Lozan Barış Antlaşması 24 Temmuz 1923 günü imzalandı. 24 Temmuz, ülkemizin düşman işgalinden kurtulduğu ve tüm dünyanın Türkiye’nin bağımsızlığını tanıdığı tarihi bir gün…
Türk tarihi için bu kadar öneme sahip olan Lozan Barış Antlaşması maalesef bazı kesimler tarafından kabullenilemiyor.
Tarihçiyim diye ortaya çıkıp, “Keşke Yunan kazansaydı” diyecek kadar ileri giden Kadir Mısıroğlu’nun Lozan Antlaşması’nın gizli maddeleri olduğu iddiası, bazı kesimler tarafından Allah’ın emri gibi doğru kabul ediliyor.
Onlarca devletin imza attığı antlaşmanın gizli maddelerini acaba kim saklıyor!
Gizli maddeleri olduğu yıllardır yazılıp çiziliyor da hangi maddelerin gizli olduğu ne hikmetse söylenmiyor, dile getirilmiyor.
Ülkemizi bölüp parçalayan Sevr Antlaşması’na ve ülkemizin işgal edilmesine ses çıkarmayanların, daha da beteri Sevr Antlaşması’na imza atanları neredeyse kahraman görenlerin Lozan Antlaşması’na tepki göstermeleri normal olsa gerek.
Ayasofya, cami olarak açılırken bile “Lozan Antlaşması’nın ilk gediğini açtık” diye sevinenlerin gerçek niyetlerinin ne olduğunu herkes çok iyi biliyor.
Lozan Antlaşması’nın başarısını gölgelemek isteyenler tarihi gerçekleri de saptırıyor.
Osmanlı’nın çöküş sürecinde olduğunu unutup Fatih’in Kanuni’nin o muhteşem ve parlak dönemlerinde sanıyorlar…
1683 Viyana yenilgisinden sonra Kurtuluş Savaşı’na kadar girdiği tüm savaşları kaybeden bir Osmanlı vardı…
Batıda düşmanların İstanbul Yeşilköy’e kadar dayandığını, Doğu’da Kars ve Ardahan’ın bile elden gittiğini, Vahdettin’in sadrazamı Damat Ferit’in Sevr Antlaşması’nı imzaladığını hiç akıllarına getirmezler…
Belki de asıl hazmedemedikleri Sevr Antlaşması’nın Lozan Antlaşması ile yırtılıp atılmasıdır…
Lozan, Türk’ün bağımsızlığının tescillendiği, başka bir ifade ile Türklerin sigortasıdır. Lozan’a karşı çıkanlar özde Türk’ün bağımsızlığına karşı çıkıyor.
Lozan’ı akıllarınca ihanet görenler ve Lozan’da ilk gediği açtık diye sevinenler; kimlere hizmet ettiklerini iyi düşünsünler…
Türk’ün bağımsızlığını hazmedemeyenlerin Lozan’a karşı çıkmasını yadırgamamak lazım.
*****
12 Adalar ve Lozan
Türk Tarih Kurumu eski başkanlarından Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, 12 Adalar ve Lozan Antlaşması gerçeğini anlattı. Prof. Dr. Halaçoğlu’nun bilgilendirmesi şöyle:
Osmanlı Devleti, bugün 12 Adalar olarak bilinen adaları 1912’de Uşi Antlaşması ile İtalya'ya bırakıyor, fakat geçici olarak. Antlaşma şartlarına uyulduğu takdirde adalar tekrar Osmanlı Devletine geri verilecek. Fakat şartlara uyum sağlanmıyor. Bu yüzden 3 yıl sonra yani 1915’te Londra’da bu konu gündeme geliyor ve Londra Paktı denilen antlaşmada bu adaların tamamı İtalya’ya bırakılıyor. Bakınız itiraz eden hiçbir padişah yok. Hiç sultan yok.
Adaları İtalya’ya bırakmakla kalmıyorlar, aynı sene bir de Çanakkale Boğazına dayanıyorlar ve Çanakkale Savaşını yapıyoruz. Yani 12 Adalar önce Uşi’de, sonra da 1915 Londra’da İtalya’ya verilmiştir.
Osmanlı temsilcilerinden biri Rumbeyoğlu Fahreddin Bey’dir. Bu adam kim mi? Türk milleti bir milli mücadele verirken, Kuvayı Milliye’yi kurmuşken, bu adam Kuvayı Milliye’nin karşısına Damat Ferit’in kurduğu Kuvayı İnzibatiye ile çıkan adamdır ve Yunan ordusunun yanında olmuştur. Savaş kazanılınca sürgün edilenlerin arasında yer almıştır. 12 Adaları İtalya’ya bırakan heyetin içinde bu adam vardı.
Şimdi asıl olaya gelelim...
Uşi Antlaşmasının ismini aldığı Uşi, Lozan şehrinin bir semtidir. Bu yüzden 1912’de imzalanmış olan Uşi Antlaşması, İtalyan tarihinde Lozan Antlaşması olarak geçer. Fakat bizim bildiğimiz yani 1923’te imzalanan Lozan Barışı ile birbirine karıştırılmasın diye bu antlaşmaya Uşi denmiştir.
Sahte kiralık tarihçiler, bu durumdan faydalanıyor ve 12 Adaların Lozan Antlaşmasında gittiğini söylüyorlar. Halbuki o Lozan başka, bu Lozan başka. Ne yazık ki bunu bütün millete yutturdular ve böylece milletimizi Lozan barışına düşman ettiler.
Bizim bildiğimiz Lozan Antlaşmasında ise bilakis Ege’de birçok ada Türkiye’ye geçmiştir. Türkiye’ye Lozan Antlaşması ile geçen bu adalar ise son 10 yılda Yunanistan’a bırakılmıştır. Bugün Yunan papazların mangal yaptığı Ege adaları, uluslararası antlaşmaya göre halen daha Türklerindir.
*****
TEBESSÜM
Politik amaç
Hiçbir politik hırsı olmayan bir adam, seçimlerde aniden aday olur. Tanıdıkları merak edip sorarlar:
- Her şey aklımıza gelirdi de senin bir gün politikaya gireceğini düşünemezdik. Niçin politikaya girdin?
Adam açıklar:
- Benim amacım politika yapmak değil ki! Soyum sopum hakkında yeterli bilgiye sahip değilim, merak da ediyorum. Seçimlere kadar nasıl olsa rakiplerim gerekli araştırmayı yaparlar, ben de geçmişimi öğrenmiş olurum.
*****
GÜNÜN SÖZÜ
Türkler öldürülebilir, fakat yenilgiye uğratılamazlar.
Napeleon