Körfez ülkelerinin Çin ile ortaklaşa aldığı kararlar ve işbirliği ABD’yi rahatsız ediyor. Ancak, Çin engel tanımıyor. Amerika’dan gelen tepkilere de meydan okuyor.
Petrol zengini körfez ülkeleri, ABD ile uzun süredir devam eden güvenlik ortaklıklarının geleceğine ilişkin kaygıları artarken Çin ile bağlarını derinleştiriyor.
Başkan Şi Cingping’in Riyad’daki ilk Çin-Körfez zirvesine katılmasından yedi ay sonra, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ile Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler arasındaki ekonomik ilişkiler Pekin’in baskın olduğu ham petrol alımlarının çok ötesine geçmeye başladı.
Bloomberg tarafından derlenen verilere göre, Körfez şirketlerinin Çin’deki satın almalarının ve yatırımlarının değeri yıllık bazda yüzde binden fazla artarak 5,3 milyar dolara ulaştı. Verilere göre, bu yıl bu tür anlaşmaların sayısı bakımından şimdiye kadarki en yoğun yıl olma eşiğinde.
Suudi yetkililer Çin’i, Veliaht Prens Muhammed bin Salman’ın multi-trilyon dolarlık ekonomik ve sosyal dönüşüm planı olan Vizyon 2030 için vazgeçilmez bir ortak olarak tanımlıyor ve Çin’in, Suudi Arabistan'ın Ürdün ve Mısır sınırlarına yakın olan Tebuk bölgesinin 26 bin 500 metre karesini kapsayacak Neom projesi için bir dizi anlaşmalar yaptığını belirtiyor.
Diğer bir yandan Çin’in Suudi Arabistan’la olan ilişkileri ekonomik ilişkilerin dışında da gelişiyor. Xi, İran ile Suudi Arabistan arasındaki müzakerelerde arabuluculuk yapmayı teklif ederek mart ayında Pekin’de imzalanan ezeli rakipler arasındaki bağları yeniden tesis eden önemli bir anlaşmada rol oynadı.
ABD, Çin’in Orta Doğu’da artan etkisinin uzun vadede Amerikan çıkarlarına etki edebileceğinden endişeleniyor.
ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı General Michael Erik Kurilla, son kongre konuşmasında ABD’nin Körfez ülkelerinin baskın askeri ortağı olmaya devam etmesine karşın Çin’in bunu baltalamak için çabaları olduğu konusunda uyardı ve Pekin’in bölgeye ticaret ve askeri satışlarında bir sıçrama yaşandığına işaret etti.
Kurilla, bölgedeki Çin askeri satışlarının son on yılda ABD satışlarındaki yüzde 30’luk düşüşe kıyasla yüzde 80 arttığını söyledi.
Bahreyn merkezli Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olan ve kıdemli Körfez yetkilileriyle düzenli olarak bir araya gelen Hasan Alhasan, Orta Doğu’da ABD’ye yönelik memnuniyetsizliğin arttığını söyledi.
Alhasan, Körfez’de dış politikların ekonomik gündemlere göre yeniden belirlendiğini ifade ederek, “Ulusal ekonomik vizyonlarına hizmet edecek ilişkilere öncelik verecekler” dedi.
Diğer bir yandan Körfez yetkilileri ise, Çin’e yönelik hamlelerinin amacının ana ortakları olarak Washington’u Pekin’le değiştirmek olmadığını, ancak daha geniş bir küresel ittifaklar seti istediklerini söylüyorlar.
Başta petrol olmak üzere ticaret, Çin ile Körfez arasındaki ilişkinin anahtarı olmaya devam ediyor.
Suudi Arabistan ile Çin arasındaki iki yönlü ticari akış, otuz yıl önceki 834 milyon dolardan geçen yıl 117 milyar dolara yükseldi. Bloomberg tarafından derlenen verilere göre, BAE-Çin ikili ticareti 1992’de 1,15 milyar iken 2022’de neredeyse yüz kat artarak 107 milyar dolara ulaştı.
BAE yaptığı açıklamada, diğer önemli ekonomik ortaklarda olduğu gibi Çin ile ticaretin artmaya devam etmesini beklediğini söyledi.
Körfez ülkeleri ve Çin arasındaki ticari bağlar artarken enerji anlaşmaları da derinleşiyor. Son büyük anlaşma ise, Suudi Arabistan’ın enerji şirketi Aramco’nun Çinli Rongsheng Petrochemical’ın yüzde 10 hissesini 3,6 milyar dolar karşılığında satın almasıyla gerçekleşti.
Körfez ülkeleri ile Çin arasındaki bağlar genişlerken ABD ile yaşanan bazı gerilimler sonucunda ABD’ye görüşmeler askıya alındı.
2021’de BAE, ABD’nin Çinli Huawei’in telekomünikasyon ağından çıkarılması talebi de dahil olmak üzere bazı koşullarını reddettikten sonra F-35 uçağı ve diğer silahları staın almak için yapılan 23 milyar dolarlık anlaşma görüşmelerini askıya aldı.
BAE, daha sonra Çin’in L15 hafif saldırı ve savaş eğitim uçağı satın aldı.
Üst düzey bir Suudi yetkili ise, ülkesinin ABD’yi güvenilir bir güvenlik ortağı olarak görmediği için bölgedeki diğer ülkelerle gerilimi azaltma ve birlikte çalışacak başka ortaklar bulma ihtiyacı gördüğünü söyledi