Yunus Emre’den yola çıkıp, sıkça kullanılırız: “O da yalan, bu da yalan, var sen de oyalan.” En çok sanat camiasının yaldızına kendini kaptıranlar için geçerli olsa gerek. Dün size, Ali Fuat Cuma ve Aşık Kemalî Bülbül’den söz etmiştim. On yıl kadar önceydi.

“Menfur” diye tanımladıkları bir hastalığın tedavisinin son aşamalarındaydım. Aynı rahatsızlıktan benimle birlikte tedaviye başlayan yakın arkadaşım şair yazar Saadettin Kaplan aramızdan ebediyete göçmüştü. Her şeye rağmen programlara devam ediyordum. Moralim yüksekti, yaşama sevinci içindeydim. Pera Palas otelinde başlayan ve diğer sanat mahfillerinden devam eden sevdiğim kardeşlerden Münire Aksaray da bu hastalığa henüz yakalanmış ve kemoterapi, radyoterapi işlemlerine başlamak üzereydi. Beni arıyor, deneyimlerimi öğrenip, merakını gidermeye, korkusunu gidermeye çalışıyordu.  Aşamaları çok kolay ve acı vermez gibi anlatıp moral vermeye, gayret ediyordum.  

Münire, ünlü bir hukukçunun bürosunda asistanlık yapardı. Kalp vakfıyla da ilgilenir, arkadaşlara yardımcı olurdu. Pera Palas etkinlikleri bir anlamda onun için şiir okulu olmuştu. İlk şiir kitabını hatırlıyorum. “Aymelek” adını taşıyordu.  Münire sonraları Fatma Onurla birlikte güfte yazarlığına ağırlık verdi. Başarılı oldu. Ünlendi, tanındı, programlara katıldı. Konserlerde şarkıları okunuyor, Televizyon ve radyolardan özel davetler alıyordu. Fatma Onur gibi çevresinden kopan ve çevresini unutanlardan olmadı. Yine aynı Münire’ydi. Yardım istenmeyi beklemez, durumdan vazife çıkarırcasına kendiliğinden bulunduğu ortamlara katkılar sunardı. Hep sanat hayatıyla iç içe yaşadı. Çeşitli şiir ve musiki programlarını başarı ile sundu.

Bestelenen güftelerinin sayısı altmışı geçmişti. Hepsi TRT repertuvarındaydı. Emel Sayın, İnci Çayırlı, Serap Mutlu Akbulut ve Ümit Besen, Pınar Köksalın gibi çok sayıda sanatçının albümlerinde şarkıları yer almakta, Katıldığı yarışmalardan ödül almaktaydı. En çok güftelerini besteleyenler arasında TRT Kökenli İlgün Soysev, Bilge Özgen, Necip Gülses, Hasan Esen, Rüştü Eriç, Amir Ateş, Gündoğdu Duran gibi değerli sanatçılar bulunuyordu.

Yüzlerce şiirinin bir bölümü sözünü ettiğim gibi 2000 yılında Aymelek’te yer almıştı. Bestelenenlerin ağırlıklı olduğu şiirler ise, ”Aşkperver” adını verdiği kitapta toplamıştı. Kitabı alınca, gazetedeki yazıma şu notu düşmüştüm:

“Günümüz genç şair ve güfte yazarlarından Münire Aksaray’ın ikinci şiir kitabı “Aşk-perver” adıyla yayınlandı. Aksaray’ın ilk şiir kitabı “Aymelek” 2000 yılında yayınlanmıştı.. TRT repertuarında sözlerini yazdığı şarkıları bulunan Münire Aksaray birçok şiir etkinliğinin, ayrıca radyo ve televizyonlarda şiir ve musikinin buluştuğu programların düzenleyicisi.

Münire Aksaray “Ne varsa gelecek veya bizden gidecek, Aşkperver gönüllerde hep güzel izler bıraksın,” diyor. Kitabına “Aşkperver” adını vermesinin nedeni bu olsa gerek.  Aynı adı taşıyan şiirinin ilk dörtlüğü şöyle:

“Azad etsem aşkperver mahzun garip gönlümü / Eksiltir her günümü, içimdeki bu hicran / Alıp gitseler bir gün, yaşadığım ömrümü / Hasretin eyler inan, harap gönlümü viran.”

Ve acı haberi 22 Haziran 2014 akşamı öğrenmiştim. 4 Haziran 2014 Çarşamba günü Üsküdar Selimiye Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından  Karacaahmet Mezarlığında toprağa verildi.

İlk şiir kitabı Aymelek’e adını veren şiiri sizlere aktarmak istedim:

Yüreğinde sevgilerin örgüsü

Gökyüzünde gözlerinin türküsü

Susar sensiz ezgilerin öyküsü

Sen güzeller güzeliydin aymelek

 

Şefkatinle nur yağardı dallara

Her çiceğin emeliydin aymelek

Sevmeyenler böyle düşmez yollara

Sen güzeller güzeliydin aymelek

 

Peşinde her rüzgâr koşar dururdu

Çiçek büyür yaprak yaşar dururdu

Pınar coşar ırmak taşar dururdu

Sen güzeller güzeliydin aymelek

 

Şen gülüşün dans ederdi baharda

Edan işven raks ederdi sularda

Göz süzüşün kaldı hangi diyarda

Sen güzeller güzeliydin aymelek

 

Kalemimden kalbe düşen her satır

Sana gider gelir seni anlatır

Sende gittin dinlemedin hal hatır

Sen güzeller güzeliydin aymelek