en güzel antik kentlerinden bir tanesi.
Hala daha kazıları da bitmiş değil. Biten kısmı bile en az 2 gün alıyor. Tamamı bittiğinde ve gezilebilir duruma geldiğinde sadece 1 haftanızı Petra’ya ayırsanız anca yeter diye düşünüyoruz.
Kısaca geçmişinden bahsetmek istiyoruz. Biliyorsunuz, Wikipedi bilgileri ile sizleri sıkmak ve yazıları gereksiz uzatmayı sevmeyiz. Ama Petra hakkında bir iki tarihi bilgi vermemek de olmaz.
Başlıktan da anlayacağınız üzere, burası milattan önce Nebati halkına barınak olmuş bir şehir. Bu yüzden Petra’daki hayatı daha iyi anlayabilmek adına biraz Nebatilerden de bahsedelim.
Nebatiler Kimdir?
Fırat’tan Kızıldeniz’e kadar uzanan, Suriye ve ile Suudi Arabistan arasında kalan bölgede göçebe olarak yaşayan, ve bugün bildiğimiz anlamda Arap toplumlarının en yakın akrabası olan bir kavim Nebatiler. Kendileri ile ilgili en eski kaynak, MÖ 4. yy’a kadar gidiyor.
Bu kavim, hayvancılık ve ticaretle uğraşan göçebe bir kavim olmasına rağmen, kendilerine yönelik saldırılardan korunabilmek için Ürdün Çölünün güneyindeki Wadi Musa’ya yerleşmişler. Burada hayvancılık faaliyetlerinin yanı sıra, zeytin ve üzüm de yetiştirmişler. Baharat, tütsü, yağ ve parfüm ticaretini ellerine aldılar, ticaret yollarının hakimiyetini ele geçirdiler.
Bu ticari başarıları, Yunanlılar, Persler, ve Romalılar ile yaptıkları ticari anlaşmalar izledi. Akdeniz, Mısır ve Mezopotamya’ya ciddi şekilde sevkiyat yaparak ticaret bağları kurdular.
İşte tam da bu dönemlerde, Nebatiler inanılmaz zenginlikler elde ettiler. Elde ettikleri ticari başarı, onlara sadece maddi değil, kültürel zenginlik de getirdi. Mısır, Mezopotamya ve Roma kültürlerini harmanlayarak, Petra antik kendisini kurdular.
Devasa boyutta mimari yapıları, yumuşak kumaşını oyarak inşa ettiler. Gittikçe büyüyen şehirlerine su taşımak için inanılmaz mühendislik çözümleri ürettiler.
Nebatiler, Pagan inancına sahiplerdi. Kültürlerinde kadınların inanılmaz büyük bir yeri vardı. Dilleri Aramice idi. Aramice, bugünkü Arapça’nın temelini oluşturdu.
Kurdukları devasa şehir Petra, Eski Ahit’in Tekvin bölümünde bile karşımıza çıkıyor. Pek çok Hristiyan, Petra’nın, elçi Yuhanna’nın sığınma yeri olduğuna inanıyor.
Devamı haftaya...