Yeni eğitim öğretim yılı başlıyor… İlkokul birinci sınıflar bugün, diğer öğrenciler haftaya okul yoluna düşecek.

Zorunlu eğitim her zamanki gibi sorunlu başlıyor.

En büyük sorun sınıfların yetersizliği, özellikle büyük şehirlerde sınıfların aşırı kalabalık olması.

Diğer bir sorun öğretmen açığı… Yeterli öğretmen yok… Atanamayan yüzbinlerce öğretmen varken, öğretmenlik mesleğiyle ilgisi olmayan kişiler ücretli öğretmen olarak derslere girdi, yine girecek.

Öğretmenler arasındaki adaletsizlik ayrı bir yara…

Aynı işi yapan, aynı sınıflarda ders anlatan öğretmenler arasında çok ciddi ayrımcılık var.

Okullarda kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmen olarak üç sınıf öğretmen görev yapıyor.

Özellikle ücretli öğretmenlere asgari ücretin yarısı kadar maaş veriliyor. Tam gün sigortaları gösterilmiyor… Üvey evlat muamelesi yapılıyor diyeceğim ama üvey evlat bile bu kadar mağdur edilmiyor.

Bir nevi kaçak işçi çalıştırılıyor ve bu durum olağan karşılanıyor.

Kadrolu öğretmenleri de ayırdılar; öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen diye üç sınıf var. Uzman öğretmenler yüzde on kadar fazla, başöğretmenler ise daha da fazla maaş alıyor.

Aynı işi yapıyor, aynı dersi anlatıyorlar ama öğretmenler maaş olarak derecelendiriliyor.

Bu yıla kadar öğrencilerin sınıfta kalması yoktu… Kayıt olan, bir şekilde mezun ediliyordu.

Sınıfta kalma olmayınca okullarda disiplin sağlanamıyor…

Okullarda çok ciddi disiplin sorunu var… Bir yandan veliler okulu basıyor, öğretmenlere şiddet uyguluyor, diğer yandan öğrenciler öğretmenlerine saygısız davranıyor, hatta öğretmenlerine saldırıyor…

En önemli sorunlardan biri de müfredatın ve ders kitaplarının çok yetersiz olması. Bu yılki kitaplar henüz dağıtılmadı. Geçtiğimiz yıllardaki ders kitapları; yanlış bilgiler, gereksiz konular ve basım hatalarıyla doluydu.

Ders kitaplarından bir şey öğrenmek şöyle dursun, öğrenciler okurken bildiklerini de unutuyorlardı veya yanlış şeyler öğreniyorlardı.

Bu kadar sorun varken, eğitime hazırlık için neler yapılıyor derseniz…

Kocaman bir hiç!

Aslında hiç sayılmaz, çok önemli bir soruna temas edildi!

Öğretmenlere zorunlu rotasyonu getirmeyi planlıyorlarmış!

Zorunlu rotasyonla öğretmenlerin bütün sorunları çözülecek, öğretmen açığı da tamamen kapanacak herhalde!

Zorunlu rotasyon uygulanırsa, birçok öğretmenin okulu değişeceği için kimisi evini taşımak zorunda kalacak, kimisi de daha uzak yere atanacağı için ulaşım masrafı artacak.

Ekonomik sıkıntıların ayyuka çıktığı günümüzde öğretmenlere bu şekilde ek külfet getirmenin mantığı nedir?

Bir de öğretmenlere beyaz önlük giyme zorunluluğu getirilecekmiş!

Öğretmenler beyaz önlük giyerse zaten eğitimdeki tüm sorunlar biter, hatta ülke olarak refaha ereriz!

****

 Kötü haberi vermek

İstanbul’da okuyan üniversiteli kız Ankara’daki babasını arar.

- Babacım nasılsın?

- İyiyim güzel kızım, sen nasılsın?

- Babacım hiç sorma, keyfim yok, canım çok sıkkın.

- Hayırdır kızım, nedir canını sıkan?

Kız birden hüngür hüngür ağlamaya başlar.

- Ne oldu anlatsana kızım, bırak şimdi ağlamayı?

- Mert, evden gitti benden boşanmak istiyor!

- Ne Mert’i, Mert de kim? Sen ne zaman evlendin de boşanıyorsun kızım?

- Hani senin sevmediğin, psikopat dediğin çocuk var ya, o işte babacım.

- Ne! Sen onunla ne zaman evlendin? Neyse artık yapılacak bir şey yok, hemen boşanırsın kızım.

- Boşanacağım ama baba, Mert’in elinde biz mutluyken çektiği özel fotoğraflarım var, onları internete koymakla tehdit ediyor.

Babası iyice deliye dönerek:

- Sen ne halt yedin kızım ne özel fotoğrafı?

- Baba, evli olduğumuz zaman çekmişti onları. Şimdi onları silmek için benden 20 bin lira istiyor.

- Tamam, yollarım sana 20 bin lira, ver al resimleri hemen boşanın.

- Eee babacım bir de kürtaj için 10 bin lira daha lazım.

Baba iyice sinirden kendini yiyerek;

- Ne! Bir de hamile mi kaldın o psikopat çocuktan.

- Aslında ondan değil, Afgan bir çocuktan.

Artık adam nefes alamaz olmuştur.

- Biz seni orada okuyor biliyoruz, meğer sen orada ne haltlar karıştırıyormuşsun. Okul bitince hemen geliyorsun buraya.

- İstersen hemen gelebilirim baba, çünkü okuldan da atıldım ben.

Adam artık yere düşer ve öyle konuşur;

- Biz seni okuyor biliyorduk, baksana neler neler olmuş, dayını arıyorum seni alıp hemen Ankara’ya getiriyor.

Kız gülerek;

- Baba bunların hepsi bir şakaydı. Sadece bu sene sınıfta kaldım, onu demek için aramıştım.

Babası derin bir oh çekerek;

- Canın sağ olsun güzel kızım boş ver, dersler de neymiş. Seneye geçersin, senin o tatlı canın sağ olsun...

***

TEBESSÜM

Yalan

Zil çalınca derse giren öğretmen, sınıfın çok gürültülü olduğunu görür. Hemen susturur ve öğrencilere neden sınıfın bu kadar gürültülü olduğunu sorar. Öğrenciler:

- Sokakta bir köpek bulduk. En büyük yalanı söyleyene bu köpeği vereceğiz.

Öğretmen çocuklara dönerek:

- Çocuklar, yaptığınız ne kadar ayıp! Ben sizin yaşınızdayken asla yalan söylemezdim.

Çocuklar hep bir ağızdan:

- Öğretmenim köpek sizin hakkınız, siz kazandınız.

****

 GÜNÜN SÖZÜ

 Dil pek keskin kılıçtır, kan akıtmadan can yakar

Hz. Ali (RA)