Aşure günü Muharrem ayının 10. Günü, yani 28 Temmuz 2023’e denk geldi. Ancak, Muharrem’in sonuna, 16 Ağustos perşembe gününe kadar aşure dağıtımını sürdürebilirsiniz.

Bu yıl, ilk kez emektar öğretmenlerimizden Ümit Nefesoğlu’nun her yıl olduğu gibi pişirdiği aşureyi tatmıştım ki, bir başka komşumun paylaşımı geldi. Öğrendim ki, diğer komşularım aşure yapımını sıraya yaymışlar. İki hafta evden aşure eksik olmayacak. Allah’ın kabul etmesini ve ömürlerinin uzun olmasını diliyorum.

Önce iki kelimeden söz edelim. Aşera, aşura veya aşer sözcüğü Arapça on demek. Bizde öşür olarak bilinir. Hani cumhuriyet öncesinde halkın sırtında “Öşür Vergisi” vardı. Halk ürününün onda birini devlete verirdi. Muharrem ise hicri takvimin ilk ayıdır. İnanç dünyamızda kutsal, bolluk, gürlük, ongunluk yani bereket ayı olarak kabul görür. Bana göre Tanrı’nın bütün günleri önemli ve kutsaldır ama, din adamları içinde Muharrem ayının geçtiği ayetlerden, hadislerden söz ederler. Konuyu dağıtmayayım, sözün özü, Muharrem ayının onuncu gününün aşure günü olduğu.

İslam öncesine ilişkin inanışlarımızda, “On Muharrem”in, on peygambere değişik on ihsanın verildiği gün gün olarak kabul görmüş. Davranışlar veya davranış biçimleri, temalar, ritüeller yüzyıllardan günümüze uygulana gelmiş.

Nuh Peygamberin “On Muharrem”le ilgisi bilinir.: Öyküye göre:

Hz. Nuh halkını yıllarca Allah’a ibadet etmeye davet etti. Ancak onlar bu davete kulak tıkayıp Hz. Nuh ve ona uyanlarla alay ettiler. Sonunda Yüce Allah, Hz. Nuh’a bir gemi yapmasını emretti. İman edenler bu gemide toplandıktan sonra, yeryüzü büyük bir tufana tutuldu. Öyle ki müminlerle alay edenlerin hiçbiri kurtulamadı.

Tufanın bitmesi sırasında (inanışa göre on Muharrem günü) gemide az bir yiyecek kalmıştı. Kalan bütün yiyecekler toplanarak bir çorba pişirildi. Bu çorbanın adı aşure olarak anıldı. Diğer çorbaların aksine tatlı bir çorbaydı. Aşure günü, birçok yiyeceğin bir araya gelmesiyle oluşan bu çorbadan adı olarak kaldı.

Müslümanlekta Fecr Sûresinin ikinci âyeti olan "On geceye yemin olsun" anlatımını, aşura gününün Tanrı katındaki seçkinliğine yorumlanır. Peygamberimiz bir hadislerinde “Kim ailesine aşure günü cömert davranırsa Allah da ona senenin geri kalan günlerinde cömert davranır,” diye buyurur. Onun için 10 Muharrem’in ilâhî güzelliklerinden yararlanmak için günümüzü oruçla geçirir Tanrı’nın peygamberlerine ikramda bulunduğu gibi bize de ikramda bulunması için bol bol dua ederiz. Bu madalyonun bir yüzü. Diğer yüzü de şöyle:

Aşure günü, Sevgili Peygamberimizin torunu Hz. Hüseyin’in şehit olduğu gündü. Bugünde onun acısını yüreğimizde duyarak, içten sevgiyle saygıyla anarız. Zulmedenleri lanetleriz.

Alevilerde, Hüseyin'in Kerbela'daki acısı başta olmak üzere On iki İmamların acılarını anmak ve anlamak için Muharrem Matemi tutulur.

Diye biliriz ki, Muharrem yası, “Aşure geleneği” ile biter. Aşurede incir, badem, buğday ve benzerleri çiğ olarak tencereye girer, pişmiş olarak çıkar. Bu bize farklı insanların bir arada yaşamasını, uyum içinde bir araya gelmesini, çokluğun birlik olmasını anlatır.

Aşure tatlısı yaparak eşe, dosta, konu-komşuya sunmak gelenek ve göreneklerimizden. 10 Muharrem'den başlayarak köylerimizde, kentlerimizde aileler aşure sofralarında bir araya gelmekteler.

Aşure geleneği, yediden yetmişe bütün toplumumuzu birleştiren, kaynaştıran, dayanıştıran, iş birliğine olanak sağlayan bir güzellik. Bir tatlı ikramı gibi görünmekle birlikte, manevi duyguları paylaşmak ve barış, kardeşlik ruhu açısından önemli.

Cümlenin aşure hayrı, ikramı kabul ola. Nasibi olanlara afiyet olsun.