“Ne güzel çocuklar olduk biz senin sayende. Durmadan göğe baktık. Umut ettik, hayal kurduk. Asla vazgeçmememiz gerektiğini öğrettin bize. Yanımızdaki o insana sıkı sıkı sarılmamız, onun kalbini asla kırmamamız gerektiğini öğrettin. Her şey için teşekkürler “ 

Böyle diyor Turgut  Uyar…

Turgut Uyar, İkinci Şiir akımının öncü şairlerinden.  Önce bir şiirini aktarayım sonra “İkinci yeni” nedir, ne değildir konusuna değineyim:

SİBERNETİK

Üç kere üç dokuz eder

Bilirsin,

Birin karesi birdir.

Karekökü de bilirsin.

'Mutlu aşk yoktur',

bilirsin...

Ama baharda ya da dışarda,

Sonsuz göğün altında,

aşkın aşkla çarpımı,

garip bir biçimde,

hep sonsuzdur,

karekökü de yoktur...

İkinci Yeni Şiir Akımını başlatanlar şiirimiz adına ne yaptılar. Özetleyelim: 

Gerçeküstücülüğü benimsediler. Aklın mantıksal işleyişine sırt çevirdiler. Onlar için anlam değil, imge esastı.  Konuşma diline uzak kaldılar, edebi sanatlara özgürlük tanıdılar. Halk kültüründen uzaklaştılar. Onlar için folklor şiire düşmandı. Anlama değil, Sözcüklerin çağrışımlarla derinleşen ve çoğalan değerine önem verdiler. Kentli küçük insan tipinin idolleştirilmesine karşı oldular.

Garip şiiri yoksul çoğunluğun yaşama koşullarını ve zevk anlayışını dikkate alırken, İkinci Yeniciler, daha çok aydın kesimin ve elit tabakanın zevkine hitap ettiler. Duyguya ve çağrışıma dayanarak şiirin içsel zenginliğini daima yeni yorumlara açık bıraktılar.

Şiiri aklın, ahlaki endişelerin, yasaların ve alışılmış her türlü sınırlayıcı, baskıcı düzeneklerin dışına çıkarmak istediler. En önemlisi siyaset dışı kaldılar.

Turgut Uyar, Gültekin Samanoğlu, Mustafa Necati Karaer gibi asker kökenli bir şairdi. İlköğreniminden sonra, Konya Askeri Okulu’na girdi. Işıklar Askeri Hava Lisesi ve Askeri Memurlar Okulu'nu bitirdi. Personel subayı olarak görev yaptı.  İlk evliliği annesinin isteği ile oldu. 18 yaşında baba olan Uyar ilk eşinden olan 3 çocuğunu memurluk yaptığı yerlerde büyüttü. 1958'de askerlikten ayrılarak Türkiye Selüloz ve Kağıt Sanayisi'nin Ankara şubesinde çalışmaya başladı. 1966 yılında eşinden ayrılıp İstanbul'a yerleştiğinde o dönem Cemal Süreya ile ilişkisi bitme aşamasında olan Tomris Uyar ile şiir üzerine mektuplaşmaya başladılar. Bu mektuplaşmalar 1969'da evlilikle sonuçlandı. Tomris Uyar ile evliliklerinden erkek çocukları Hayri Turgut Uyar doğdu.

İkinci Yeni akımının öncüleri arasında sayılan Uyar'ın ilk şiiri 1947'de Yenigün dergisinde yayımlanmıştı. Hece ölçüsüyle yazdığı ve toplumsal konuları işleyen ilk iki kitabı Arz-ı Hal 1949’da yayınlandı.  1952’de basılan  Türkiyem 'den sonra, 1959’da çıkan Dünyanın En Güzel Arabistanı'yla bireyin iç dünyasına ve birey-toplum ilişkisine yöneldi. Tütünler Islak (1962) ve Her Pazartesi (1968)'de de koruduğu bu çizgi yerini Divan (1970) ile geleneksel şiirin kalıplarına, Toplandılar (1974) ve Kayayı Delen İncir (1982) ile söz konusu dönemde yaşanan sınıfsal mücadelenin yansımalarına bırakmıştı. İşte bir şiiri daha:

TUT Kİ BEN

 tut ki sen bir şiiri çok iyi yazsan

 ya da çok iyi bir şiir yazsan

 bir saatin aralıksız işleyişi

 bir çocuğun bir sokak kedisini sevişi

 bilmem ki sanki güzel bir akşam gibi

 onun için her akşamı iyi yaşamalıyım

 yani kıskanılan onu

 demek istediğim hepsi