Hasta olunca doktora gidersiniz, derdinizi anlatırsınız. Doktor anlattıklarınıza bakarak, tahlil yaptırır, film, gerekirse tomografi çektirir ve teşhisi koyar. Hiçbir doktor teşhis koymadan ilaç vermez, tedavi uygulamaz.

Tedavinin birinci şartı teşhisi doğru koymaktır. Doğru teşhis konulamamışsa yanlış tedavi uygulanır ki, hasta daha da ağırlaşır, hatta ölebilir…

Geçmişte sorunlar gizleniyordu ancak şu an Türkiye’de ekonominin hasta olduğu iktidar dahil herkesin malumu…

Çözüm, doğru teşhisi koymakla başlar.

Teşhis konulamazsa ekonomi daha da kötüye gider, gidiyor da…

Düne kadar ekonominin kötü olması ve fiyatların aşırı artmasından dış güçler sorumlu tutuluyordu!

Şimdi yeni bir suçlu daha bulundu; ev sahipleri!

Sanılıyor ki, ev sahipleri kiraya zam yapmazsa enflasyon düşecek.

Ancak şu gerçek unutuluyor; yılbaşı öncesinde yani 30 Aralık 2022’de 100 lira olan kamu hizmetlerinde alınan herhangi bir harç, şu an 334,40 TL…

6 ayda harçlara yüzde 235 zam yapıldı.

Örneğin dava açarken veya icra takibi yaparken alınan başvuru harcı 30 Aralık 2022’de 80,70 TL idi, bugün 269,85 TL…

Yargı, noter, pasaport, ehliyet dahil tüm harçlar aynı oranda arttı.

Bu zammı ev sahipleri veya dış güçler mi yaptı?

Çok uzağa gitmeye gerek yok; seçim öncesi yani 27 Mayıs’ta 20 lira olan bir litre benzin, bugün 34 lirayı geçti.

Yine seçim öncesi 20 liranın altında olan dolar, bugün 27 lirayı geçti.

Altın fiyatları zaten uçtu… 28 Mayıs öncesi 1.247 lira olan gram altın bugün 1.700 liranın üstüne çıktı.

Her saat fiyatlar artıyor. Belki bu satırları okurken daha da artacak.

Bütün bunlar olurken fiyatlar hiç artmıyor da ev sahiplerinin kiralara zam yapması mı enflasyonu tetikliyor?

Çarşı pazarda, markette fiyatlar artmazsa, vergi ve harçlar sabit kalırsa, benzin ve mazot fiyatı artmaz ve dolar yükselmezse ev sahipleri de kiralara zam yapmaz, yapamaz… Buna rağmen zam yapan olursa cezasını verirsiniz.

5-6 yıl önce enflasyon bu şekilde aşırı yüksek değildi, çarşı pazarda fiyatlar olağan seyrinde artıyordu, ev fiyatları henüz uçmamıştı, kimse de kira zamlarından şikâyetçi değildi.

Şu an ev fiyatları astronomik denecek kadar arttı, banka kredi faiz oranları çok yükseldi, daha da beteri bankalar yüksek faizle bile kredi vermiyor, inşaat maliyetleri dahil her şey artıyor…

Bir tek kira fiyatlarının sabit kalması veya kanun zoruyla yüzde 25 zamla sınırlandırılması bütün ekonomik sorunları çözecek mi? Hayat pahalılığı bitecek mi?

Diğer bir soru da şu; 1+1 ev fiyatlarının bile 3 trilyondan başladığı, normal bir dairenin 5 trilyondan satıldığı ülkede kiraların yüksekliğinden şikâyet etmek, asıl büyük sorunu görmemektir…

Gücünüz yetiyorsa önce füze gibi artan ev fiyatlarına yapılan zammı durdurun…

Benzin, dolar ve altın her gün artmasın; çarşı pazarda, marketlerde zamlar dursun…

Kiralara da kimse aşırı zam yapamayacak.

Kangren haline gelmiş yarayı pansumanla tedavi edemezsiniz…

****

Sosyal adalet buysa!

Doğruluk payını bilemeyiz ama bir gerçeği göstermesi açısından ilginç bir hikâye…

Güney Afrika’ya iş gezisine giden genç işadamının işleri umduğundan daha başarılı ve çabuk biter. Sözleşme imzalanınca bile dönüşüne daha bir gün vardır. Vakit geçsin diye dolaşırken “Ghandi” filminin afişleri dikkatini çeker. Hani şu bol Oscar ödüllü uzun film...

Hemen taksiden iner ve doğru gişenin önündeki kuyruğa girer. Çevresindekiler tuhaf tuhaf bakarken biri sorar:

- Beyefendi, siz yabancısınız galiba?

- Evet, nereden anladınız?

- Burada beyazlar kuyruğa girmez, doğrudan gişeye gidip biletlerini oradan alır.

Adam biraz mahcup, tüm kuyruğu atlar gişeye gelir. Gerçekten de beyazlar için ayrı bir pencere vardır.

- İyi günler, arka ya da ortadan bir koltuk lütfen…

Gişedeki kız şaşkın:

- Beyefendi, siz yabancısınız galiba?

- Evet, nereden anladınız?

- Burada beyazlar, salonda değil, balkonda oturur!

- Peki, bir balkon lütfen!

Balkondan filmi izlerken, Güney Afrika’da bizim sinemalardaki gibi filmde ara verilmediğinden sıkışır haliyle. Etraf karanlık, herkes filmi izliyor, dayanamaz ve ayağa kalkınca, yandaki sorar:

- Nereye beyefendi?

- Hiç... Tuvalete gitmem lazım…

- Beyefendi, siz yabancısınız galiba?

- Evet, ama nereden anladınız?

- Burada beyazlar, tuvalete gitmez ki, balkondan aşağı işeyiverirler!

Adam şaşkın, tek güvendiği karanlıkta balkonun korkuluklarına dayanır ve tam çişini ederken, aşağıdan bir siyahi seslenir:

- Hey, sen yabancısın galiba!

İyice şaşkına dönen adam, karanlıkta ve sadece çişinden tanındığı için ürker...

Aşağıdaki devam eder:

- İnsan sadece birinin kafasına etmez ki birader! Şöyle bir serpiştirir! Bu memlekette sosyal adalet diye bir şey var!

(Alıntıdır)

***

TEBESSÜM

Kulak

Temel’in kulakları fazla büyükmüş. Yolda yürürken herkes dalga geçer gülermiş.

Bir gün adamın biri Temel’le dalga geçmek istemiş:

- Beyefendi kulaklarınız bir insana göre normalden biraz, hatta baya büyük değil mi?

Temel sözünü esirgememiş:

- Sizin kulaklarınız da bir eşeğe göre oldukça küçük görünüyor...

****

GÜNÜN SÖZÜ

Enflasyon, taşınmanıza gerek kalmadan daha pahalı bir muhitte oturmanızı sağlar!

Paul Getty