Türkiye mültecilerin işgali altında…
Sınır kapıları yolgeçen hanından beter, neredeyse hiçbir kontrol yok, giren çıkan belli değil.
Ülkemizde hangi milletten kaç yabancının yaşadığını bilen de yok.
Resmi rakamlar gerçeği yansıtmadığı gibi bütün yabancıların kaydı ne yazık ki tutulmuyor.
Toplumda büyük çoğunluk yabancıların işgaline karşı ciddi tedbir alınmasını istiyor.
Hatta işgalin son verilmesini, kontrolsüz giriş yapan ve izinsiz ülkemizde bulunan yabancıların hemen gönderilmesini umuyor, bekliyor.
Yabancıların gönderilmesine ilişkin hiçbir hazırlık olmadığı da malum…
Ne yazık ki, toplumun belli bir kesimi yabancıların gitmesini istemiyor, hatta gönderilmesini isteyenlere de karşı çıkıyor.
Sosyal medyada dolaşan bir video bu gerçeği gün gibi yüzümüze vurdu.
Belki video espri amaçlı çekildi ama toplumun bir kesiminin bu kafada olduğu anlaşılıyor.
Videoda bir sanayi esnafının, “Afganları gönderirseniz böyle olur. 4 bin liraya çalıştıracak eleman bulamıyorum” demesi karanlık zihniyeti açığa çıkardı.
Afganistanlı, Pakistanlı, Suriyeli, bilmem nereli olursa olsun, herkes insan. Herkesin insanca yaşama hakkı var.
Türkiye’ye usulsüz gelmişler ve istedikleri gibi at koşturuyorlarsa, hatta kaçak çalışıyor ve çalıştırılıyorlarsa, en büyük kabahat onlara izin verenlerde…
Ancak fırsat buldum kaçak eleman çalıştırıyorum diye insanları köle gibi kullanmak hangi vicdana sığar?
Türk olsun, Suriyeli olsun, Afganlı olsun eğer çalıştırılıyorsa hak ettikleri ücreti de zamanında vermek insanlık görevidir.
İnsanları köle gibi çalıştırmak, zor durumda olanları sömürmek ve vicdansızca davranmak insanlık suçudur…
Ülkemizde yabancıların işgali dışında diğer bir sıkıntımız, bu işgalden nemalanan bir kesimin olmasıdır…
Asgari ücret 11 bin 400 lira ama kaçakları bulabilirse 4 bin liraya kayıt dışı çalıştıracak…
8 saatlik mesai var ama kaçak Suriyeli bulduğunda en ağır işte 14-15 saat koşturacak.
Nasılsa kaçak itiraz edemez diye düşünüyorlar.
Türkler olunca bu kadar düşük ücrete çalışmıyor, hakkını istiyor, sömürüye karşı çıkıyor…
Kaçaklar, insanları sömürmek isteyenler için altın fırsat oluyor!
Yabancıların ülkemizde kalmasını savunanlar sadece kaçak işçi çalıştıranlar değil.
Evi var kiraya verecek; ahır gibi yerden 15 bin lira kira istiyor.
Hiçbir Türk aile böyle yeri kiralamıyor. Suriyelilere, Afganlara ahır gibi evi kiralıyor. Üç kişinin yaşayabileceği yere 15-20 kişi yerleşiyor. Türklerin ödemediği 15 bin lira kirayı istif halinde yaşayan yabancılar ödüyor.
O ev sahibi Afganların gitmesini, Suriyelilerin defedilmesini ister mi?
Ülke elden gidiyor, nüfus yapımız bozuluyor, fiili bir işgal var; umursamıyorlar ki…
Ben sadece parama bakarım diyen ve hiçbir kural tanımayan ahlâksız zihniyet ne yazık ki karabasan gibi üstümüze çöktü…
Sadece cebimizi değil, biraz da geleceğimizi düşünsek sorunlar daha rahat çözülecek.
En vahşi mahlûk
Ünlü Matador Torero Alvaro Munera’nın kariyerinin bitişinin ve matadorluğu bırakışının hikayesi…
Fotoğraftaki “Matador Alvaro Munera” bu dövüşten kısa süre sonra kariyerine son verme kararı aldı. Fotoğraftaki gösterinin son anlarına doğru gücünü yitiren, başı dönen ve nefesi tükenen Alvaro, arenanın köşesine yıkıldı, hareketsizce kaldı.
Boğanın yaklaştığını görünce kendisi için korkulu sonun yaklaştığını tüm bedeninde hissetti. Ancak boğa ona hiçbir şey yapmadı. Savunma yapmayan adama karşı boğa öylece durdu ve ona bakarak bağırdı! Yarıştan sonra matador açıklamasında şöyle dedi:
“Boğa gözümün içine bakarak bağırdı, sadece bağırdı… Sırtına kılıçlar batırdığım hayvan bana zarar vermedi, istese beni oracıkta öldürebilirdi fakat sadece gözlerime bakıp bağırdı. Sanki haykırıyordu… Her hayvanda olduğu gibi onun gözlerinde de masumluk vardı. Ona neden bunu yaptığımı soruyordu sanki… Korkum, utanca dönüşmeye başlamıştı. Benim ona yaptığım gibi, bana savunmasızken zarar vermeyi tercih etmedi. O an yüreğimde adaletin hıçkırarak ağladığını işittim… Kendimi o gün dünyanın en vahşi mahlûku gibi hissettim.”
Bu gösteriden kısa süre sonra Munera boğa güreşlerini ve matadorluğu bıraktı. Boğa güreşi gösterilerinin sona erdirilmesi için kampanyalar yürüten topluluklara destek vermeye başladı. (Alıntıdır)
***
TEBESSÜM
Kurşun
Avcılar bir gün oturmuş hepsi atıp tutuyor. Ben şöyle vurdum, böyle tuttum diye... Temel de başlamış anlatmaya:
- Bir gün ormanda avlanıyorum. Bir baktım karşımda ayı… Hemen tüfeği doğrulttum, bir sıktım yok… Ne oluyor buna, herhalde tutukluk yaptı dedim. Namlunun içine baktım, gördüm ki kurşun geliyor, hemen çevirdim, ayıya vurdum.
****
GÜNÜN SÖZÜ
İki yüzlü insanın dilinde tat, kalbinde fesat gizlidir.
Hz. Ali (RA)