Söyleyeni belli olduğu için vecize sayılabilecek sözlerin Yunus’u etkileyen anonim geçmişine gitmemiz mümkün olmayabilir, ama onun mısralarından atasözüne ya da aforizmalara ulaşabiliyoruz.

Örneğin “Az söz erin yüküdür, / Çok söz hayvan yüküdür. / Bilene bu söz yeter, / Sende güher var ise,” dizelerinden, “Az söz erin, çok söz hayvanın yüküdür,” özdeyişine ulaşırsınız.

Örnekleri çoğaltabiliriz:

Kötü bir söz kişinin hayatını yitirmesine neden olabilir. Bu konuda atalarımız, “Söz dediğin, yaş deridir nereye çekersen oraya gider”, “Söz var dağa çıkarır; söz var, dağdan indirir” demişlerdi.  Yunus’a göre söz, insanları dost da düşman da eden bir araç haline gelebilirdi. Onun, “Söz ola kese savaşı / Söz ola kestire başı / Söz ola ağulu aşı / Yağ ile bal ede bir söz,” dizeleri dağarcığımıza “Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir,” şekliyle yerleşti.

Yunus’un dervişliği gönül yapma sanatıydı. Gönül kırmamak, hiçbir canlıyı incitmemek, gönül almak, büyük taslamamak, geçimli olmak, bilgili olmak gibi kavramları Yunus’la özdeşleştirebilirsiniz. "Herkes ayıbını ve kötülüğünü görebilmeli ve bunları düzeltmek için çaba göstermelidir," diye düşünür ve der ki:

"Bir kez gönül yıktın ise,

Bu kıldığın namaz değil.

Yetmiş iki millet dahi,

Elin yüzün yumaz değil"

Buna benzer yol sürerek slogan haline gelmiş onlarca deyime, atasözüne, özlü ve ölçülü sözü buluruz:

“Işkın odı yüregümdü yündugına  alem tanuk

Kanda bir od yanarısa nişânı var dütün  tüter”

(Ateş olmayan yerden duman çıkmaz)

Gülme sakın sen anaeyü degüldür sana

Kişi neyi gülerse başa geleğen olur.”

(Gülme komşuna gelir başına.)

“Bu can sana bâki kalmaz

Anda varan girü gelmez.”

(Son pişmanlık fayda etmez.)

 Aşağıya sıraladıklarımız gibi pek çoğuna ulaşmamız mümkün:

Sanma ki zalimin ettiği kârdır.

Mazlumun ahı indirir şâhı.

Her şeyin bir vakti vardır.

Ya elim al kaldır beni. Ya vasılına erdir beni. Çok ağlattın güldür beni. Gel gör beni aşk ne'yledi.

Nefistir seni yolda koyan, yolda kalır nefse uyan.

İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır.

Üç şeyi doğru seç! Eşini, işini, arkadaşını.

Maharet güzeli görebilmektir, sevmenin sırrına erebilmektir.

En büyük ibadet sevebilmektir.

Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi vardır.

Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz.

Bir bahçeye giremezsen, durup seyran eyleme.

Bir gönül yapamazsan, yıkıp viran eyleme

Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen.

Derviş dedikleri, hırka ile taç değil. Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil.

Kıymetli nesnedir aşk, değmelere bitinmez.

Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil.

Sabır kimde ise o nasip alır.

Yalancı dünyaya konup göçenler. Ne söylerler ne bir haber verirler.

Dostun evi gönüllerdir. Gönüller yapmaya geldik.

Aşk aşıkı şir (arslan) eder, aslanı zencir eder, katı taşı mum eder.

Kırma dostun kalbini, onaracak ustası yok.

Soldurma gönül çiçeğini, sulamaya ibrik yok

Mal sahibi mülk sahibi, / Hani bunun ilk sahibi, /  Mal da yalan mülk de yalan, / Var gel biraz da sen oyalan.

Zulüm ile abad olanın akıbeti berbad olur.

Ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim. Aşkın ile avunurum. Bana seni gerek seni

Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için

Âşık olmayan adem benzer yemişsiz ağaca.

Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır.

Aşık olmayan gönül misali taşa benzer.

Aşıklar ölmez.

Yaradılanı hoş gör. Yaradandan ötürü.

Bir avuç toprak biraz da suyum ben.

Bir ben var benden içeri.

Ete kemiğe büründüm. Yunus diye göründüm.

Ağlatırsa Mevlâ’m, yine güldürür.