Dünkü yazımda Nesimi Çimen’de söz etmiştim. Bugün, Çimen’in siyasete girişini yazacağım.

Yıl 1963’dü. Yaşar Kemal’in elinden tuttuğu Nesimi Çimen b ir gecekondu tutup ailesini Kadirli’den İstanbul’a getirdi.

Düzenli bir işinin ve gelirinin olması Nesimi’nin yaşamını biraz düzeltti. Aktif olarak siyasetle de ilgilenmeye başladı. Türkiye İşçi Partisine üye oldu. Partinin düzenlediği birçok gecede, çalıp söyleyerek işçi sınıfını deyişleriyle etkiliyordu.

Bu sıralarda işyerinde çıkan grevde işçilerin başına geçince işten atıldı. Ailesinin geçimini sağlamak için, sazını alıp yollara düştü.

Nesimî Çimen’in İstanbul’da entellektüel çevresi oldu. Yakınlık kurdukları arasında Harun Karadeniz, Behice Boran, Mehmet Ali Aybar, Sadun Aren, Yaşaɾ Kemal, Atıf Yılmaz, İlhan Selçuk, Yılmaz Güney, Mahzuni Şeɾif, Aşık İhsani ve Ali Özgentüɾk gibi siyaset, edebiyat ve sanat dünyasının önemli isimleri bulunuyordu.  

,1967 yılında Tunceli'de sergilenen bir Pir Sultan Abdal oyununda oynayan ve deyişler söyleyen Nesimi, salonda olay çıkınca gözaltına alındı. Serbest bırakılınca bıyığının yarısı yoktu. Çünkü tek tek yolunmuştu. Ailesiyle birlikte tekrar İstanbul’a döndü. Önce, Zeytinburnu'nda bir gecekonduya, bir süre sonra da Beykoz yakınlarında bahçeli bir küçük eve yerleşti.

Başta İhsan Öztürk olmak üzere, Mehmet Özbek, Yavuz Top, Süleyman Yıldız, gibi müzisyenler Nesimi Çimen’in özgün eserleri gibi, onun çocukluk günlerinden beri ustalardan öğrendiği,  veya onların şiirlerinden  havalandırdığı pek çok türküyü derlediler. Notaya aldılar.  TRT repertuarına kazandırdılar. Birkaç örnek vereyim:

Mücrimi’den “Şen değil gönlüm şen değil”

Virani’den “Nedir hey erenler benim yandığım.”

Bir üre önce bir sohbetimde anlattığım Aşık Sıtkı’dan “Ayrılık hasreti kâr etti cana”

Ruhsati’den, “Daha senden gayrı aşık mı yoktur.”

Meluli’den “Yavaş yavaş.”

Cafer Baba’dan “Bu dünyanın devranına…”

Artık müzik dünyasında adı bilinen bir Nesimi vardı. Ailesini sazıyla, türküleriyle geçindirecek hale gelmişti. Bu arada oğlu Mazlum büyümüş İstanbul Devlet Konservatuarında keman bölümünde okurken daha sonra aynı okulun bale bölümüne geçerek 1982 yılında mezun olmuştu. Böylelikle Nesimi’nin sırtındaki geçim yükü biraz daha hafiflemişti.

1984 yılında İsveç’e gitti. Bu yıllarda Almanya’nın birçok kentini de gezerek konserler verdi. İsveç’te oturma izni olmasına karşın 1987 yılında yurda döndü.

Tur edip alemi gezdim cihanı

Yok Anadolu’dan güzel yurt bana

Serpilmiş cihana vatan yavrusu

Gördüm hallerini acı dert bana

Dünyaya bedeldir milletin ferdi

Gördüm yuvasını artıyor derdi

Zalimler her yerde eziyor merdi

İnsan dışı bunlar birer kurt bana

Gördüm hallerini ağlar gezerim

Garibim gurbette candan bezerim

Nesimi’yim Anadolu mezarım

Olsun bitsin bezden kefen yırt bana.

Ve ve, ve!

02. 07. 1993 günü Sivas. Bir gün önce orada konser vermişti. İlgi görmüş, alkışlanmıştı.  Madımak Oteli'nde çıkarılan yangına bağlı olarak, arkasında birçok güzel şiir ve türkü bırakarak, 35 aydınla birlikte Hakk’a yürüdü. Cenazesi İstanbul Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.

Dostluklar kurulsun insanlar gülsün

Barış güvercini uçsun dünyada

Yok olsun kötülük düşmanlık ölsün

Barış güvercini uçsun dünyada

Dünya cennet olsun yaşasın insan

Gelin barışalım dökülmesin kan

Son bulsun savaşlar kesilsin figan

Barış güvercini uçsun dünyada

İnsancıl insanlar barıştan yana

Ancak zalim olan kıyar insana

Barış aşkı yayılmalı cihana

Barış güvercini uçsun dünyada

Nesimi der ki ey füze yapanlar

Acımasız zalim cana kıyanlar

Bırak yaşasın bütün insanlar

Barış güvercini uçsun dünyada

Dostluklar kurulsun insanlar gülsün

Son bulsun savaşlar kimse ölmesin

Nesimi Çimen’i saygı ile anıyorum, devri daim, mekânı aydınlık olsun