Kıssadan hisse alınsın diye anlatılır: Topal karınca hacca niyet edip yola düşmüş. Gören gülmüş, alaya almışlar:
“Bre topal, , sen bu halinle oraya varabilir misin?”
Kendi ile alay edenlere topal karınca şu yanıtı vermiş:
“Varamazsam bile, o yolda ölürüm!” demiş…
İnandıkları, gönül verdikleri yola ölümüne çıkan öyle insanlar tanıdım ki, delicesine çabalarına rağmen, istedikleri yere ulaşamasalar da ulaşanlarla birlikte olmuştur. Onların gerçek makamını Allah bilir.
Günümüzde aşıklık denilen yolda dolanan kimselere Ali Fuat Cuma kimdir diye sorsam bilen olur mu?
Anlatmak istediğim gibi biriydi Ali Fuat Cuma. Her yıl Gülhane parkına Aşık Veysel’i anmaya gittiğimizde hepimizden önce Ali Fuat Cuma’nın gelmiş olduğunu görürdük. Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinin Karagöl köyündendi. Saz çalamazdı, irticalen şiir söylemeye kalkışınca heyecandan cezbeye tutulurdu. Aşık Veysel’i anlatırken söylediği iki mısra dilden dile dolaşmış bir deyim olmuştu:
“Gülhane Parkındayım
Her şeyin Farkındayım”
Yaşı altmış, yetmişi aşmış, gelenekten gelmiş Âşıklarımız bilir, tanırlar ama, yani nesil bilmez. Bugün aklıma geldi. İçim “cızz!” etti.
Bu “gelimli gidimli, sonu ölümlü dünya”da bir Âşık Kemalî Bülbül vardı. Zayıf, sessiz, kanaatkâr hali gözlerimin önünde. Küçük eski çantasından son kitabını çıkarıp bana veriyor gibi…
“Aşık Kemalî Bülbül’ün asıl adı Kemal Bülbül’dü. Samsun’un Kavak ilçesinin Kozansıkı köyünde 1928 yılında doğmuştu. Asıl adı Kemal Bülbül’dü. 1939 depreminde babasını kaybettiğinde on bir yaşındaydı. O yaşlarda köye gelip giden âşıkları dinleye dinleye, âşıklık denen yola düştü. On sekiz yaşındayken şiirlerini “Kırık Sesler” adında bir kitapta yayınlamıştı.
Kemalî Bülbül’ü yetmişli yıllardan itibaren tanıdım. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde, çeşitli adlarla düzenlediğimiz “Aşıklar Bayram”ları veya festivallerine katılırdı. Saz çalamazdı. Şiirlerini okurdu. Kendini âşıklar arasına kabul ettirirdi.
Samsun’da birkaç kez gazete çıkarma sevdasına düştü. Peş peşe şiir kitapları yayınladı. Halk Ozanlarını Tanıtma ve Eserlerini Yaşatma Derneği kurucuları arasında yer aldı.
“….
Ölürsem ağlayan olur mu bilmem;
Fırsat elimdeyken kendim ağlayım.
Belki de kabrime uğrayan olmaz;
Tutarken el ayak kendim ağlayım.
…….”
23 Eylül 2012’de 84 yaşında vefat etti. Son şiirlerinden biri şöyleydi:
Gözümle gönlümle arası açık
Kavgaya dönerse vay halime vay
Dünya geniş olmuş kabir daracık
Kandilim sönerse vay halime vay
Gözler bedenimde gönül de bende
Birisi yaşarken biri ölende
Ömrümün çilesi benden de önde
Gün günü yenerse vay halime vay
Dağı dev mi deldi Ferhat değil de
Piri kim uçurdu kanat değil de
Kaybolan insan mı sanat değil de
Can kuşum tünerse vay halime vay
Halıdan yumuşak gelir teneşir
Kimi ağlaşır kimi söyleşir
Kemali Bülbül’ü dört kişi taşır
Kurtulmak hünerse vay halime vay
Aşık Kemali Bülbül´ün gül dikenli yolunu anlatan “Samsunlu Âşık Kemalî Bülbül Hayatı Sanatı Şiirleri“ adlı Doç Dr. Şahin Köktürk tarafından hazırlanan hacimli kitap, 2011’de İlkadım Belediyesi´nce yayınlanmıştı.
Milli, felsefi, insan ve yurt sevgisini anlatan şiirleri ve taşlamalarıyla tanındı. Bunlardan birinde:
“Âşık Kemâlî’yim millîyim millî / Sözümü konuşmam çapraşık dilli” demişti.
Aşık Veysel’den Necip Fazıla kadar pek çok şairin izini bulabileceğimiz bir şiiri şöyleydi:
Bana alkış tutup mağrur etmeyin
Aslım topraktandır, toprak olacak.
Ölünce bedeni umur etmeyin
Aslım topraktandır, toprak olacak.
Çekilen besmele asıl sermâyem
Anama babama evlâtlık pâyem
İnsanlığa hizmet gayretim gâyem
Aslım topraktandır, toprak olacak.
Cenâb-ı Allah’ın emriyle geldim
O’nun varlığıyla kalktım yüceldim
Eskiden genç idim, şimdi kocaldım
Aslım topraktandır, toprak olacak
……….
Âşık Kemâlî’yim, Samsun’dur ilim
Kavak’ta büyüdüm ilde değilim.
Doğduğum köyedir kabir meyilim
Aslım topraktandır toprak olacak