Paskalya Adası, 1967 yılında ilk yolcu uçağının bu adaya inmesinden beri, önemli turistik bir yer haline gelmiştir. Bugün de adaya Şili’den 5 saatlik bir uçuşla ya da Tahiti’den ulaşılır. Santiago’dan haftanın belli günleri ülkenin resmi havayolu şirketi LAN Chile sefer düzenler.
Adanın limanı küçük olduğundan buraya düzenli bir feribot seferi yapılmaz. Ada halkının ağırlıklı geçim kaynağı turizmdir. Gelen turistler buradaki pansiyonlarda ya da 3 yıldızlı otellerde konaklarlar.
Moailer; Büyük Okyanus’ta, Şili’nin 3600 km batısındaki Paskalya Adası’nda yapılan yekpare taş figürlerdir. Toplam 887 Moai heykeli vardır. En uzun Moai‘ye Paro deniyor.
Yeryüzünde hiçbir yer, diğer yerleşim bölgelerine Paskalya Adası kadar uzak değildir. Güney Amerika, doğuda 4300 mil, Tahiti ise, batıda 2300 mil uzaklıktadır. Bununla birlikte, gelişmiş teknolojiye sahip uygarlıklardan görünürde tecrit olmasına rağmen ada halkı, her nasılsa birçoğu üç katlı bir binadan yüksek, insan biçiminde yüzlerce dev yekpare heykeller yontmuştu. Sonra, her nasılsa bu ‘moai‘yi adanın bir ucuna taşımış, birçoğunu taş platformların üzerine dikmiş ve dev kırmızı taş blokları üstlerine oturtarak işlerini tamamlamışlardı.
Hollandalı kaşif Jacob Roggeveen, adaları bulduğu 1722 Paskalya Pazarında (adanın adı buradan türemişti), heykeller hala yerlerinde duruyorlardı. Roggeveen not defterine şöyle yazmıştı: “ilkin bu taş heykeller hepimizi çok şaşırttı; çünkü bu insanların, tam dokuz metre yüksekliğinde ve aynı oranlarda kalın bu heykelleri nasıl dikmiş olabileceklerini bir türlü anlayamadık.”
Sadece elli iki yıl sonra. Kaptan James Cook, Güney Pasifik’te eskiden beri varolduğundan kuşkulanılan bir kıtayı ararken, Paskalya Adası’na da kısa bir süre uğramıştı. Cook’da hayretler içindeydi: “Her türlü mekanik güce yabancı olan bu adalıların, nasıl böyle muazzam yapılar dikebildiğini ve daha sonra başları üzerine büyük silindirik taşlar yerleştirebildiğini aklımız almadı”
Şili Paskalya Adası ‘Moai’sini kim ve niçin inşa etti?
Çoğu bilim insanı, bazı Polinezyalı göçmenlerin batıdaki bir adadan, belki Markiz Takımadalarından uzun olsa da olanaksız olmayan bir yolculuktan sonra, kıyıya ulaşmış olabileceklerini düşündü. 1940’ların sonunda, Güney Amerika Yerlilerinin Paskalya Adasına yerleştiği ve ‘Moai’yi inşa ettiği teorisini formüle eden Norveçli bilim insanı Thor Heyerdahl’ı ciddiye alan sadece birkaç kişiydi. Heyerdahl, haklılığını kanıtlamak amacıyla, ilkel bir sal yapıp, kendisi Pasifik’i geçmeye karar verdi.
Heyerdahl, teorisini ilk önce Paskalya Adası halkı ile Peru’da yaşamış olan antik İnkaların efsaneleri arasında bazı benzerlikler yakaladıktan sonra oluşturmuştu. Paskalya Adası halkı, kendi soylarının kurucusu olarak Beyaz Baş Tanrı Tiki’ye taparken, İnkalar uzak atalarının Peru’dan Pasifik’e yaydıkları Beyaz Baş Tanrı, Kon-Tiki’den söz ediyorlardı.
Heyerdahl, adayı on sekizinci yüzyılda ziyaret eden ilk Avrupalıların, normalde bronz tenli Polinezyalılardan ayırt edilebilen bazı beyaz adalıların gizemli varlığı karşısında şoke olduklarını anımsamıştı. Tiki ve Kon-Tiki aynı tanrı ve Paskalya Adasının beyaz yerlileri de onun torunları olmalıydı.
Devamı yarın…