Cumhuriyet döneminin ünlü şairlerinden Behçet Kemal Çağlar Kayseri’nin Şabanbeyzadeler namıyla bilinen aileden  Şaban Hamdi Bey’in oğluydu. Babasının memuriyeti sırasında bulunduğu Erzincan’ın Tepecik köyünde 1908 yılında doğdu.

Babası Kayseri'nin Bünyan Çağlayanı kıyısında yerleşmiş Burunguz Türkmen oymağındandı.

Annesi Balıkesir'in Çepni Yörüklerinden Kolağası Ahmet Ağa'nın kızıydı. Behçet ismi babasının amcasının ismi olarak, Kemal'de hürriyet kahramanı Namık Kemal'e izafetle verilmişti.

Eğitime, 1913’te Bolu’da İmaret İlkokuluna başladı. Şiir ezberlemeye ve okumaya meraklıydı. Öğretmenleri babasının ezberlettiği şiirleri okuturlardı. Asıl öğrenimine 1915 yılında Konya'da başladı. Konya Sultanisinin ilk kısmına devam etti. 1916’da babası Kudüs Ziraat Müdürlüğü'ne tayin edildiğinden birkaç ay Kudüs'te kaldı.

Geleceğini alın yazısı sayıyor ve 12 satırda özetliyordu:

Benzimi ağartıyor ilk ışığı yarının;

Güne, karanlıkları başlamadan, küskünüm.

Alnımda kırışıklar görenler sanmasın ki

Günlük yoksulluklarla, özlemlerle üzgünüm,

 

Ben, bu dönek, bu şaşkın, düzensiz yuvarlağa

Özgür göğe serpili bir yıldızdan sürgünüm.

Köle düşenleri de devlet kurdu soyumun

Kalkınıp doğruldukça eğemen geçti günüm.

 

Ey toprak altında da ayaküstü gömülen

Ey yerin altında da ayakta duran Hün'üm!

Baş eğip diz çökecek günlerim geçti artık,

Ayağa fırlayacak, şaha kalkacak günüm...

 Kudüs'ten Kayseri'ye gelen Behçet Kemal, ilk, orta ve lise tahsilini Kayseri'de yaptı.

1925’te sınavla Zonguldak Maden Mühendis mektebine girdi ve 1929’da yüksek madem mühendisi olarak birincilikle mezun oldu. Maden Tarama Enstitüsü merkez mühendisi olarak Ankara'da göreve başlamıştı.

Mesleğiyle ilgili inceleme yapması için İngiltere’ye gönderildi. Yurda dönünce Halkevleri Müfettişliği yaptı.

1935'te getirildiği Halkevleri müfettişliği nedeniyle yurdun her tarafını dolaştı. Halk şiirleri ve halk sanatı ile yakından ilgilenmek fırsatını bulmuştu.

Faruk Nafiz Çamlıbel, Eflatun Cem Güney edebiyat hocasıydı.  Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ın sohbetlerinden yıllarca feyz aldı.

Zaman gelecek, hocası olan Faruk Nafiz Çamlıbel ile birlikte 10. Yıl Marşını yazacaklardı:

Çıktık açık alınla on yılda her savaştan,

On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan;

Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;

Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan.

 

Türk’üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,

Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!

Behçet Kemal Çağlar’ın ilk şiiri arkadaşlarıyla çıkardıkları Hep Gençlik dergisinde yayımlandı. Daha sonra Türk Yurdu ve Hayat (1927) dergilerinde göründü.

Şiirde biçim ve öz olarak iki kaynaktan beslendi.  Halk şiiri ve Kemalizm...

Hecenin olanaklarını, en yüksek sesi verebilmesi zorladı.  Onun şiiri birey için değil, kalabalıklar içindi.

Babasının çeşitli bölgelerdeki memurluğu ve onun bütün ülkeyi kapsayan Halkevleri Müfettişliği ve doğu sınırlarında geçen askerliği nedeniyle Anayurdu köşe bucak dolaşabildi

Anayurt gibi Atatürk'ü de yakından tanıma sansı bulmuştu. Bazı mısraları sofrasında yazdığı oldu. Zonguldak Yüksek Maden Mühendis Mektebi'nden diplomalıydı ama ilk günden beri Anadolu'nun insan cevheri ile haşır neşir oldu.

Öncelikle Atatürk ve milli şiir temasında tanındı. Derin yurt sevgisi olan bir insandı. Haftalık dergiler ve günlük gazetelerde makaleler yazdı.

Atatürk'ün ölümü Behçet Kemal'in ruhunda derin bir acı yarattı.  Memleketin ve milletin kurtulmasında Atatürk'ün başarılarının hayranı olarak, kendisini Atatürk'e ve O'nun devrimlerine adamasına sebep olmuştu.

Yarınki yazımda Behçet Kemal Çağlar’ın “Âşık”lık yönüne değinecek bir de atışma örneği vereceğim.