Bir önceki yazının devamıdır.

Bir önceki yazıda alt işveren seçiminde dikkat edilmesi gereken unsurlara değinmiş ve bu unsurları “güven, geçmiş, referans, istihdam gücü, teknik bilgi ve yeterlilik” şeklinde kabaca beş ayrı başlıkta ele alabileceğimizi iade ederek “güven, geçmiş ve referans” başlıklarını irdelemiştik. Bu yazıda ise diğer başlıklar olan “istihdam gücü ve teknik bilgi ve yeterlilik” konularını irdeleyeceğiz.

4- İstihdam Gücü

Hazır olmak ile hazırlanmak çok farklı kavramlardır. Bir alt işveren firmanın öncelikli görevi, istihdam sağlamak ve sürdürülebilir verimlilik arz etmektir. Bunu ise sözleşme konusu işe uygun sayı ve vasıflarda personel istihdam etmek, verimsiz personelleri verimliler ile değiştirmek ve ayrılan personellerin yerine derhâl yeni personeller temin etmek yolu ile gerçekleştirir. Bu işlemlerin sağlıklı yürütülebilmesi için alt işveren firmanın ciddi bir istihdam gücüne sahip olması gerekir. Bu istihdam gücü sayesinde istenilen sayı ve vasıflarda personel hızlıca temin edilebilir veya ek ihtiyaçlara hızlı çözümler geliştirilebilir. İstihdam gücü olmayan alt işveren firmaların personel temininde sıkıntılar yaşaması sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Bu durum personel sayısı, iş gücü vasfı ve kalitesi anlamında sıkıntı yaşanmasına ve doğal olarak verim düşüklüğüne neden olmaktadır. Bu nedenlerle, alt işveren firma seçiminde istihdam gücünün muhakkak göz önünde bulundurulması gerekir.

5- Teknik Bilgi ve Yeterlilik

Yapabilmek için bilmek gerekir. Alt işveren firmalar doğaları gereği insan kaynakları departmanları gibi çalışırlar. Alt işverenlerin en çok yaptıkları işlemler personel temini, giriş çıkış işlemleri ve personellerin çalıştıkları süre boyunca tüm hukuki işlemlerinin (izin, devamsızlık, vukuat, iş kazası, hafta tatili, yıllık izin, kıdem, ihbar, iş sağlığı ve güvenliği gibi) yürütülmesidir. Dolayısıyla alt işveren firmaların kadrolarında insan kaynakları, iş hukuku ve diğer (iş sağlığı, iş güvenliği, yönetim, denetim, planlama gibi) konularda uzman profesyoneller bulunmalıdır. Unutulmamalıdır ki; alt işverenin yaptığı her işlemden asıl işveren de müteselsilen sorumludur.

İş mahkemelerindeki dava dosyalarının ciddi bir kısmı alt işveren kaynaklıdır. Bu durumun birçok farklı nedeni vardır. Kötü niyetli alt işveren uygulamaları, mevzuata aykırı işbirlikleri, doğru yapılandırılmamış alt işverenlik iş modelleri, asıl iş yardımcı iş ayrımının yapılamaması, sağlıklı yürütülememiş asıl işveren alt işveren ilişkileri, alt işveren çalışanlarının haklarının ödenmemesi, alt işverenin iflası gibi onlarca farklı neden bu duruma sebebiyet verebilir. Sağlıklı bir alt işverenlik ilişkisinin ilk adımı ise doğru alt işveren seçimidir. Bu aşamada yapılan hataların telafisi oldukça zor hatta bazı durumlarda imkânsız olabilir.

Detaylarıyla irdelemeye çalıştığım gibi, alt işveren seçimi son derece önemli ve kritik bir konudur. Bu aşama özveriyle ele alınmalı, gerekli bilgi ve donanıma sahip bir ekip tarafından yürütülmelidir. Aksi halde sıradaki yazıya konu olmak kaçınılmaz olur. Yani alt işveren seçiminde sıklıkla yapılan hatalar konusuna.