Her yılbaşı öncesinde görülmemiş bir el tarafından kampanya yürütülüyor; aman yılbaşı kutlamayın, yılbaşı kutlamak büyük günahtır, haramdır…
Kimisi daha da ileri gidiyor, direk cehenneme koyuyor!
Hocanın biri Cuma günü vaazında, “Yılbaşı niyetiyle bir çekirdek yeseniz, bir bardak su içseniz bile haramdır” diyecek kadar ileri gitti…
İşimize gelmeyince haram, işimize gelince helal yapma konusunda üstümüze yoktur!
Şunu öncelikle açık ve net belirtmek lazım; yılbaşında içki içip dağıtmak, etrafa zarar vermek, kumar oynamak, fuhuş ve benzeri ahlâksızlıklara tevessül etmek kabul edilebilir bir durum değildir, dinen de haramdır…
Ancak bunları yapmak sadece yılbaşında değil, diğer günlerde de haramdır.
Bazı insanlar yılbaşında içip dağıtıyor, olmadık işlere karışıyor diye evinde oturup televizyon karşısında çayını içen, eşine dostuna mesaj atarak yeni yıl dileklerini ileten insanları da aynı kefeye koymak en basit deyimiyle ayıptır.
En hazin tarafı da şudur… Yılbaşı kutlamalarına şiddetle karşı çıkanlar, İslâm’ın diğer emirlerine uymayanlara niçin aynı tepkiyi göstermiyorlar?
Yılbaşı kutlamayıp da yılbaşında bile kul hakkı yiyenler için niçin laf söylemezler?
Ayak oyunlarıyla kamu kurumlarına kendi yandaşlarını dolduranları, mülakat ayaklarıyla insanların hakkını gasp edenleri, ballı kaymaklı ihaleleri kendi aralarında bölüşenleri niçin görmezden duymazdan gelirler?
Noel Baba için çocuk sapığıydı diyenler, Kur’an Kurslarında, yurtlarda çocuklara taciz edenlere karşı niçin seslerini çıkarmazlar?
6 yaşındaki kız çocuklarını evlendirenlere ve dinde olmamasına rağmen buna fetva verenlere karşı niçin sus pus beklerler?
İnsanlara zulmedilmesine karşı durmak şöyle dursun zulmü alkışlayanlar bile var.
Çünkü kendi mahallelerini eleştirecek cesaretleri yok…
Ama kendi mahallerinde yılbaşı kutlanmadığı için en ağır tonda hakaretlerini sürdürüyorlar.
Ne yazık ki, dinimiz İslâm’ın belirlediği kurallara uymak yerine, işlerine gelen kuralları din diye yutturmaya gayret eden bir kesim var…
Ayyuka çıkan yolsuzlukları örtbas edebilmek için “yolsuzluk hırsızlık değildir” diye bile fetva verebiliyorlar.
Dinimiz kesin olarak yasakladığı halde, sabah akşam yalan söyleyip, insanlara iftira atarlar; bunu da İslâm adına yaptıklarını övünerek anlatırlar.
Din diye koydukları kurallara inandırmak için hadis uydururlar, hatta Kur’an-ı Kerim’in açık hükümlerini bile çarpıtarak, işlerine geldiği gibi yorumlarlar.
Kur’an-ı Kerim’de, “Düşünün, aklınızı kullanın, ibret alın, düşünenler için ibret vardır” diye onlarca ayette insanların düşünmesi, aklını kullanması emredilmişken, “Gavs, şeyh, lider demişse bir hikmeti var, siz onlardan iyi mi bileceksiniz, aklınızı onlara teslim edin” diye düşünmeyi bile rafa kaldırıyorlar.
Düşünün, Kur’an-ı Kerim’in ilk emri oku, ilk inen ayeti kerime oku diye başlıyor ama okumayı bile yasaklayabiliyorlar.
Çok ses çıkararak, koro halinde tepki göstererek, kuru gürültü ile insanların kafasını karıştırmak, düşünmelerini, okuyup araştırmalarını engellemek istiyorlar…
Çünkü düşünen, okuyup araştıran, dinini iyi öğrenen insanları kandıramayacaklarını çok iyi biliyorlar.
***
En pahalı yüzük
Yaşlıca bir adam, güzel bir hanımla mücevher dükkânına girer.
Adam satıcıya:
- Çok güzel bir yüzük satın almak istiyoruz.
Satıcı vitrinden güzel bir yüzük çıkarır gösterir:
- Bu yüzüğün bedeli 4.000 dolardır efendim.
İkili yüzüğe bakar ve yaşlı adam satıcıya;
- Lütfen bana en iyi yüzüğünüzü gösterin!
Satıcı içerdeki kasadan bol pırlantalı şahane bir yüzük getirir:
- Bu dükkânımdaki en iyi yüzüğüm… Fiyatı 50 bin dolardır!
Genç kadın heyecanla parmağına takar. Yaşlı adam cebinden çek defterini çıkarır. 50 bin dolar yazar ve açıklar:
- Bugün Cumartesi ve akşamüzeri, bankaların kapalı olduğunu biliyorum. Sizin karşılığı olup olmadığından emin olmak istediğinizi biliyorum. Çeki size bırakıyorum, Pazartesi sabahı bankama telefon edip çekin karşılığını aldıktan sonra, üzerinde yazılı olan telefonumdan beni arayın lütfen! Biz de gelip yüzüğü alırız.
Pazartesi sabahı mücevherci yaşlı adamı arar:
- Sen benimle alay mı ediyorsun be adam? Hesabında hiç paran yokmuş!
Yaşlı adam sakince cevap verir:
- Sen yüzüğü dükkânında sakla ve çeki yırt. Sana posta ile 100 dolar gönderiyorum. Sayende şahane bir hafta sonu geçirdim…
***
TEBESSÜM
Cami
Temel vakit namazını kılmak için camiye gider ama kapı kitlidir.
İçeriden sesler geldiğini duyunca Temel, kapıyı zorlayarak içeri girer. İçerir girer ama bir de ne görsün… Adam, bir kadınla uygunsuz vaziyettedir!
Temel; “Tüh senin sıfatına!” diyerek adamın yüzüne tükürür.
Adam, Temel’e çıkışır:
- Hele işim bitsin, sana camiye tükürmek nedir göstereceğim!
***
GÜNÜN SÖZÜ
Her kalp, kendi içindeki çiçeğin kokusunu alır.
Abdülkadir Geylani