Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını halkımız inanılmaz bir coşkuyla kutladı. İnsanların coşkusu, cumhuriyet sevinci uzun yıllardır bir karabasan gibi üzerimize çöken umutsuzluğu huzurlu bir bahar yağmuru gibi üzerimizden temizledi.

Yenilendik, güçlendik. Hem atalarımızla hem de cumhuriyetimizle gururlandık.

Cumhuriyetin kendisi kadar önemli bir ilke de laiklik ilkesidir.  Bizlere yıllarca ezberletilen tanım “din ile devlet işlerinin ayrılmasıydı.” Ne yazık ki cumhuriyet yönetiminin dayanağı olan bu ilkeyi bu cümle açıklamaya yetmiyor.

İnsanların dini, inancı olabilir kurumların olamaz. Türk Hava Yolları bir kurumdur ve dini olamaz. Bankaların, şirketlerin, marketlerin dini olamaz. Devlet de bir kurumdur ve dini olamaz. İnsanlar tarafından oluşturulan devletin bütün insanlara eşit yaklaşması ancak laik cumhuriyetlerde gerçekleşir.

Devletin görevi o ülke sınırları içinde yaşayan her vatandaşın, her bireyin inanç ve din özgürlüğünü korumaktır.

Böyle bir oluşumun, ilkenin olmadığı ve bir dinin kurallarıyla yönetilen devletlerde egemen olan din ya da sistem diğer dinlere inananlara acıdan başka bir şey vermez. Yaşanan savaşların temelinde bu vardır. A, B, C, dini fark etmez; yönetim bunlardan birine dayandırılıyorsa diğerlerini baskılamak hatta yok etmek için elinden geleni yapacaktır. Bu durum demokratik olmayan yönetimler için de geçerlidir.

 2.Dünya Savaşında Naziler Musevileri, Çingeneleri, özürlüleri, kendinden saymadığı milyonlarca insanı sistematik olarak yok etti.

Yahudi şeriatıyla yönetilen İsrail’in bölgede yaşayan Müslümanlarla savaşı hiç bitmedi.

Başını örtmeyen kadınlar İran’da öldürülmeye devam ediyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Oysa dinde zorlama olamaz. Bu durum dinin ya da inanç sisteminin doğasına aykırıdır.  Bu dünya üzerindeki bütün dinler için geçerlidir. İnsan gönülden isteyerek seçmediği, teslim olmadığı dine ait olamaz. Zorlamayla kılınan namaz, tutulan oruç, kırbaçlanma korkusuyla başını kapatmak ibadet sayılabilir mi?

Laik devletler sınırları içinde yaşayan insanlara eşit hizmet eder. Bir inancın başka bir inanca baskı yapmasına engel olur. Toplulukların ya da bireylerin ibadetlerini yapabilmeleri ve inançları doğrultusunda yaşayabilmeleri için insanlar arası eşitliği gözeterek asgari şartları sağlar. Hiçbir bireyin özgürlüğü başka insanların özgürlüğünü sınırlayamaz.

Devlet bir kurumdur asla bir dini olamaz. Din insanlar içindir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimiz aydınlanma devriminin devamıdır. Dünya için muhteşem bir örnektir. Gerçekleştirdiği devrimlerle Dünyanın en ileri, en çağdaş, en insani devletini kurmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yarattığı sistemle örnek alınacak bir ülke olmuştur.

Bir güruh var ki cumhuriyete karşı düşmanca davranmaya her fırsatta devam ediyor. Oysa onlara bu özgürlüğü de veren düşmanlık ettikleri cumhuriyet. Acaba bu insanlar padişah sultasında yaşasaydı eleştiri adına tek cümle kurabilirler miydi?

İnsanlar bugün inançları doğrultusunda yaşayabiliyorsa bunu başımızın üzerinde dalgalanan bağımsızlığımızın simgesi bayrağımıza ve Cumhuriyetimize borçludur.

Başımıza bombalar yağmıyorsa atalarımızın canları pahasına kurduğu cumhuriyet sayesindedir.

Yer gök kırmızı ve beyazdı 29 Ekim günü. Her dinden, her inançtan, her milletten insan sokaklara aktı. Yüz gemimiz geçit töreni yaptı. Yüz yıl önce tek bir fabrikası olmayan, toplu iğne yapamayan ülkemiz cumhuriyet sayesinde Dünyanın en gelişmiş ilk yirmi ülkesi arasına girdi.

Umarım binlerce yıl kutlanır cumhuriyetimizin kuruluşu.

Yaşasın Cumhuriyet.