Yalnız bireyin dünyasındaki buruk, içedönük, karamsar ve kırgın duygularını yansıtan bu şiirin şairi, Cevdet Kudret… Solok olan soyadını çoğu kimseler bilmez.
Cevdet Kudret’i 1992 yılının 10 Temmuzunda kaybettik. Aradan yirmi üç yıl geçmiş. Kısa da olsa onunla ilgili bilgiler vermek istiyorum:
7 Şubat 1907’de İstanbul'da doğdu. Birinci Dünya Savaşı’nda babası öldüğü için annesi okutuldu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Bir süre Kayseri ve Ankara Atatürk liselerinde ve Ankara Devlet Konservatuvarı’nda edebiyat öğretmenliği yaptı. Türkiye Ansiklopedisi bürosunda edebiyat sekreteri olarak çalıştı. Türk Dil Kurumu'nda, Bilgi Yayınevi'nde görev aldı. Edebiyat ders kitapları yazdı. Öğretim görevlisi olarak girdiği Siyasal Bilgiler Basın ve Yayın Yüksek Okulu'ndan emekli oldu.
Cevdet Kudret yazın hayatına 1927’de Servet-i Fünun dergisinde başlamıştı. “Yedi Meşaleci”lerden biri oldu. 1928’de grubun ortak kitabı olan Yedi Meşale’de ve aynı yıl yayınlanan Birinci Perde adlı kitabında yer alan şiirlerinde, topluluktan kaçan, yalnız başına kalmayı seven kişilerin ruh dünyasını yansıtan şiirleriyle tanındı. Cevdet Kudret’in “Dilek”i bir zamanlar benim de dileğimdi:
Bir küçük, bir küçücük evim olsa;
İçinde bir küçük, bir küçücük halım olsa;
Bütün bunlar benim öz malım olsa.
Masam, mürekkebim, etajerim,
Penceresinde benim perdelerim,
Etajerinde kitaplarım olsa.
Bir ufak, bir minicik evim olsa;
İçinde bir kadın, beni parasız pulsuz seven bir kadın
Bu kadın karım olsa!
Nerde, hangi şehirde olursa olsun,
Bir küçük, bir küçücük evim bulunsun,
Bir ufacık halım olsun yeter,
Yeter de artar bile!
Nerde, hangi şehirde olursa olsun,
Etajerim, kitaplarım olsun,
Beni parasız pulsuz seven karım olsun yeter,
Yeter de artar bile!
Cevdet Kudret oyunlar da yazdı. ‘Abdurrahman Nisâri’ ve ‘Suat Hizarcı’ gibi takma adlar kullandı. Edebiyat tarihimizin önemli adları ve yapıtları üzerine tanıtma ve el kitapları, ders kitapları hazırladı. 1945’te hazırladığı Türk Hikâye ve Roman Antolojisi’ni sonradan Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman adıyla genişletti. Tarihçeleri ve açıklamaları ile 35 Karagöz oyununu topladı.
Dilleri Var Bizim Dile Benzemez, Bir Bakıma, Benim Oğlum Bina Okur, Kalemin Ucu gibi deneme kitaplarında edebiyat ve Türk diliyle ilgili çeşitli konular üzerine düşüncelerini aktardığı yazılarını topladı.
Cevdet Kudret’e Ortaoyunu kitabı için Türk Dil Kurumu Bilim Ödülü (1974), Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman kitabı için Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü (1991) verildi. Ayrıca, Dil Derneği Türk Dili Onur Ödülü (1989) ile Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü’ne (1992) lâyık görüldü.
1974 –1986 yılları arasında Bodrum’da yaşayan yazar daha sonra yaşamını İstanbul’da sürdürdü.
Cevdet Kudret eserleriyle olduğu kadar, adına konulan ödüllerle de edebiyatımıza hizmet etmeyi sürdürüyor.
Kuşkusuz mükemmel ama tema açısından pek seveceğinizi sanmadığım bir şiir aktarayım. Şiirin başlığı: “On Ölüm Şarkısı”
“Rüzgâr değmez oldu artık yüzüme,
Gün ışığı kapıma boş yere gelir;
Kötü bir düş gibi dolar gözüme,
Bu toprak bana dağ, size tepedir!
Toprak yukarda, gül, aşağıda yılan!
Elimde kelepçe, gözümde burgu!
Toprak, kemiğimden etimi soyan
Hırsız, kanlı katil, kefen soyucu!
Bütün uzuvlarım bana darılmış,
Kulağım unutmuş artık sesimi;
Hepsi ayrı ayrı hayale dalmış,
Bu omuz, bu ayak bu el benim mi?
Girdiğim çukurdan iki facia:
Burda karınca dev, insan noktadır;
Toprağın altında bir zaman daha,
Tırnaklar ve saçlar uzamaktadır!
Ölüler, ölüler, koşun imdada!
Ölüler, sizin en yoksulunuzum!
Ölüler, koşun ki öbür dünyada
Topraktan bir sema ile mahpusum!
Yağmur çisil çisil üstüme yağar.
Tabiat kardeşim yasıma ortak;
Şehrin üzerinde uçan bulutlar
Serviler ucunda sallanan bayrak.