Dezenformasyon, günümüz dünyasının en önemli küresel sorunlarından –özellikle teknolojik manipülasyonun artmasıyla birlikte- biri haline geldi. Yanlış ve kasıtlı olarak yayılan bilgiler, bireylerin ve toplumların karar verme süreçlerini etkileyerek demokrasiyi, ekonomiyi ve sosyal barışı tehdit etmekte oldukça güçlü bir unsurdur. Bu nedenle, dezenformasyonla mücadele, ulusal ve uluslararası düzeyde kritik önem taşımaktadır.

Dezenformasyonla Mücadele Yöntemleri

Dezenformasyonla mücadelede birçok farklı yöntem kullanılmakla birlikte, toplumsal yapıya, siyasi sisteme ve hatta coğrafyaya göre de değişiklik gösterebilir. Elbette alınan tedbirler ve uygulamalara göre değerlendirildiğinde genel hatlarıyla bazı başlıklar belirlenebilir:

Dijital platformlarda içerik etiketleme ve düzeltici bilgi: Facebook, Instagram, Twitter ve TikTok gibi platformlarda kullanıcılar yanlış bilgi içeren gönderileri rapor edebilir ve bu gönderilere uyarı etiketleri eklenebilir. Ayrıca, platformlar tarafından doğru bilgiler ve düzeltmeler sunulabilir. Ancak bu uygulama ortamlarının kullanıcı sayıları, hızlı akış diyagramı ve sahte hesaplar düşünüldüğünde çok da kolay bir işlem olmadığı kesindir.

Medya okuryazarlığı eğitimi: İnsanların aldatıcı içerikleri tanımaları ve doğru bilgi kaynaklarını kullanmaları için eğitimler düzenlenebilir. Bu eğitimler, okullarda, sivil toplum kuruluşları tarafından ve çevrimiçi platformlarda verilebilir. Eğitimin temel olduğu ve günümüz sorunlarının bu yolla çözüleceği kesindir. O yüzden genel problem eğitim sistemlerinin geliştirilmesi ve etkin kullanılmasıdır diyebiliriz.

Bağımsız gerçek kontrol kuruluşları: Bu kuruluşlar, yanlış bilgileri doğrular ve doğru bilgileri yayar. Uluslararası Gerçekleri Kontrol Etme Ağı (IFCN) gibi uluslararası ağlar ve teyit.org, Doğruluk Payı gibi ulusal gerçek kontrol kuruluşları, doğrulama sistemleri açısından önemli bir rol oynamaktadır.

Yasal düzenlemeler: Avrupa Birliği'nin Dijital Hizmetler Yasası (DSA) gibi yasalar, platformları araştırmacılara veri sağlamaya ve yanlış bilgi içeren içerikleri kaldırmaya zorlamaktadır. Türkiye'de de bu konuda yasal düzenlemeler geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir. Bu, politik ve sosyal sistemlerin etkin şekilde uygulandığı ve denetlendiği durumlarda etkin çözüm sağlayabilecektir.

Türkiye'de Dezenformasyon Sorunu

Türkiye'de de dezenformasyon yaygın bir sorun olarak görülebilir. Özellikle siyasi ve sosyal konularda yanlı ve yanlış bilgiler sıklıkla dolaşmaktadır. Bu durum, halk arasında kutuplaşmaya ve toplumda gerginliğe yol açmaktadır. Bu sorunun çözümü adına 13 Ekim 2022'de TBMM'de kabul edilen, 18 Ekim 2022 tarihinde 31987 sayılı T.C. Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren, 7418 sayılı “Basın Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” halk arasında bilinen adıyla “Dezenformasyon Yasası” kamuoyunda tartışmalara neden olan kanun yürürlüğe girmiştir. Yasal düzenlemelerin dışında dezenformasyonla mücadelede çeşitli adımların atılması bu sorunun zaman içerisinde çözülmesinde önemli başlıklar olacaktır.

Özellikle genç nesillere medya okuryazarlığı eğitimi verilerek doğru bilgi kaynaklarını kullanmaları ve aldatıcı içerikleri tanımaları sağlanabilir. Milli Eğitim Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşları bu konuda aktif rol oynamalı, seçmeli Medya Okuryazarlığı dersi zorunlu hale getirilebilir ve üniversitelerdeki medya ve iletişim bölümlerinin önemi öne çıkarılabilir. Gerçek anlamda ifade özgürlüğü amaçlayan toplumlar için bağımsız gerçek kontrol kuruluşları, yanlış bilgileri doğrular ve doğru bilgileri yayar. Bu kuruluşların çalışmalarının desteklenmesi ve finansmanlarının sağlanması önemlidir.

Kurallara önem veren toplumlarda dezenformasyonun yayılmasını önlemek için yasal düzenlemeler yapılabilir. Bu düzenlemeler, platformları yanlış bilgi içeren içerikleri kaldırmaya ve sorumluluk almaya zorlayabilir. Ancak burada önemli olan sadece yasaları düzenlemek değil, düzenlenen yasalara adil ve eşit bir şekilde uyulmasıdır. Bununla birlikte sivil toplum kuruluşları ve medya, dezenformasyonla mücadelede önemli bir rol oynayabilir. Doğru bilgileri yaymak ve yanlış bilgileri teşhir etmek için çalışabilirler. Ancak tüm bunların yapılabilmesi için taraf olmamak, toplumun genelini ilişkin faydayı hedeflemek ve sermaye bağımsızlığına sahip olmak önemli olacaktır.

Dezenformasyonla mücadele, karmaşık ve sürekli gelişen bir sorundur. Bu soruna karşı mücadelede tek bir çözüm yolu yoktur. Farklı paydaşların (hükümetler, platformlar, sivil toplum kuruluşları, medya ve vatandaşlar) iş birliği içinde çalışması ve çeşitli yöntemleri kullanması gerekmektedir. Bu durum basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü kavramlarıyla birlikte değerlendirilmeli ve toplumsal refahın sağlanması hedeflenmelidir.

"Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır."  Mustafa Kemal Atatürk