Ahmet Kutsi Tecer, Sivas’ta Türk Halk edebiyatı, âşıklık geleneği ve halk bilimi açısından pek çok ilki gerçekleştirdi. Sivas Halkevi'nin başına geçti.

Çevrede Halk Odaları'nın açılmasına ön ayak oldu. Âşık Veysel’i keşfetti. Yüreklendirdi, yönlendirdi. Sonraki yıllarda ayağının bağını çözdü. Âşık Veysel’in hayatının bütün dönemlerinde önü açılan yolların başlangıcı Ahmet Kutsi Tecer oldu.

Âşık Veysel’i keşfetmesi kadar önemli olanı Muzaffer Sarısözen’in önünü açarak, Türk Halk Müziği’nin anıt adamı olmasına katkı sağlamasıydı.

Seksen altı yıl önceye gidelim. Yıl 1931’di. Ahmet Kutsi, Sivas’ta ilk iş “Halk Şairlerini Koruma Derneği”ni kurdu. Kurucular arasında Muzaffer Sarısözen ve Vehbi Cem Aşkun da bulunmaktaydı. Derneğin Başkanı Sivas Belediye Başkanı Hikmet Bey (Işık) getirilmişti. Aynı yıl üç gün süren Halk Şairleri Bayramı’nı düzenlediler. Bu etkinlik yurdumuzda ilk “Âşıklar Bayramı” oldu.

Kurdukları etkinlik komitesi, Şarkışla'nın Sivrialan Köyü'ne de uğramıştı. O yıllarda mahalli sanatçılar geniş kitleler önünde rahatlıkla çalıp söylemeye alışkın değillerdi. Komite Veysel'in evine de gelmişti. Veysel çekindi. Karısına evde olmadığını söyletti. Devletin adamlarının onu soruşturması, başına bir iş geleceği korkusunu uyandırdı. O hep çevre köylerde gezmekte, geçimini sağlamaktaydı. Gözü gönlü toktu. Çoğu köyde kendisine verilen üç beş kuruşu hayır işleri için bırakırdı. 1930’da Şarkışla’nın bir köyüyken, önce Gemerek’e, sonra Kayseri’nin Sarıoğlan ilçesine bağlanan Karaözü köyündeydi, Köyün ilkokulunun açılış töreninde çaldı çığırdı. Kendisine verilmek üzere toplanan parayı “Karaözü ilkmektebine benim katkım olsun” diyerek okul başöğretmeni Ahmet Temel Bey’e vermişti. (Hüseyin Öztürk, Dost Dost Dergisi Sayı 1 s. 4, 1993.) Bu davranışı eğitim camiasında takdirle karşılanmıştı. Veysel, çevrenin ısrarları karşısında bayrama katıldı.

Bayram 5 Kasım 1931 Günü başladı. Üç gün devam etti. Katılan on beş aşığın çoğu sazcı ve hikâyeci idi. Katılanlar arasında Âşık Veysel, Revani Suzani, Âşık Süleyman, Karslı Mehmet, Hikâyeci Ali Dayı, Âşık Müştak, Yarım Ali, Talibi, Yusuf, San'ati, Âşık Ali vardı. Bunların içinde Süleyman, Talibi, Revani, Suzani ve San'ati halk şairiydi. Hepsi de o zamana göre tanınmamış kimselerdi. (İbrahim Aslanoğlu, Sıvas Halk Şairleri Bayramı Sivas, 1965 - İbrahim Aslanoğlu, Âşık Veysel, Sivas 1964-1967.) Veysel henüz şiir söylemeye başlamamıştı. Bildiği türküleri, usta mallarını okuyordu. Söylediği türkülerin ilki Çamşıhılı Ali Ağa’dan öğrendiği Kul Abdal’ın “Takdirden gelene tedbir kılınmaz / Ne kılayım çare ben şimden geri / Yaram türlü türlü merhem bulunmaz / İstersen merhemi çal şimden geri” dizeleriyle başlayan deyişiydi. Sonra yanık sesiyle Ercişli Emrah’tan, Âşık Veli ve Karacaoğlan’dan türküler seslendirdi. Bir çağlayan gibi aktı. Dinleyenleri önüne kattı sürükledi. Herkes şaşırmıştı. Sivas’ın köylüğünde ipek böceği gibi için için kozasını örmekte olan böylesi bir kültürden Sivas’ın merkezinde oturan aydınların haberi yoktu. Ahmet Kutsi Tecer ve arkadaşlarının gayreti amacına ulaşmıştı.

Program sonrasında Veysel’e 10 lira verilmek istendi. Veysel oldukça yoksul olmasına karşın bu parayı kabul etmedi:

Siz bize değer verip buraya kadar çağırdınız. Asıl bizim size vermemiz gerekiyor,” dedi. Zorla eline 5 lira koymuşlardı.( Dr. Doğan Kaya, Âşık Veysel, Sivas 2004, s. 16.)

1931 yılında Kurtuluş Savaşı’ndan çıkmış bulunan Anadolu insanının yoksul durumunu, Âşık Veysel’in bu etkinlikle ilgili şu anısından öğrenmek mümkündü:

O gece bizim resmimizi de çektilerdi. Ama kıyafetimiz böyle değildi. Elimde uzun bir değnek, başımda eski bir Sivas şapkası, sırtımda köyde dokunan kara koyun yününden şal bir ceket, yine kara koyun yününden dokunmuş bir şal zıvga, ayağımızda şaldan dolak ve bizim dikmiş olduğumuz çarık vardı. O zaman köyde şaldan başka giyecek elbise yoktu. Kumaş nerede idi. İşte ütüsüz bir elbise ile çıktım sahneye... Elimde ise Zara’nın Girit köyünde yapılan meşe ağacından oyma bir sazım vardı.

Ben sazımı çok severdim. Hem ilk sazım, hem de elime iyiydi. Çok ufak olmasına nazaran iyi ses verirdi. Ayrıca perdelerini ustam Ali Ağa düzenlemişti. Hatta İbrahim’le beraber Colombia Plak şirketine Köroğlu, Karacaoğlan, Hacıbey, Çiçekler, Keklik gibi türküleri o sazımla okudum.” (Kutlu Özen, Âşık Veysel- Selâm Olsun Kucak Kucak, Dilek Matbaası Sivas 1998, s.24.)

İlk Halk Şairleri Bayramı etkinliği sırasında Veysel, her yönüyle dikkatleri çekti ve Ahmet Kutsi’nin sevgisini kazandı. Veysel’in dil ve ayağının bağını Tecer çözdü.